Toplam yorum: 3.089.113
Bu ayki yorum: 8.802

E-Dergi

deryamustafa Tarafından Yapılan Yorumlar

26.10.2006

YKY'nin Genel Kültür Serisi içinde en beğendim kitabı. Dilbilim/linguistik/kaligrafi ile ilgilenenler için iyi bir başlangıç kitabı. Mısır, Mezopotamya, Çin, Arap vb. bir çok uygarlığın yazılarının, alfabesinin, harflerin oluşumunun ayrıntılı olarak hikayesi anlatılıyor. Ayrıca, tezhib, minyatür ve kaligrafi gibi sanatların doğusu ve gelişme hikayelerini de izleyebiliyorsunuz. Kitabın en güzel yanı, her sayfanın resimlerle desteklenmiş olması.
Tarihin başlangcından günümüze güzel bir serüveni anlatıyor: kendi ifade etmenin serüveni. Kitaın anlatımı ise oldukça yalın.
Boyutlarının cep boyutlarına yakın olmasından dolayı da kitabı her yerde okuyabilirsiniz.
26.10.2006

Yazarın okuduğum ilk kitabı. Okumamın sebebi, doğrusu, son günlerde gelişen "ermeni katliamı" meselesi ile ilgili yazarın neler yazdığıydı. Kitabı okuduktan sonra şu sonuçlara vardım. 1- Türklerin, tarihleriyle ilgili unutkanlıklarını/tarihlerine karşı baktıkları olumsuz tavrı bize hatırlatması. Örneğin; (sayfa 184):"belki de kendi köklerinden nefret etmek Türklerin sık sık yaşadığı bir derttir, sonucuna vardı..." veya (sayfa 185):"Türkler düpedüz Ortadoğulu'dur ama nedense bunu sürekli inkar ederler. ...." Veya (sayfa 172-73):"nice sonra Armanuş bu anı hatırladığında meselenin bir zaman algısında farklılık olduğuna kanaat getirecekti. Kendisi bir Ermeni kızı olarak kendi kuşağından nesiller evvel yaşamış atalarının ruhlarını içinde barındırdığına inanıyordu. Halbuki sıradan bir Türk'ün nesebiyle arasında böyle bir süreklilik hissi yoktu. Ermenilerle Türkler farklı zaman çerçevelerinde yaşıyorlardı galiba. .....Halbuki Türkler için zaman pek çok yerinden bölünmüş kesik kesik bir çizgi gibiydi;geçmiş belirli bir noktada sona eriyor, şimdi sıfırdan başlayıveriyordu. Türklerin geçmişi ile şimdisi arasında safi kopuştan başka bir şey yoktu". Kahramanların ağzından iletilen bu düşüncelerde hiç mi gerçeklik payı yok?
2-Ermenilerin de kendilerini nasıl değerlendirdikleri. Örneğin; (sayfa 185):"belki de kendine acımak Ermenilerin sık sık yaşadığı bir derttir,sonucuna vardı...." veya (sayfa 217):"toplu histeri diye bir şey varsa toplu hafıza diye bir şey de vardır. Ermenilerin histerik olduğunu filan söylemiyorum, yanlış anlamayın....Bir hikayeyi tekrar tekrar dinlersen, anlatıyı içselleştirirsin.İçselleştirdiğin anda da başkasının hikayesi olmaktan çıkar. Hatta hikaye bile olmaktan çıkar, gerçek olur, senin gerçeğin. Kendi gerçeğinmiş gibi canını dişine takıp mücadele edersin. Bu yüzden yirmisine gelmemiş bir sürü Ermeni-Amerikalı, dedelerinin ninelerinin anlattıkları hikayeleri bu kadar derinden yaşıyorlar. Zamanda donmuş bir anlatı...."
3-Ermeniler/Ermeni gençler konuyla ilgili ne kadar bilgili (kendilerine göre) ve meraklı iseler Türkler de bir o kadar ilgisizler. Buna örnek olarak, Armanuş'la Asya'nın ilk tanıştıklarında, Armanuş'un konuyla ilgili sorularına karşılık Asya'nın konudan haberdar bile olmaması verilebilir.
4-"Kendine yabancılaşma" konusu da kitabın yan temalarından birisi. Kazancı ailesinin farklı bireyleri arasındaki uçurum, aralarındaki çatışmalar, kahramanlardan Mustafa'nın Amerika'ya göç ettikten sonra Türkiye ile ilgili hiç bir şeyle ilgilenmemesi, kendi anadilini 20 yıl boyunca hiç kullanmaması, Amerika'daki Türklerden ve Türk kuruluşlardan sürekli uzak durması gibi.
Evet,kitabın bazı yerlerinde Türklerin güya işledikleri bu katliamdan dolayı sürekli özür dilemeleri gerektiği Ermeni kahramanlarından ağzından dile getiriliyor, ancak bunun yanında Türk kahramanların da gerçekleri bir türlü doğru dürüst ifade edemedikleri gösteriliyor. Bu haliyle, kahramanların arasında geçen ilgili konuşmalar bu günkü siyasi durumu hiç mi yansıtmıyor?
Sonuç olarak; bir konuda eleştiri getirmek istiyorum: Kitabın sonunda, iki aile arasında kurulan kan bağı ve bu tesadüf oldukça abartılı.
20.10.2006

