Doğrusu Aytunç Altındal'ın uyuşturucu, maddeler hakkında, bu kadar geniş bir bilgi birikimine sahip olduğunu bilmiyordum. Ancak bu bilgisinden çok uyuşturucunun, bir coğrafyada kapitalist sistemin gelişmesine paralel olarak bir sorun haline geldiğini görmesi ve kendini 'Küçük Amerika' yapma yolunda yürüyen Türkiye'yi henüz 1970'li yıllarda uyarmış olması, kitabı çok daha önemli kılmakta.
Kitapta genel olarak, Türkiye'nin haşhaş politikaları, 12 Mart Muhtırası ve sonrasında başa getirilen Nihat Erim'in haşhaş ekimini yasaklatması ekseninde inceleniyor. Uyuşturcunun uluslararası ilişkilerde ne kadar belirleyici olabildiği ve uyuşturucuya karşı gibi görünen hükümetlerin(başta ABD) aslında el altından uyuşturucu maddeleri pazarladığı ve bu sayede büyük servetler elde ettikleri gerçeği ile birlikte, Emperyalizm'in uyuşturucu ile olan ittifakı gözler önüne seriliyor.
Kitabın bir renkli yanı, 1970'li yılların ABD gençliği ve bu gençliğin uyuşturucu ile birlikte yeraltında yaşadıkları hayattan kesitler sunması. Kimilerine önemsiz gelebilir ama o zamanın Amerikan gençliği ve etkilendikleri akımların, 20-30 yıl sonrasında Türkiye'yi ve Türk gençliğini sarması, teknolojide olduğu gibi uyuşturucu maddeler kültüründe de ABD'yi geriden takip ettiğimizi gösteriyor. Türkiye, kendine Batı'dan model aramaktan kurtulamadıkça, bu makus talihinden de kurtulamaz.