Toplam yorum: 3.088.827
Bu ayki yorum: 8.515

E-Dergi

Dr. Şerefettin Güler Tarafından Yapılan Yorumlar

iÇ SAVAŞ BÜTÜN HIZIYLA DEVAM EDİYOR. İdeolojilerin insanları nasıl kamplara ayırdığı, kardeşi kardeşe düşman ettiği ve bir ulusun kendi kendi nasıl bitirdiğini yazar çok sade bir dille anlatıyor. Doğrusu rusyada yaşayan milletler hakikaten çok cefa çekmişler. İnanılmaz acılar yaşamışlar. Ama üçüncü cilt olmasına rağmen sıkılmadan okunuyor. Dörde de Allah kerim.
Hoca psikolog olduğu için ağırlıklı olarak hadiselerin incelenmesi bireysel olmuş ancak toplumsal analizlerde oldukça yerinde ve güzel. Kitabın dili de oldukça sade. kesinlikle yormayan ve bıktırmayan bir kitap. içerik olarak da oldukça iyi bir kitap. Askeriye kökenli yazarın terör konusuna getirdiği çözüm önerileri de oldukça yerinde. Ama en güzel anekdotlardan biri kenya Cumhurbaşkanın sözleri mealen: batılılar ellerinde incil ile ülkelerimize geldiler. o zman bizim elimizde de topraklarımız vardı. Bize gözlerinizi kapatıp dua edin dediler. gözlerimizi açtığımızda bizim elimizde incil onların elinde de bizim toprağımız vardı. evet alıp okunabilir en faydalı kitaplardan biri.
İkinci cilttede savaş devam ediyor. Hemde çok acımasızca. Yazarın sade ve akıcı dili olmasa bu kadar çok savaşı anlatan kitap okunur mu doğrusu bilinmez. Birinci cildin sonunda Birinci Dünya Savaşı başlamıştı şimdi ikinci ciltte iç savaş bütün acımasızlığı ile devam ediyor. Kitap sıkmıyor ama ayrıntı çok fazla.
ilk cilt bitti bakalım eski gençlik yıllarındaki gibi diğer üç cildi de bitirebilecekmiyiz.
ama bence ilk ciltler hep daha acemice olur. sona doğru yazar daha bir ustalaşır. belki de tersi olur. Sabun köpüğü gibi. Neyse kitapta çok fazla karakter ve çok fazla olay var. birinci dünya savaşı da var işin içinde kazakların yaşayışları, hayat tarzları ve daha bir çok şey var. Ama kazaklar hakikaten biraz değil bayağı bir vahşi ve gaddar. Yani birbirlerine karşı. Denebilir ki kardeşim bu bir kitap. Ama kazın ayağı öyle değil. en ufak bir şeyde baltayla, orakla birbirlerine giriyorlar. velhasıl kan gövdeyi götürüyor. demek biz baya bir iyiyiz. Hani yan baktın deyip dalıyoruz ama kazakların eline kimse su dökemez. Hala sabrınız varsa dört cildi alıp okuyabilirsiniz.
Don Hikayeleri bolşevik ihtilali esnasında beyazlar ve kızıllar arasında geçen bir güç ve hayat kavgasını konu alan bir kitap. Hikayelerin tamamı böyle. Ve inanılmaz bir canilik var hikayelerin kahramanlarında. Köylüler hep biraz fesat. İnsana Nurettin Topçu'nun Taşralı kitabını hatırlatıyor. Ama bundan 90-100 yıl önceyi konu alan bu hikayelerde bile çiftlik sahibi birini çalıştıracağı zaman mukavele imzalaması gerekiyor. Aksi takdirde baya yüklü bir ceza ödemek zorunda kalıyorlar. Artı reşit olmayan birini çalıştırınca da ceza yiyorsunuz. Doğrusu biz hala sözleşme kültürüne geçebilmiş değiliz. Çok yazık doğrusu. Ama hikayeler kesinlikle çok karamsar. Çok ürkütücü ve de hayatın sadece bir kısmına ışık tutmuş. