Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

hermit Tarafından Yapılan Yorumlar

09.09.2009

Taylor, ileride adıyla anılacak olan, iş organizasyonu ve yönetim ilkelerini 1911’de “Bilimsel Yönetimin İlkeleri” isimli kitabında toplamıştır.
Taylor’a göre, yönetimin temel amacı, tüm çalışanların bireysel maksimum refahlarını sağlamak ve böylece işverenin de maksimum refahını gerçekleştirmek olmalıdır. Maksimum refaha ise ancak ve ancak verimlilikle ulaşılabilecektir (bkz. s. 5, 7). Verimlilik ile birlikte işverenin kârı, işçinin ise ücreti artacaktır. Bunun farkına varan Taylor, uzun yıllarını alan çalışmaları sonucunda tarihe adını “prodüktivite devrimini gerçekleştiren adam” şeklinde yazdırmayı başarmıştır. Taylor, insanların doğuştan tembel ve işten kaytarmaya meyilli varlıklar olduklarını öne sürmüştür. Bu yüzden bilimsel yönetimde işin nasıl, hangi araç gereçleri kullanarak ve ne kadar sürede yapılacağı yönetim tarafından önceden belirlenmiş yazılı talimatlara bağlı olması ve planlama son derece önemlidir. Kronometrik zaman etütleri ve hareket etütleri ile yönetim tüm işleri her ayrıntısına kadar planlayarak standardize eder. Bilimsel yönetimde işçinin işi konusundaki her şeye detaylı bir şekilde yönetimin karar veriyor olması, elbetteki işçinin bir zaman sonra makineleşmesini ve bunun kaçınılmaz sonucu olarak da işine yabancılaşmasını beraberinde getirecektir. Fakat Taylor, bilimsel yönetimi kusursuz bir üslupla anlattığından sakıncalarına hiç ama hiç değinmemeyi tercih etmiştir. Ona göre işçinin standardın üzerinde çalıştığında ücretine ilaveten alacağı %30-%100’lük bir prim onu mutlu etmeye yetecek de artacaktır (bkz. s. 27).Taylor’a göre, iki taraf da ortak çıkarlar etrafında buluştuğunda, yönetimle işçiler arasında genel ve samimi bir işbirliği kurulduğunda sendikalara gerek kalmayacak, grevler yaşanmayacaktır. Üzerinde hala uzun akademik tartışmalar yapılan bu temel eseri ilgisi olan herkesin okumasını tavsiye ederim.
09.09.2009

"Dünyanın bütün işçileri birleşiniz" sloganıyla özdeşleşen Komünist Manifesto, ekonomi-politiğe ilgi duyan herkes tarafından okunması gereken temel bir kaynak. Bu kitapta komünizmin temel ilkelerini bulacak, teori ve pratiğin ne kadar ayrı düştüğünü, bu bağlamda da praksisin ne denli önemli olduğunu anlayacaksınız.
08.09.2009

Hakikaten bir klasik. Jack London'ın kahramanları hep onurlu, erdemli, bilgiye, öğrenmeye aç, idealist tipler. Jack London okumak insana umut veriyor, inanmanın, istemenin gücünü öğretiyor, hümanist duyguları pekiştiriyor. İnsan aslında ne güze varlık dedirtiyor. Tıpkı Martin Eden gibi...
08.09.2009

Marksizmin en yalın haliyle okunabileceği, son derece sürükleyici, bilgilendirici bir roman. Bir türlü örgütlenemeyen ve bu yüzden de demir ökçenin altında ezilen işçi sınıfının mücadelesi anlatlıyor. Ernest, tüm işçiler onun kadar bilgili, idealist ve aktivist olsalardı durum bugünkünden çok farklı olurdu dedirtecek türden bir kahraman. Bence üniversitelerin ilgili bölümlerinde ders kitabı olarak okutulmalı ve üzerinde tartışılmalı. İçindeki fikirleri burada tartışmaya kalkarsak sayfalar yetmeyecektir. Bu fikirlere katılsak da katılmasak da Marksizm ile ilgili temel bilgileri edinmek açısından çok uygun bir kitap.
08.09.2009

Hemingway'in duygu yüklü bu romanında kahramanlarla beraber siz de Venedik'i gezmiş gibi oluyorsunuz. Her romanında olduğu gibi kahramanlar yine alabildiğine sade ve bizdenler. Sıkılmadan, bir solukta okunmak istenecek kadar sürükleyici, merak uyandırıcı. Eğer sıkı bir Hemingway okuyucusuysanız sonunu mutlaka tahmin edebileceksinizdir. Fakat yine de insan "belki bu sefer" diye düşünüp merakla sonuca ulaşmak istiyor. Zaten Hemingway'i Hemingway yapanlardan biri de romanlarının sonları bence. Tavsiye ediyorum.