Masonluk, Hümanizm, Fransız İhtilali, Aydınlanmacılık, Evrim Teorisi gibi konuları işliyor. Kendi içinde tutarlı bir anlatımı var, sıkmıyor. İlgi çekici. Üzerinde çokca konuşulan bu konularda, insana "acaba", "gerçekten mi?" veya "yapma yaa" dedirten şekilde sorular sorduruyor. İşte bu yüzden de kafa karıştırıcı. Kitabı okuduktan sonra kendinizi çok kaptırırsanız, "Yoksa her şey bir yalan mıydı?" diye içinizden geçirebilirsiniz. Aman dikkat! Sakin kafayla okuyun. Altı çizilecek birçok satır var.
20.10.2006

Bence kitap başarılı. Çok mu sürükleyici? Bence hayır. Kurgusu mu kuvvetli? Değil. İnandırıcı mı? O da değil. Bence başarısı, kitabın kendisinden çok bahsettiriyor olması ve oldukça iyi bir satış yakalaması. Ele aldığı konu daha çok tartışılacak nitelikte. Ayrıca, kitap okumaktan pek hoşlanmayanlar için de iyi bir başlangıç kitabı olabilir. Macera var, heyecan var, karakterler tanıdık, dili hafif, pek uzun da değil.
20.10.2006

Hz. İsa ve ilk dönem hristiyanlık hakkında piyasada bir sürü kitap var. Ancak, bu konuda İslam dininin bize verdiği bilgiler pek göz önünde değil. Bu anlamda kitap, önemli bir boşluğa cevap veriyor. Anlatım yalın. Ama ayrıntılı bilgiler veriliyor. Klasik bir cami imam vaazı ise hiç değil. Oldukça akademik. Hem islami kaynaklardan hem de Hristiyan-Batılı eserlerden faydalanılmış, referans alınabilecek ciddiyette. Kitabın en ilginç bölümlerinde ise, Barnabas, Iranaeus, Tertullian, Arius gibi teslise değil tevhide inanan ilk dönem hrisitiyan şahsiyetler bulunmakta. Onlarla ilgili, başka bir çok kaynaka bulamayacağınız detayları bulabilirsiniz. Da Vinci'nin şifresi gibi kitaplara ilgi duyan arkadaşlar için bence dikkatle okunması gereken bir kitap. Bu tür batılı yazarlarca yazılan kitaplar Müslümanların kafasını çok karıştırdı, konuya net bir şekilde bakabilmek için bu kitap vazgeçilmez. Benim elimdeki baskı 1983 tarihli,3. baskı. Hale piyasada bulunabilir mi bilmiyorum.