E-Dergi

Madam Bovary 19.yy Fransa'sın da yazılmış, dönemin kadın-erkek, kadının toplumdaki yeri gibi konuları anlatan bir eser. Hatta yazıldığı dönemde konusu itibariyle tepkiler almış. Asla tatmin olmayan, mükemmeli ve kusursuzu arayan Emma Bovary'den etkilenerek "Madam Bovary Sendromu" ortaya çıkmış. Bir tür davranış bozukluğu.
Hikâyeye gelirsem; Charles Bovary' nin karısı öldükten sonra Emma Bovary ile evlenmesi ve başka bir şehre yerleşmeleriyle başlıyor. Emma taşranın sıkıcı hayatından kurtulmak isteyen, kitaplardaki aşkı ve hayatı arayan hırslı bir kadın. Hayatında sahip olduğu şeylerden asla tatmin olmamış. Kızını bile bakıcıya bırakan, ilgilenmeyen bir anne.
En nihayeti acı bir son..

İkigai; hayatın amacını keşfetmek.
"İkigaimiz içimizdeki derinliklerde saklıdır ve onu bulmak sabırlı bir arayış gerektirir." Kitap da bize Japonya'da okinawa adasında yaşayan asırlık insanların hayatlarından örnekler sunarak ikigaimizi nasıl bulacağımızı, yaşlanırken genç kalmayı sade bir şekilde anlatıyor. Ayrıca Japonya hakkında da bize bilgiler veriyor. Uzun zamandır kişisel gelişim kitapları okumuyordum. Ama bu kitabı beğendim.

Transhümanizm ve yapay zeka ile ilgili konular üzerine hazırlanmış bir kitap. Ülkemizde henüz bu konularla ilgili çalışmaları az görüyoruz. Bu kitap bu noktada çok detaylı bilgiler veriyor. Akademik bir dille yazılmış. Beyin implantları, gen çalışmaları, klonlama, biyonik robotlar vb. İnsanın biyolojik halinden nasıl biyonik hala getirilmek istendiğini, bunun kökeninin dayandığı felsefeyi detaylı bir şekilde anlatıyor. Gelecekte bizi bekleyen teknolojileri, sinema olsun, romanlar olsun bize geçmişten nasıl bir hazırlık yapıldığını örneklerle gösteriyor. Özellikle "Transhümanizm askerileşmesi " ve " 21.yy dijital dünyasının inşasında bir gerekçe olarak corona salgını" en ilgimi çeken konular oldu. Kitapta gördüğümüz dipnotlar da ne kadar detaylı bir çalışma olduğunu bize gösteriyor. Transhümanizm ile ilgili kitap ve filmlere birkaç örnek bırakmak gerekirse; Dune -1965, Slan- 1946, Eternal Sunshine Spotless mind - 2004, Blade runner , Avatar, Matrix vb.

İbrahim Efendi Konağı benim için uzun ve yorucu bir okuma oldu. Ama bu dilinden değil elbette yazarın çok detaylı anlatmasından kaynaklandı sanırım. Sadece biraz tekrara düşülmüş yoksa akıcı bir üslubu var. Ve her sayfanın altında bir lügat mevcut. Konusuna gelirsek Osmanlı döneminde bir konak ve içinde yaşayanların üzerinden ülkenin politik, ekonomik ve sosyal hayatı anlatılıyor. Bir imparatorluğun yıkılışını, ailenin yıkılışı üzerinden bize anlatmış. Özellikle Osmanlı'nın son dönemi hakkında da bize bilgiler veriyor.

Kitap; bir gündüz kuşağı programında Spinoza'dan alıntı yapan Profesör Giovanni Prospero'nun cinayeti ile başlıyor. Linç kültürünün ilk kurbanı oluyor. Ayrıca kitapta sürekli eski kelimelere müdahale eden bir komisyon görüyoruz. "Entellektüel" kelimesini de "Radikal Şık" olarak değiştiriyorlar. Bu yaşanan cinayeti bahane ederek diğer herkesten akıllı olduğunu iddia eden entellektüelleri sansürleyip, sayıma başvuruyorlar. İnsanların kendilerini düşünüyor sansın diye bilgiden fedakarlık ettikleri bir toplumu görüyoruz. Eski kelimelerin yasaklandığı, kitapların yakıldığı ve sinemaların bile boşaldığı bir toplum. Cehalet her yere yayılmış ve bundan gurur duyuyorlar. Kitap okuyan insanların bilet karşılığı sergilendiği bir müze bile var. Profesörün kızı Olivia ise bir yandan babasının katillerini bulmaya çalışırken bu yeni düzeni kabul edemiyor. Kitap tam bir distopik kara mizah. Ayrıca çeviri çok iyi yapılmış.