Toplam yorum: 3.253.734
Bu ayki yorum: 5.760
E-Dergi
Kitabuskurdus Tarafından Yapılan Yorumlar
“Her gün kendi canavarlarıyla savaşan herkese.
İyileşeceksiniz.
Ve diğerlerinin canavarlarla baş etmesine yardım ederek onların mücadelesini kolaylaştıran herkese.
Çok değerlisiniz.” ifadeleriyle başlıyor.
Gerek sayfa tasarımı gerek kurgusuyla oldukça farklı bir kitap. Kitaptaki metaforları çok beğendim. Günlük hayatta yapmaktan kaçındığımız sorumluluklarımız, toplumda kabul görmeme korkusu kısacası gece yastığa başımızı koyduğumuzda bizi uyutmayan o kaygılarımız… İşte, bu kaygılarımızdan bazıları kitapta kendine bir canavar metaforuyla yer bulmuş. Evet, canavar… hani şu yatağın altında gizlendiğini düşündüklerimizden. Kitaptaki en güzel metaforlardan biri de bence psikiyatristin, avcı olarak tanıtılması. Canavar avcısı. Çocuklar, yalnız olduklarını düşünmesin, diye okutulabilir. Kitapla kalın.
Yetişkinlerin bile korkulu rüyası olan topluluk önünde konuşma konusu, ilkokul öğrencilerinin anlayabileceği bir dille çok güzel alıştırmalarla kitapta yerini bulmuş. Konu iyi kurgulanmış. Kitabın sonunda etkinlik örnekleri verilmiş. Beni tek rahatsız eden kitapta yazım hatalarının olmasıydı. Onun dışında keyifle okunabilecek bir kitap.
Yükte hafif anlamda derin bir kitap bitirdim ama nasıl derin… Oldukça sarsıcı bir kitap olmasına rağmen olaylar hiç ajite edilmeden sanki çok sıradan bir şeymiş gibi sanki hayatlar yok olmaya yüz tutmamış gibi yaşamın, zamanın olağan akışı içinde yer verilmiş. Bakın, bunu yapmak gerçekten çok zor.️ Çünkü anlatılan olayda öyle bir ötekileştirme var ki çevrenin zorbalamalarına maruz kalan bir aile, ablanın zorbalamasına maruz kalan bir çocuk, çocuğun geride bıraktığı enkaz duyguların zorbalamasına maruz kalan bir sonuncu (çocuk). Ötekileştirilen çocuk, kitapta o kadar yok ki ona ayrı bir bölüm bile verilmemiş; ötekileştirilen çocuk kitapta o kadar var ki verilen tüm bölümler çocuğun bir şekilde onları hayatında bıraktığı izler üzerinden anlatılmış. İncecik kitapta hangi duygu selini not alsam, yüreğime kazısam bilemedim… Yeni hediye etmelik kitabımız hayırlı olsun. Seven, sevdiği arkadaşına bu kitaptan alsın. Kitapla kalın.
Unutmak da tuhaf mesele. Hayatta kalabilmek için birçok şeyi unutmak zorundayız.
Bu kitabı, bir kadının sevdiğinden ayrıldıktan sonra geride kalan “kendisinde” birikmiş duygularının patlaması olarak tanımlardım sanırım. Okurken yer yer Ali Lidar’ın “Tesirsiz Parçalar” kitabını anımsadım yani yazarın üslubu bende bu çağrışımı yaptı. Hani gitmekle kalmak arasında ince bir çizgi vardır ya… yazar, tüm iç hesaplaşmalarını bu ince çizgi üzerinden yapmış. Bunu yaparken bazen derin bir üzüntü hissetmiş bazen öfke patlaması yaşamış bazen ağzını bozmuş bazen de olabildiğince kırılgan bir ruh hâli çizmiş. Genel olarak hayatın oldukça içinden; gidiyorum derken kalanlardan, yanındayım derken gidenlerden bir tablo koymuş ortaya. Adına da: “Bu Hikâye Senden Uzun Osman” demiş. Kitapla kalın.
Kurt Vonnegut bu konuda da tabii ki nokta atışı bir şey söylüyor. İlişkilerde ayarlanması gereken doğru mesafeyi şöyle özetliyor: “Lütfen daha az sevgi ve biraz daha fazla saygı.”
Yorgunluğun yüreğinin içerisine girmesine izin verme
Masalsı, büyüleyici, sanatla, müzikle, alışılmışın dışında bir kurguyla bezenmiş yeni bir Haruki Murakami kitabı. Başlarda “1Q84” eserini anımsar gibi olsam da çok geçmeden yine farklı sıra dışı bir kurgunun içinde buldum kendimi. Murakami, şimdiye kadar okuduğum her kitabında olduğu gibi bu kitabında da müzik zevkiyle kelimeleri dans ettirmiş. En etkinlendiğim kitabı bu değil belki ama yine de okunmaya değer. Kitapla kalın. (Not: Kitapta ufak tefek yazım hataları da var. Yayınevine yazmış olmama rağmen dönüş yapan olmadı. Bu da burada dursun. )
Huzurlu günlere alışıverince, nedendir bilmem tedbir konusunda gevşeyiveriyor insan.
Güneşli günlerde bile şemsiye açıp yağmura karşı hazırlıklı olmak gerek.
İnsan bilincini yitirince, ümit etmesi de imkânsızlaşır