Toplam yorum: 3.088.827
Bu ayki yorum: 8.515

E-Dergi

mklcarslan96 Tarafından Yapılan Yorumlar

08.02.2020

Mecburiyet, yine müthiş psikolojik tahlillerce zengin bir Stefan Zweig klasiği. Zweig bu eserinde İsviçre'de yaşayan Ferdinand'ın kendi ülkesinde çıkan savaş nedeniyle askerliğe çağrılma durumuyla ortaya çıkan 'kendini mecbur hissetme' duygusunu ele almış. Ferdinand özgürlüğüne düşkün biridir ve savaş karşıtı bir görüşe hakimdir. Bu sebeple kendi ülkesinde çıkan savaşa gitmek istememektedir. Ama içinde vatanına karşı ihanet etmiş gibi bir duygu ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple kendini vatanı için savaşmaya 'mecbur' hisseder. Bu his içini kemirir ve bunun dışında bir şey düşünemez olur. Sonunda o gün gelir çatar ve askere alınmak için ülkesinin sınırına gitmek zorundadır. Karısı onun gitmesine şiddetle karşı çıkar ama o her şeye rağmen kendini gitmeye 'mecbur' hisseder. Ülke sınırına gidip askeriyeye katılmak üzereyken savaş yaralılarının geldiği bir trene rastlar. Orada savaşın ne kadar kötü bir şey olduğuna görür ve askere gitmekten vazgeçer. Evine onu bekleyen karısına geri döner.
08.02.2020

Kitabın dili oldukça akıcı. Kendini bir çırpıda okutuyor. Sayfaları nasıl çevirdiğinizi farketmiyorsunuz bile. Kitap toplamda 6 kısa hikayeden oluşuyor. Her hikayede vermek istenen güzel mesajlar, ders niteliğinde öğütler var. Hikayelerden en çok beğendiğim "İnsana Çok Toprak Gerekir Mi?" hikayesiydi. Konusu insanoğlunun açgözlülüğü, gözünün doymaması ve hep daha fazlasını istemesi fakat sonunda iki metrelik küçük bir çukura gömülecek olmasının getirdiği trajik sondu.

Tolstoy 'un okuduğum ilk kitabıydı. Bu kitapla beraber Tolstoy, okuma listemde daha çok görünecek gibi duruyor. Neden daha önce okumamışım diye kızıyorum kendime. Umarım yazarın diğer kitaplarında da bu etki oluşur bende.
08.02.2020

Kitap genel olarak 3 bölümden oluşuyor. İlk bölüm Victor Hugo 'nun kitapla ilgili kahramandan (İdam Mahkumu) bağımsız olarak kendi düşüncelerini yazdığı deneme tarzını yansıtan bir bölümden oluşuyor. Bu bölümü beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Kitabın ikinci bölümünde ise kitabın yayımlandığı dönemde toplumun bazı kesimleri tarafından nasıl karşılandığı okuyucuya bir tiyatro havasıyla gösterilmek istenmiş. Kitabın asıl kısmı olan üçüncü bölümü, kitabı beğenmeme ve benimsememe yetti diyebilirim. Çünkü yazar Victor Hugo bir idam mahkumunun duygularını, düşüncelerini, kaygılarını ustalıkla okuyucuya aktarıyor.
08.02.2020

Serenad, tam bir Zülfü Livaneli klasiği. Kitabı okuduğum ilk sayfadan itibaren neredeyse hiç sıkılmadım diyebilirim. Kitapta olaylar arasındaki bağlantılar muazzam bir şekilde düzenlenmiş. Üstelik anlatılan olaylar gerçek hayatla da birebir uyuşuyor. Bu açıdan bakıldığında kitabı daha çok benimsiyor insan. Serenad; okurken bilgilendiren, düşündüren ve sorgulatan mükemmel bir eser.
08.02.2020

Kitabın konusuna diyecek bir şey yok; ilgi çekici ve merak uyandırıcı bir konusu var. Fakat kitabın dili ve anlatım tarzı için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Bana akıcı gelmedi ve biraz da ağır geldi. Okurken zorluyor insanı. Örneğin bir şeyi anlatırken aniden onunla alakasız başka bir şeye atlayabiliyor. Bu gibi durumlarda 'ne gereği vardı şimdi bunun' dedirtiyor insana. Burada sorunu tamamen yazar William Golding'e bağlamak hata olabilir. Çevirmen Mina Urgan da çeviri yaparken olaylar arası bağlantıyı yeteri kadar sağlam yapmamış olabilir. Tabi bu tamamen benim şahsi görüşüm.
Kitap için sevindiğim bölüm ise kitabın en sonunda yer alan, kitaptaki çoğu şeye açıklık getiren, çevirmen Mina Urgan'ın yazdığı kitabın kısa özeti niteliğindeki yazısıydı. Bu kısımda çevirmen kitabı okurken anlaşılmayabilecek durumları açıklayıp, kitabı daha anlaşılabilir hale getirmiş. Bu bölümü kitabı bitirmeden okumayı tavsiye etmiyorum. Çünkü içerisinde ciddi spoiler'lar mevcut.