E-Dergi

Bilimin anlamı ve bilimsel düşünmenin temellerini atma adına yazılmış çok az Türkçe kitaptan bir tanesi. Satın almadan önce inceleme imkanı bulmuştum ve kesinlikle kütüphanemde bulunması gerektiğini düşündüğümden satın aldım. Özellikle akademisyenlik yapan ve yapmayı düşünenlerin okuması gerektiğini düşünüyorum.

Demokratik açılımla birlikte gündemin ilk sırasına oturan ve her kesim tarafından farklı çözüm yolları sunulan (adına Kürt sorunu, Doğu sorunu, Demokrasi sorunu ya da ne derseniz deyin) bu meselenin çözümüne ilişkin hazırlanmış bu eserde Türköne olayı dil meselesi üzerinden değerlendirirken, Yayman çözümü kurumlar üzerinden değerlendirmiş. Bana göre bu ülkenin iç sorunu olmayan bu meseleye dair her çözüm önerisinin dikkatle ve önemle değerlendirilmesi gerekiyor, ki sorun bir an önce çözülsün ve bu konu rant meselesi olmaktan çıksın...

Türkiye'nin önemli teorisyenlerinden biri Mehmet Altan. Bu kez "Kent Dindarlığı" teorisini ortaya atmış. Her teorinin olduğu gibi bu teorinin de güçlü ve zayıf/eksik yönleri var bana göre. Bir kere herşeyden önce hocanın idealine ulaşmanın -bana göre- imkansızlığı teorinin en zayıf yönü. Diğer yorumlarda da yazıldığı gibi teorinin pratiğe dönüşmesi durumu imkansız. Bir başka ifadeyle bu teori bir ütopya.
İkinci husus teoride "Kent Dindarlığı" hususu tamamen müslümanlar üzerinden yürütülmekte. Oysa bugün hala namaz kıldığı için dışlanan, eşinin türbanı yüzünden mesleğinden uzaklaştırılma korkusu yaşayan insanlar var ülkemizde. Bu açıdan bakıldığında olayın mağduriyet boyutunda yaşayan müslümanların olduğu gerçeği gözardı edilmiş. Bu bağlamda teorinin "Kent İnsanlığı" olarak adlandırılmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum.
Diğer taraftan hocanın "Kent Dindarlığı"nda bahsettiği hasletlerin İslamın özünde varolduğu ve islam dini mensuplarının bu vasıfları üzerlerinde taşımaları gerektiği ise bence teorinin en güçlü yanı.
Sonuç olarak Mehmet Altan'ın ortaya atmış olduğu bu teorinin tartışmaya açık olduğu ve güçlü ve zayıf/eksik yönleriyle değerlendirilmesi gerektiği, bu değerlendirme sonucunda doğruların daha net bir biçimde ortaya çıkacağı ve ancak bu şekilde topluma fayda sağlayacağı düşüncesindeyim...

kitap 'tüm gereksiz sarfiyata son verme' ana teması üzerinde duruyor. fordizm ve taylorizme karşı toyotizm tezini savunuyor ve yöntem olarak belirlediği "kanban" sistemini ayrıntılarıyla ele alıyor. "kanban" sisteminin parametreleri olarak ise -just in time- ve -otonomasyon- alt başlıkları üzerinde duruluyor. üretim yönetimi ile ilgilenenler için bana göre kayıt dışı olarak değerlendirilemeyecek bir alternatif. her kitabın okuyucusuna birşeyler eklediği tezimin arkasında durarak tavsiye ediyorum.

psikolojik romanların yazarı fatma hanım. eserleri okuyucu anlamında sanki biraz hedefe yönelik romanlar. yani bu tip romanlardan hoşlanmıyorsanız romanlar ilginizi çekmeyebilir ya da birşey anlayamayabilirsiniz. bu bağlamda eserle ilgili yorumları ve kapak yazılarını -en azından bir fikir edinme babında- okumanızı tavsiye ederim. iyi okumalar....