Cinayet Masası Şefi Haritos, bir görev sırasında akciğerinden yaralanır. Evinde geçirmesi gereken uzun iyileşme sürecinde karısı Adriani’nin pişirdiği dolmalardan ve parka yaptığı gezilerde ona arkadaşlık eden, uyuklayan kediden başka bir şey kalmamış gibidir yaşamında. Ayrıca emniyet müdürlüğünde akıl almaz dolaplar dönmekte, Vekili Komiser Yanutsos raporlu arkadaşının sandalyesini ele geçirmek için her türlü numarayı çevirmektedir. Olimpiyat Köyü inşaatlarının hızla sürdüğü Atina bir şantiye görünümündedir. İnşaatlar büyük bir rant kapısı olmuş, herkes açılan devlet ihalelerinde parsayı toplama peşine düşmüştür. Birden ülke büyük bir haberle sarsılır: Cunta öncesinde direniş hareketinde aktif rol almış, cunta döneminde askeri polisinin elinde işkence görmüş, yıllarca hapis yatmış, sonradan büyük bir işadamına dönüşmüş Yanos Favieros canlı yayında herkesin gözü önünde intihar eder.
Markaris, Dedektif Haritos karakteriyle alıştığımız ‘sert çocuk’ dedektiflerden çok farklı bir karakter çizmiş. Kostas Haritos hemen yumruklarını konuşturan ya da silahına davranan, içkici, seksi ve yalnız bir dedektif tiplemesi değil. Normal bir yaşantı süren, karısının dolmalarıyla zeytinyağlılarına düşkün, kızına tapan, içimizden biri. Teknolojiyle başı hoş değil, ne cep telefonundan haz ediyor ne televizyondan ne de son model arabalardan. Bilişim teknolojilerindense hiç anlamıyor. Trafik sıkışıklığından, aile sorunlarından ya da karısının dırdırından muaf değil. Yardımcılarının gizlice okuduğu otomobil dergileri sinirine dokunuyor, emniyetin köhnemiş düzeni onu çileden çıkartıyor. Bir anlamda işine gidip gelen bir polis memuru o. Kendini kimsenin gerçek nedeni öğrenmeye niyetinin olmadığı, ama herkesin bir çıkar sağlamaya, yıvışık bir hikâye çıkarmaya; ‘reyting yapmaya’ ve tez elden tüketmeye çalıştığı bir komplo teorisinin içinde yapayalnız buluverince iş başa düşüyor.
Dedektif romanlarını seven ama alışıldık öykülerden sıkılanlar için Markaris’in mizah dolu bir dille kaleme aldığı romanı farklı bir soluk.