E-Dergi

Değerli yazar İbrahim Sarmış'ın bu güzel eseri sahasında pek fazla rastlanan eserlerden değil ne yazıkki...Çünkü, tarih boyunca müslümanların din ve peygamber anlayışı Kur'an'dan ve sahih sünnetten oldukça uzaklaşmış.Bir nevi peygamberimiz Hıristiyanlar için Hz İsa'nın düşürüldüğü konuma düşürülmüş.Bu aşırı yüceltmeci anlayış güya dine hizmet adıyla yapılmış ancak dinin de Peygamberin de hayattan önemli ölçüde soyutlanmasına yol açmıştır.
İşte bu kitapta yazar İ. Sarmış Kur'an persfektifiyle geleneksel din anlayışına önemli eleştiriler getiriyor ve tabir yerindeyse, müslümanların zihinlerinde yer etmiş olan hurafelerin Kur'an eleğinden geçirilerek ayıklanmasına çalışıyor.Bu yönüyle, bu eser ülkemizde benzerine az rastlanan nadide eserlerden biri olmayı fazlasıyla hak ediyor.

Hayatını İslama adamış bir insanı yakından tanımak bakımından oldukça etkileyici bir kitap.Ali Şeriati'nin eşi tarafından yazılmış olması ise kitabı ayrıca önemli kılıyor.Her devirde devrimci insanların başlarına gelebilecek olaylar bu sefer Ali Şerati'nin şahsında somutlaşıyor ve bir de şu mesajı insanların önlerine sunuyor;adanmışlık bilinci olmadan Allaha gereğince kulluk yapmak mümkün olmaz.

Kitap gerçekten üzerinde spekülasyon yapılan bazı Kur'an ayetlerinin daha iyi anlaşılmasına hizmet edebilirdi ancak sayın yazarının ayetlerin açıklanmasında kullandığı kaynaklarda yetersiz kaldığını söylemek gerekiyor.Özellikle bazı hadisleri ayetlerin yorumlanmasında delil olarak getirmesi gerçekten kafa karıştırıcı olmuş... Mesela peygamberimizin hz Musa'yı kabrinde namaz kılarken gördüğüne dair hadisle, Hz İsa'nın kıyametten önce geleceğine dair hadis tamamen Kur'ana aykırı, buna rağmen böyle bir kitapta nasıl delil olarak alınmış, anlamak mümkün değil.Peygamberimizin gaybı bilmediğine dair Kur'an'da bir çok ayet var... Ve son peygamberin Hz Muhammed olduğu kesinken Hz İsa'nın geleceğini söylemek tamamen Kur'an'a ters düşer.

Atasoy Müftüoğlu'nu bu ülkede yetişmiş en önemli düşünürlerimizdenden biri olarak görüyorum.Buna rağmen yeterince tanınmaması ve ilgi görmemesi olaylara müslümanca yani Allahın gör dediği yerden bakmasından kaynaklanıyor diye düşünüyorum.Bu ve diğer kitaplarında dile getirdiği fikirler ülkemizde düşünsel hayatın her geçen gün irtifa kaybetmesi, ahlaki yozlaşmalar sonucu ortaya çıkan ilkesizlik,eyyamcılık,pragmatizm ve bilumum çürümüşlük karşısında
Atasoy MÜFTÜOĞLU gibi ilkeli ve donanımlı aydınların yol göstericiliğine ne kadar ihtiyacımız olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Osmanlı toplumunun geleneksel din anlayışını ortaya koyan çok önemli bir eser. Kitapta ortaya konulan ve Osmanlı toplumunda en çok bilinen klasikleşmiş eserlerden aktarılan bilgiler dün de bugün de Kuran-ı Kerime dayalı din anlayışının önemini ortaya koymaktadır.Kitabın bir başka önemi de din adına sergilenen çarpık anlayışların günümüzde de varlığını devam ettirmesidir.Özellikle tarikat ve tasavvuf adı altında hemen hemen aynı anlayışların devam ettirilmesi Kuran'a dayalı ıslahat çabalarının önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.