Toplam yorum: 3.088.827
Bu ayki yorum: 8.515

E-Dergi

uzunvadeci Tarafından Yapılan Yorumlar

19.01.2006

KRİTİK KÜTLE
Steve Martini

Sovyetler Birliği’nde sosyalist rejimin hemen sonrası,ülkede tam bir kaos sürmektedir ve hemen tüm kurumlar gibi nükleer silahların depolandığı üsler de keşmekeş içindedir.Sibirya’daki bir üste bulunan kısa menzilli iki nükleer silahın kaybolduğunun anlaşılmasıyla,küresel düzeyde nükleer silahların envanterini tutan uluslarası bir enstitünün ajanı Gideon van Ry harekete geçer.
İki nükleer silah,Rusya’nın Pasifik Okyanusu kıyılarında bir limandan Birleşik Amerika’ya doğru eski bir şileple yola çıkarılmış,nükleer bombalardan birisi,Amerikan bandıralı bir balıkçı teknesine aktarılırken fırtına ve panik nedeniyle denizin derinliklerine gömülmüştür.Ama diğer bomba,ülkelerinin kötü yönetildiğini düşünen,sistem tarafından dışlandıkları ve kendilerine haksızlık edildiğine inanan bir milis gurubunun eline geçmiştir.Bombayı taşıyan balıkçı teknesi ise radyasyon ile kirlenmiş ve çalışanları da nasiplerini almışlardır radyasyondan.
Yaşadıkları sağlık sorunlarının nedeninin radyasyon olduğundan bihaber balıkçıların avukat Joselyn’inden hukuki yardım almak istediklerini gören Belden,balıkçıların nükleer bombadan ne denli haberdar olduklarını anlayabilmek amacıyla Joselyn’e yaklaşır ve kuracağı bir şirketin işlemlerini yürütmesi için onu avukat olarak tutar.Belden aslında nükleer bombayı Birleşik Devletler’e getiren organizasyonun baş aktörüdür.
Gideon van Ry ile Joselyn’in buluşması gecikmeyecektir.İkili birlikte nükleer bombanın izini takip ederken ölüm tehlikeleri ile karşılaşacak,bombayı Birleşik Devletler başkanının yılbaşı konuşmasını yapacağı silah müzesinde ve tam zamanında bulacaklardır ama,bombayı işlemez hale getirmeleri mümkün olabilecek mi?
İlgiyle okudum
18.01.2006

YOKSULLAR MEZARLIĞI
Patricia Cornwell

Adli tabip Kay Scarpetta yine sıradışı bir seri katil ile yüzleşiyor.Scarpetta’nın başı,uyuşturucu ticaretine bulaşan Bölge Şerifi ile derde girmiştir,Şerif,Scarpetta’yı ortadan kaldırmaya çalışırken,katil Temple Gault,cinayetlerine devam etmektedir.
Katil için imkansız diye bir şey yoktur.Scarpetta’nın kuzeni lezbiyen Lucy’nin oluşturduğu ve çevre bölgeler arasındaki bilgi akışını sağlayan bilgisayar ağına,Lucy’nin eski partneri aracılığıyla sızan Gault,Polis Departmanı’nın sırlarına ortak olmuştur.Scarpetta’nın evi ve işyerine girerek onun bazı eşyalarını-bu arada kredi kartını da- çalan Gault,kendisinden kaçılamayacağının mesajını vermektedir.
Scarpetta bu oyunda hem av hem de avcı olduğunun ayırdına varır giderek.Düğümün çözülmesi,Gault’un son kurbanının kimliğinin belirlenmesiyle başlar.Son kurban,Gault’un ikiz kız kardeşidir.Amerikan ordusundan emekli saygıdeğer bir General’in Gault’un amcası olduğunun farkedilmesi,işleri zorlaştırırsa da çözüm yakındır artık.
YOKSULLAR MEZARLIĞI sanırım CORNWELL’in ilk romanlarından birisi.Bazı boşluklar var romanda.Lucy’nin eski partneri Carrie ile ilişkilerinin kopma nedeni belirsiz,tıpkı Carrie ile Gault arasındaki işbirliğinin nedeni gibi.Peki, Gault salt kötülüğün yeryüzündeki temsilcisi olduğu için mi öldürüyor?Niçin ikiz kız kardeşinden nefret ediyor, kendini bildi bileli?
Bence okuyun.

