Toplam yorum: 3.088.827
Bu ayki yorum: 8.515

E-Dergi

mklcarslan96 Tarafından Yapılan Yorumlar

08.02.2020

Beyaz Diş, özetle bir ulukurdun doğumundan itibaren başından geçen maceraları anlatan bir kitap diyebiliriz. Olayları anlatırken bir kurdun duygularını, aklından geçen düşünceleri gerçekmişçesine hissetiren bir anlatımı benimsemiş Jack London. Bu yönüyle kitabı çok beğendim. Ama kitabın bazı kısımları da oldukça sıkıcı geldi. O kısımların bana göre boğucu bir anlatım tarzıyla yazılmış olmasından kaynaklanıyor. Kitabın son kısmında kurdum başına gelen olaylar oldukça heyecan vericiydi. Soluksuz okudum diyebilirim.
08.02.2020

Kitabı okumadan önce, kitap hakkında az çok bilgi sahibiydim. En azından deneme türünün ilk örneği olduğunu ve insanların hemen bütün halleri üzerine birşeyler yazıldığını biliyordum. Kitabın bazı kısımları çok yararlı, eğlenceli ve öğüt verici nitelikteydi. Ama bazı kısımları da vardı ki "ne zaman bitecek bu bölüm" dedirtti. Bu sıkıcı kısımlar genelde tarihteki filozofların, hükümdarların, kralların başlarına gelen olaylardı. Olaya birçok kişi karışınca inanılmaz karmaşık olaylar örgüsüyle karşılaştıryordu bizi. Deneme türü kitapları genelde beğenmediğim için bu kitapta bazı kısımları hariç bende pek olumlu bir iz bırakmadı açıkçası. Tabi deneme türünün ilk örneği olması açısından yazara saygı da duymak lazım.
08.02.2020

Jules Verne'nin Doktor Ox'un Deneyi'nden sonra okuduğum ikinci kitabı oldu ve oldukça da beğendim. Yazar'ın genelde maceralarla dolu bir kalemi olduğu hemen herkesçe bilinir. Bu kitabı da o tarzda olup hemen herkesin bir yerlerden duyduğu veya küçükken okuduğu serüven dolu kitaplardan biridir. Kitap adeta sizi dünya turuna çıkarıyor. Phileas Fogg ve diğer kahramanlarla başınıza gelmedik şey kalmıyor. Phileas Fogg'un kriz anında sakin kalmasına hayran kalıyorsunuz.
08.02.2020

Yazarın daha önce Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler ve Yeraltından Notlar kitaplarını okudum. O kitaplara göre bu kitabı biraz daha kötü buldum diyebilirim. Belkide bunun sebebi diğer kitaplarının çok iyi olması ve bu kitabın onlara kıyasla daha düşük seviyede olmasıdır. Dostoyevski bu kitabında da insanın iç dünyasını etkileyici bir biçimde okuyucuya aktarmış fakat anlatım tarzını bu kitapta biraz sıkıcı buldum. Olaylar arasındaki bağlantıları kurmaya çalışırken biraz zorlandım ve bu da beni sıktı açıkçası.
08.02.2020

Zülfü Livaneli 'nin bu eserinde "Son Ada" diye tabir ettiği yer son sığınak, yani insanlığın kötü emellerinin kirletmediği son kara parçası olarak nitelendiriliyor. İlk başlarda ada hayatı başlı başına bir ütopya olarak anlatılıyor. Bunu "Herkes elinden geldiği kadarını, içinden geldiği kadarını yapıyordu." sözüyle destekleyebiliriz. Ancak adadaki bu ütopik yaşam uzun sürmeyecektir. Son Ada'da insanoğlunun kötü emellerine alet edilmekten kurtulamayacaktır. Ülkenin diktatör başkanı emekliliğini bu adada geçirmeye karar verecektir. Ütopyanın distopyaya dönüşümü de tam bu sırada gerçekleşecektir. Başkan, adada birçok şeyi değiştirecektir. Bunu gerçekleştirmek için diktatör olmanın getirdiği içgüdüleri kullanmaktan çekinmeyecektir. Başkan bu değişimleri geçekleştirmek için doğaya adeta savaş açmaktadır. Tam bu sırada akıllara şu söz gelir: "Doğayla savaş halindeyiz. Kazanırsak kaybedeceğiz. "