Toplam yorum: 3.079.272
Bu ayki yorum: 6.150

E-Dergi

cigdema Tarafından Yapılan Yorumlar

19.03.2006

Ulviye Alpay, uzun bir deniz serüveni anlatıyor ‘Çalkantı’da. Roman, hem yüzeyde hem de derinde yapılan bir yolculuğu dile getiriyor. Alpay, okuru, Kaptan Ege Giritli’nin iç dünyasına taşırken bir yandan da Ege Giritli’nin içsel yüzleşmesini gerçekleştiriyor. “Denizi ve deniz adamlarını anlamak ve anlatmak için onların dünyasını solumak şart” diyor yazar. “Başka türlü de anlatılamazlar. Deniz ve deniz adamlarının arasındaki duygusal bağ olmasa deniz çekilmez olurdu herhalde. İyi ki de bu duygusal bağ var, yoksa denizcilik sektörünün hali nice olurdu. Şu yadsınamaz, çok uzakta mavi suların ortasında bir yaşam var. Acısıyla tatlısıyla güzel ya da zor bir yaşam...” Çalkantı, Ege Giritli’nin konuşmaları ile başlar. Ancak kaptanı dinleyen yalnızca okurdur. Yılların yorgunluğunu ruhunda taşıyan Giritli, bu seyahatte farklı bir önsezinin içine girmiştir... Bir şeylerin kötü gideceğinin önsezisi... Yine de içini karartmaktan kaçınır. Ancak bu, onun, kendi kendisiyle yüzleşmesini engelleyecektir. “Yalnızlık insanı düş kurmaya iterken önsezileri de güçlendirir, der yazar. Ege Giritli, elli beş metrelik kamaranın içinde elinde viski bardağı, dudağının yanına iliştirdiği sigarasıyla ileri geri gezinmektedir. Yaşama ilişkin tasarılarında kaygılar vardır. Hepimizin yaşamın bir yerinde durup sorduğumuz soruları yöneltir kendine: “Acaba yaşamımdaki ana izlek ne olmalıydı? Bu yaşam biçiminden ne kadar mutluyum? İstediğim bu muydu, yoksa koşullar mı bu tür bir yaşamı önüme serdi?” Seyahat boyunca tekrarlanan tüm bu sorulara Ege Giritli’nin verecek cevabı yoktur. İşte bu yüzden kızgındır, kırgındır ve tüm emeklerine rağmen denizi terk etmekte bulmaktadır çareyi.
19.03.2006

Mehmet Eroğlu, bu romanında -öteki eserlerinde rastladığımız zengin tema çeşitliliğinin aksine- tek bir konuya, aşk ve sevgi ikilemi üzerine yoğunlaşır. Aşk, yüreğin en narin ürperişi iken; sevgi, bazen de vazgeçmektir. Hem karada hem de denizde yaşayan yunus insanlar, Şeyh Bedrettin dönemine kadar uzandığına inanılan sırlar, benzersiz doğa betimlemeleri ve yerel öğeler taşıyan yan öyküler... Mehmet Eroğlu, ‘Düş Kırgınları’yla kendisinin de bir parçası olduğu Karaburun Yarımadası’nı hüzünlü bir aşk hikâyesi için mekân seçerek, insanı ve doğasıyla yeniden yaratıyor.
19.03.2006

Romanın baş kahramanı Pereira, kalp hastası, şişman ve Katolik bir dul. Gövdesini saran yağlardan suçluluk duyan, ölüm konusunda saplantılı, mesleğinde tatmin bulamamış ve nedenini bilmediği bir pişmanlık duyan bir karakter. Tek dostu ise ölmüş karısının portresi. Değişmez sarsılmaz bir gerekircilikle yaşayıp gidiyor ve yaşama seyirci kalmayı, saklanmayı yeğliyor. Bu şekilde yaşamdaki risklerden ve tehlikelerden uzak kaldığını düşünüyor fakat bu saklanmışlık, onu hayatın zevklerinden ve doyumlarından da uzak tutuyor. Pereira, katı inanç ve değerlerinin baskısıyla tek çıkar yol olarak belleğine sığınıyor. Yitmiş olduğu için geçmişini süsleyip güzelleştiriyor, hastalıklı karısıyla sürmüş olduğu birlikteliği ve özlemi yüceltiyor ve sıkı sıkıya ölülere sarılıyor.
19.03.2006

Yazar, ‘Kader Ortakları’nda 1940 ve 60’lı yıllar arasındaki bir aile öyküsünü anlatıyor. ‘Kader Ortakları’ akademik rekabetler, politik zaferler ve ekonomik başarılardan oluşan bir kokteyl. Yazar okurlarını karakterlerinin kalbinden alıp senatoya, finans dünyasına ve mahkeme salonlarına taşıyor. Roman doğumda birbirlerinden ayrılan ikiz kardeşlerin öyküsünü anlatıyor. Öykü, Connecticut, Hartford’a geçiyor. Bir sigorta satıcısının ikizleri olan bebeklerden birisi, para içinde yüzen fakat çeşitli nedenlerle çocuk sahibi olamayan milyoner bir aileye verilir. İkizlerin ebeveynlerine ise çocuklardan birinin öldüğü söylenir. Bir ilkokul öğretmeni olan anne yıllarca ölen oğlunun yasını tutar. İkizler, Nat Cartwright ve Fletcher Davenport, ayrı okullara ve kolejlere devam edip farklı meslekler seçerler. Vietnam Savaşı’na katılan Nat kahramanca davranışları nedeniyle Mor Kalp Madalyası kazanıp finans dünyasında kendisine iyi bir isim yapar. Fletcher ise olağanüstü başarılı bir ceza avukatı olur. Her iki genç de Hartford’tan fazla uzaklaşmazlar dolayısıyla birbirlerinin şöhretlerinden haberdar olurlar. Nat Cartwright kolejde tanıdığı bir bilgisayar dehası olan Koreli Su Ling ile evlenir. Flecther ise çok genç yaşında ilk bakışta aşık olduğu en iyi arkadaşının kız kardeşi Annie ile hayatını birleştirir. Aileler iki genç arasındaki benzerlikleri fark etseler de, çocuklar çift yumurta ikizleri olmadıkları için kimse arasındaki ilişkiyi bağdaştıramaz.
19.03.2006

"Derin Sular"ın bu türdeki diğer kitaplardan farkı, roman kahramanının alışılmışın tersine bir dedektif değil, bir katil olmasıdır. ‘Derin Sular’ı okurken, ABD’nin bir kasabasında yaşayan ve çevresinde sevilen, sayılan bir aydının, hangi koşullarda, hangi duygulara ve dürtülere sürüklendiğini adım adım izleyeceksiniz. Amerikan taşra yaşamının dar sınırları içindeki ilişkiler ağının, değer yargılarının panoramasını, “dış gözle” değil, o ortamda yaşayanların gözüyle aktaran kitap, “bir solukta okunan” tanımına uygun bir nitelik taşıyor.