E-Dergi

Kentlerimize sahip çıkmak ve her geçen gün nefes almanın daha zor hale geldiği, insan ve beton kalabalıklarına dönüşen şehirlerimizde olup bitenden, rant tezgahlarından haberdar olmak, her kentlinin hakkı! Eğer her gün bu inşaatlardan, trafikten, kalabalıktan şikayet ediyorsak, o zaman bunların altında yatan nedenleri yada çözüm önerilerini de tartışmamız da gerekiyor. Yani kısacası, bu kitabı okumak için illa ki mesleki bir ilginiz olması gerekmiyor. Sonuçta hepimiz daha kaliteli, daha huzurlu, daha sağlıklı bir çevrede yaşamak istiyoruz, ve hepimizin yaşadığımız alanlar üzerinde hakkımız var.
Kitap hakkında daha fazla bilgi için bloguma bakabilirsiniz:
http://okumagozluguolanminiktavsan.blogspot.com.tr/2016/02/kentin-tozu-kent-hakk-uzerine.html

Beyaz bir ecel atının şahlanıp şahlanıp durduğu Denizli ile Ankara arasında türküler eşliğinde mekik dokunan yollar, hasta babasının etrafında pervane olan bir oğul, pişmanlıkları ve tutkularıyla bir baba...
Sonunu bildiğiniz bir roman okuyorsunuz aslında Kuşlar Yasına Gider'de. Ama yine de bu, kitabı bitirdiğinizde duygulanmanıza engel olmuyor; Hasan Ali Toptaş'ın kalemi içinize dokunuyor.

Kitap genel olarak akıcı bir üsluba sahip. Bunun yanı sıra, Mata Hari'nin sıradışı ve günümüz için bile fazlaca özgür olan hayat tarzı da okuyucaya merak uyandıran unsurlardan. Ancak yazar, Mata Hari'nin hayatının bazı kısımlarını hızlıca geçmiş gibi bir hissede kapılıyorsunuz okurken; mesela paris-lahey-paris üçgeninde geçen bir yılı aşkın zamanı sadece bir kaç sayfaya sığdırmış. Aynı şekilde tek aşkı olduğunu söylediği Rus asker ise sadece bir kaç cümlede geçiyor. Bu yüzdende sanki yazar kitabın başlarında daha cömert davranmış, sonlarına doğru ise bir an önce kitabı bitirmek için acele ediyormuş gibi bir izlenime kapılıyorsunuz. Oysa ki kahramanımız o kadar ilginç bir karekter ki yazarın daha çok anlatacak şeyi olmalıydı diye düşünüyorum.

Yazarın, sade ve gösterişsiz dilini; bir olay örgüsüne dayalı olmadan anlattığı sıradan hikayeleri seviyorum. Bir roman okuyormuştan çok, o anlatıyor ben dinliyormuşum hissine kapılıyorum Barış Bıçakçı'nın kitaplarında.
Kitap hakkında daha fazla yorum için:
okuma gözlüğü olan minik tavşanın blog'una bakabilirsiniz.

Murakami okuyanlar bilir, bir bakarsınız yazar daha önce okuduğunuz kitaplarından farklı bir tarzla karşınıza çıkar, sizi şaşırtır. Bu kitabı, Sahilde Kafka yada Haşlanmış Harikalar Diyarı'ndan çok, Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları gibi. Sıradan gibi gözüken hikayeler, ancak bu kadar ilgi çekici anlatılabilirdi. Daha önce Murakami okumuş olanların beğeneceğini düşündüğüm bir kitap.
Kitap hakkında daha fazla yorum için buraya bakabilirsiniz:
http://okumagozluguolanminiktavsan.blogspot.com.tr/2016/03/kadnsz-erkekler-haruki-murakami.html