E-Dergi

Gabriel Garcia Marquez Latin Amerika'nın en büyük yazarlarından. 1967 yılında Meksika'ya ilk gittiği zaman yazdığı başyapıtlardan bir tanesi Yüzyıllık Yalnızlık.
Macondo'da geçen çocukluğunun büyülü gerçek hikâyesi,karakterlerin ilginçliği,tasvirlerin zenginliğinin olağanüstü oluşu çok güzeldi.Ursulanında dediği gibi Deliler Evinin Tarihçesini okudum.Karakterlerden Albay,güzel Remesis,Ursula,Amaranta ve toprak yiyen Rebecca ilgi çekiciydi.

Kitap, bir yandan Japonya'nın siyasetini,insan ilişkilerini ve insan psikolojisinide konu ediyor.
İlgiliyle beğenerek okuduğum bir roman oldu.Mariko karakterinden de çok etkilendim.

Çağdaş Japon edebiyatı yazarlarından Yukio Mişima ile ilk defa tanışıyorum.Betimlemeleriyle, kurmuş olduğu ustaca şiirsel diliyle beni etkileyen yazarlardan biri oldu.
Mişima;Henry Miller ve Marguerite Yourcenar gibi yazarların kitaplarına konu olacak bir intiharla yaşamına son vermiş.Yourcenar'ın "İnce bıçak ağzı gibi dondurucu bir kusursuzlukta"diye adlandırdığı bu romanda; Fusako adında dul bir kadınla, 13 yaşındaki oğlu Noboru'nun denize ve gemilere olan merakı sayesinde, gemide çalışan bir adamla tanışmasının hikâyesini konu ediyor.Roman bir yandan da küçük bir çocuğun psikolojisini de içeriyor. "Deniz tıpkı kadın gibidir.Durgunluğu ve fırtınalarıyla,kaprisleriyle,batan güneşi yansıtan göğsünün güzelliğiyle bu benzerlik ortadadır.

J.M.Coetzee, 1999 Booker Roman Ödülü'nü ve 2003'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü hak kazanan "Utanç" adlı romanında içine Eros tanrısı kaçmış bir edebiyat profesörünün (Lurie) bir kız öğrencisiyle girdiği ilişki sonucunda mesleğinden olur ve sonrasında Güney Afrika'da yaşayan kızının yanına gider.
Ve buradan sonra olaylar gelişir.
Profesör Lurie'nin kişisel hayatıyla Güney Afrika'nın öyküsü içiçe geçmektedir. Beyazıyla siyahıyla bütün Afrikalıların uydukları kuralların tümü tersine döner. Utanç,aslında insan olmanın ne anlama geldiğini araştırıyor.
Coetzee romanını sade vurucu bir üslupla sunarken, mitoloji, sanat ve felsefeye de değiniyor. Gustave Flaubert'in yazmış olduģu Madam Bovary (Emma Bovary) ve bir çok yazar ve şairden alıntı yapıyor. Son olarak 2008 yılında Steve Jacobs'un yönetmenliğinde filme uyarlanmış.( filmini de tavsiye ederim ben beğendim.)

Hem iğneleyici zekasıyla hem de ustaca gözleme dayalı toplumsal yorumlarıyla ünlü olan yazar kitabında;genç bir adamın büyümesini,eğitimini,gelişimini kendini ve inançlarını keşfetmesini anlatıyor. .
Kitapda;aforizmalarıyla altını çizdiren cümleler yer alırken,din,toplum,yaşam,aşk,güzellik,vicdan,sanat ve ölüm gibi unsurlardan da bahsetmiş.İlgiyle okuduğum bir roman oldu.Kitabın sonu hafızamdan silinmeyecek.
Ve en çok ilgimi çeken Lord Henry'le Dorian'ın konuşmaları oldu.