Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

T.Behiciv Tarafından Yapılan Yorumlar

06.06.2011

Psikolojik roman oluşunu bir yana bırakıp biraz da eserde söz konusu edilen döneme dikkat etmek gerekir. Devir, 1. Dünya Savaşı, Çanakkale'de gençlerin savaştığı devirdir. Kızın Paşa babası, Fransız kültürüne o kadar körü körüne bağlanmıştır ki bir grup gencin gece yarısı tabela üzerine yazılı Fransızca ibarelerini silmelerini Almanlar'a yaranmak olarak değerlendirir. Hasta çocuk, o bir grup genci haklı bulur. Tabii ki tabelada yazanları silmekle Fransız etkisini milletimizin üzerinden bir anda atmak mümkün değildir. Hasta çocuğun milliyetçilik duyguları bu anlamda oldukça serttir. Bence bu eserden edineceğimiz en büyük ders, milletçe başarılı olmak çalışmaktan geçer, konuşmakla, onu bunu yapacağım demekle, bu ülke gelişemez. Aksi takdirde gençlerimiz, rejimleri kendi çıkarları için kullananların emri altında yitip gider.
06.06.2011

Aka Gündüz, gerçekten kendine has bir yazar. İki eserini ard arda okudum(İki Süngü Arasında- Bu Toprağın Kızları) İlkinde kızları kötü yola iten sebepler açıkça ve derinlemesine anlatılmıyor, ama bu eser daha ayrıntılı bir şekilde bu toprağın kızlarını damagalayan, onları kötü yola itenleri ve iten şeyleri o kadar farklı(bu farklılık içinde doğallık var) anlatıyor ki yazarın anlatımı içinde kayboluyorsunuz, olayları okudukça da sinirleniyorsunuz, dikkat ettim de kadına verdiğimiz değer noktasında hala yerimizde saymaktayız. Kimsesiz kadına sahip çıkmada aciziz. Neden kadın tek başına yaşayamaz, neden erkekler nasıl olsa adı çıkmış diyerek bir darbe daha vurmanın peşindedir. Neden hep cinsi zevklerin peşinde koşulur. Neden kadını sadece kadın kimliğiyle erkeği sadece erkek kimliğinin dışında insan olarak göremeyiz. İnsan, Aka Gündüz'ün eserlerini okurken başta toplumu değil kendisini ve insanlığını sorgulamaya hazır olmalıdır.
27.04.2011

Aşkı yaşamadan bilemezsiniz derler; ancak ben aşık olmadan aşık oldum, Adli'yi Sinan'ı Mecbure'yi ve onların duygularını iliklerime kadar hissettim. Bu nasıl bir dildir, bu nasıl bir aşktır...Sanki bir roman okumadım, birbiriyle kesişen üç hayata birden tanık oldum, hatta onlarla dördüncü bir kişi olarak buluştum, yaşadıkları acıları paylaştım. Adli'nin hayata karşı çevresine karşı sevgiyle yaklaşmasına ve geçmişinden kopmayan bir Türk olarak ailesini bile eleştirebilmesine hayran oldum. Kendini eleştirmekten kaçmayan bu genç adam, biricik sevdiği Mecburesi'ni de tereddütçe onu seven adama emanet ederek aradan çekildi. Çekildi; ama yine de Mecbure'ye onu kendisinin en çok sevdiğini de söylemekten kaçmadı.
Samiha Ayverdi, Türk Edebiyatı'nın yüz akı. Onun bir kadın olması bir edebiyat söz konusu olduğunda elbet bir şeyi değiştirmez; ama hayat söz konusu olduğunda çok şeyi değiştirir. Ve bu kitap hayatın ta kendisi. Çünkü bu eser bir ömür adanacak aşkı anlatmakla kalmaz Tanzimat'tan II. Meşrutiyet'e Osmanlı'nın gerçekte yok olma hikayesinin gerçek nedenlerini apaçık gözler önüne serer.
Bu eseri okumakla hissettiklerimin onun diğer eserlerinde okuduğumda da başka şekillere bürünerek devam edeceğine inanıyorum.
06.04.2011

Yazar, tarih kitaplarından derleyerek öğrendiklerini kendi görüşlerini etrafında bir araya getirmiştir. Dili oldukça akıcı olan bu eser, yazarın görüşlerini saklama ihtiyacı duymadan yazdığı İttihat ve Terakki ve mensuplarının sevilmediğini, kendi iç hesaplaşmalarını açıkça veren önemli bir eserdir. Her insanın rahatça okuyup anlayabileceği bir eserdir. Eserde öncelikle 31 Mart'a giden süreç ele alınmaktadır.
06.04.2011

Eserin vermek istediği asıl şey, yanlış yöneticilerin bir halkı, bir milleti, bir ülkeyi ve bir devleti ne denli kötü şeylere sürükleyebileceğidir. Tarih tekerrür ediyor, dedirtiyor.