09.01.2006

TAŞA DEĞEN SU
Eliot Pattison

Eski Ekonomi Bakanlığı baş müfettişi,sabık mahkum,yenilerin kimliksiz fakat özgür Taocu Budist’i Shan ile bu kez Doğu Türkistan’dayız.Aileleri Çin yönetimince yok edilen,yönetimin denetiminde ve/fakat kadim inançlar ve etnik kökenlerini unutmamaları için gizliden alternatif bir eğitim programı ile eğitilen çocukların eğitmenleri öldürülmüştür ve çocuklar da teker teker öldürülmektedir.
Shan,Tibet’teki Lamalar tarafından ölümleri soruşturmakla görevlendirilmiştir.Soruşturma sürecinde,Türkistan’ı kolonileştirmek ve halkını asimile etmeyi amaçlayan Çin faşizmini,değişik etnisitelere mensup azınlıkların var olma savaşlarını,kadim kültürlerin unutulmaya yüz tutmuş inançlarını,artık çöl altında kalmış eski İpek Yolu’nun görkemli kalıntılarını,kariyer ve servet hırsıyla dolu Çin bürokratlarını,ülkeleri işgal altında olan Rus,Kazak,Uygur kökenli kızgın insanları tanıyacağız.
Çin yönetimi,ortadan kaldırmak amacıyla geleceğin Dalai Lama’sını aramaktadır.Aradıklarının da bu bir avuç yetim çocuk arasında olduğu bilinmektedir.Shan,geçmişinde gençlik heyecanıyla pek çok insanın ölümüne neden olan Savcı Xu’yu da yanına çekmeyi deneyerek,gerçekleri siyasi realitenin,siyasi gerekliliğin önüne geçirebilecek mi?
Sosyalizmin,aslında geç kalmış milliyetçiliklerin elinde faşistik bir araç olduğunu giderek daha iyi algılıyorum,Pattison’u okudukça.Pattison’un anlattıkları salt Çin ve işgal ederek kolonileştirdiği çevre ülkeler için mi geçerli?Eski SSCB ve Bulgaristan’da yaşananlara ne demeli,ya Çin’in güneyindeki sosyalizm türevleri?
Eliot Pattison,bir numara benim gözümde.Okuduğum üç kitap da mükemmeldi.


02.01.2006

BEŞİNCİ KADIN
Henning Mankell

Önce yaşlı bir kuş gözlemcisi öldürülür,bambu çubuklarla oluşturulmuş bir tuzağa düşürülerek,vahşi bir hayvanmışcasına.Sonra Afrika’ya gittiği sanılan orkide meraklısı bir çiçekçinin ortadan kaybolduğu anlaşılır.Çiçekçi’nin ormanda bir ağaca bağlı olan ve boğularak öldürüldüğü anlaşılan cesedi,ortadan kaybolmasından aylar sonra bulunacaktır.
Kahramanımız Kurt Wallander babasıyla geçirdiği Roma tatilinden henüz dönmüştür.Yalnızlığı sürmektedir.
Sürdürülen soruşturma,1960’lı yılların başlarında Kıta Afrika’sındaki ulusal bağımsızlık furyasındaki kargaşada paralı asker olarak bulunan İsveçlileri işaret etmekteyken,işlenen cinayetlerin faillerinin yakalanmasının gecikmesi,Ystad yöresindeki marjinal grupların yerel milis güçleri kurma çabalarına hız katmaktadır.
Ystad yakınlarındaki üniversitede görevli bir eğitmenin bir çuval içerisinde göle atılarak öldürülmesi ve bu öldürülen kişinin gayri meşru ilişki kurduğu bir kadının hastanede doğum yaptığının anlaşılması,soruşturmaya hız katacaktır.Öldürülen kişilerin ortak özellikleri,geçmişlerinde,ilişkide bulundukları kadınlara eziyet etmiş olmalarıdır.Katil acaba kendisini intikamcı olarak mı görmektedir?

Beşinci Kadın beni hayal kırıklığına uğratan bir kitap.Yanıtlanması gereken sorularla başbaşa bırakıyor okuru.Yaşlı kuş gözlemcisinin gizli kasasında bulunan kafatasının sırrı neydi?Paralı askerlerin öyküsü ne oldu?
Ölümün Karanlık Yüzü,daha doyurucuydu sanırım.Ama yine de,fantazyadan uzak,polisi bir insan olarak resmeden polisiye okumak istiyorsanız buyurun.
30.12.2005

KRAMPONLU CESET
Celil Oker

Markalı ürün imal eden iki büyük tekstil şirketinin sahip ve yöneticileri,aralarındaki rekabeti başka alanlara da taşımışlar ve III.ligde mücadele eden iki İstanbul takımının finansör ve yöneticiliğini üstlenmişlerdir.Her iki takım da küme düşmek tehlikesiyle yüz yüzedir ve son maçlarında da rakiptirler,kaybedenin küme düşmesi kesindir.
Takımlardan birinin yöneticisi,takımdan iki oyuncunun şike yapacağı duyumunu alınca, kahramanımız özel dedektif Remzi Ünal ile iletişim kurar ve olayı aydınlatmasını ister.
Remzi Ünal,şirketin yeni kreasyonlarının tanıtıldığı defilede ilk kez görür,şirketin ve futbol takımının gözdelerini.Defile sürerken,duyduğu silah seslerinin kaynağını araştırdığında,henüz yeni tanıştığı bir fotoğrafçı/gazetecinin de cesedini bulur,fakat cesette kurşun yarası yoktur ve ölüm nedeninin kalp krizi olduğu anlaşılmaktadır.
Remzi Ünal,araştırmalarını sürdürdükçe,moda dünyasındaki mağrur ve çekici kadınlar,birbirlerini aldatan sevgililer,rakip firmanın bilgi ve gözde elemanlarını çalmak için ne gerekiyorsa yapan şirket yöneticileri,şantaj ve ihanetler ile karşılaşacaktır.Karşılaşmadığı tek olgu ise şikedir.
Ufak bir kitap elimdeki,ama olabildiğince sevimli.Remzi Ünal’ın kendine,çevresine ve yaşama bakışındaki ironiyi es geçmeyin.