E-Dergi

Ucuz kitaplardan yana mısınız? Bilmem. Ben bazen yanayım,bazen değilim.
Bin bir emek,birikim ile hazırlanmış yapıtları hipermarketlerin sepetinde "ne alırsan 1 lira" anlayışıyla dizilmiş, karıştırılmış hatta alt üst edilmiş görmekten rahatsız oluyorum.
Bu nadide incileri tek tek ve onu incitmeden açmak, sayfalarda sessizce okşar gibi gezinmekten habersiz bu hoyrat eller sizi rahatsız etmiyor mu?

Bazen böyle nitelikli yapıtların daha çok okura ulaştırılmasını sağlayan bu çalışmayı alkışlamak geliyor insanın içinden.
Bir hastanın feryatlarını, iniltilerini, hıçkırıklarını, korkulu bekleyişlerini anlatan bir yapıt.
İyot,kloroform,tentürdiyot kokulu hasta odalarında yaşanan anlar ve yaşanmış ancak gerçekleşmemez bir aşkın hayalini okuyacaksınız.

İnsanı, insani olanı gündelik dilin sadeliği, psikolojik tahlillerin sıcaklığı içinde anlatıyor olayları yazar.
Alkım yayınlarına teşekkürler.

Dünya edebiyatında serim-düğüm- çözüm esasına dayalı Maupassant tarzı öykünün hüküm sürdüğü bir sanat dünyasına durum ya da kesit öyküleriyle bir bomba gibi düşen ve dünya edebiyatını, değişik ulusların öykü yazarlarını yanına kısa bir sürede çekecek denli etkili bir yazar olan Anton Çehov bu yapıtında esas mesleği(doktorluk) ile ilgili çalışmalarından kesitler sunuyor.
Doktor-hasta ilişkisinde yaşadıklarını yine bir "an"a ama ruhsal çözümlemelerin, insani duyguların, var olmanın ağrısının sıkıştığı bir "an"a sığdırıyor usta öykücü.
Bir doktordan çok bir edebiyatçı.
Dünya onu böyle biliyorsa gerçek karısı bence tıp değil "edebiyat"tır.

Nazım Hikmet'in insan yönünü öne çıkaran bir kitap. Dostları, arkadaşları, aşkları tanıtılıyorkitapta, Nazım'ın yaşamından kesitler sunuluyor.
Nazım Hikmet'in hayatına giren Piraye ve diğer aşkları ile Nazım arasındaki ilişkiler, toplumsal yapı karşısında aşktan yana aldıkları devrimci tavırlar veriliyor.
Nazım Hikmet şiirini beğenenler için şairin şiirlerini" bir de onun yaşamından kesitleri öğrendikten sonra okumak O'nu anlamak için gerekli olabilir

Kısa ömründe ülkesinin yayılmacı politikasına karşı çıkarak Rus Devrimini desteklemiştir yazarımız.
İspanya İç Savaşı sırasında sosyalist devrime inancını yitirmiş ve umutsuzluğa kapılmıştır.
Burma Günleri kitabında da sömürgeci İngiliz siyasetine düşman bir tavır alır.
Sadece İngilizler değildir suçlu olan. İngilizlerin yerli işbirlikçilerini de suçlar.
Burma halkından yana kullanır sanatını.
Sanatın yoksul halkların yanında yer akması gerektiği inancını öne süren sosyalist bir düşüncenin ürünüdür bu yaklaşım.
Üzerinde güneş batmayan imparatorluğun aç gözlü kapitalistleri ile onların yerli işbirlikçileri tam bir işbirliği içinde soyarlar Burma'yı.
Batı'nın Doğu'daki soygunu günümüzde devam ediyor.
Özneler ve nesneler değişmiş olabilir. Yağma sürüyor.

Bu yapıt Hz. İsa'nın çocukluk ve gençlik çağını merkez alan, Hz. İsa'nın kendini anlattığı bir roman.
Yazar kahramanını aktarırken şiirsel bir dil kullanıyor. Metin bir düzyazıdan çok şiire yaklaşıyor.
Aslında bu yapıtın betimlediği Hz. İsa karakterinin benzeri " İsa'nın Çilesi" filminde var. Katolik mezhebini yücelten, Hz. İsa'nın Yahudilerce öldrüldüğünü iddia eden, Hz. İsa'yı çile çeken bir mitolojik kahraman olarak sunan bu yapıtların arkasında büyük olasılıkla Papalık var. ( Papa'nın bu filmi izlediğini özellikle belirtmeliyim)
Bu iddianın karşıt düşüncesini oluşturan yapıtlar da var : Bunlardan bir KAZANCAKİS'in "Günaha Son Çağrı" adlı yapıtıdır. Bir diğeri de "Da Vinci Şifresi".
Bu son saydığım iki yapıt Yahudi yanlısı bir özellik gösterir ve Hz.İsa'nın bir kült olmadığını, bir insan olduğunu vurgular.Onlara göre Hz. İsa evlenmiştir, sıradan bir insandır. İncil de orijinal değildir,değiştirilmiştir.

Bizler de Yahudi-Hristiyan çatışması arasında kalan ve bunun farkında olmayan okurlarız.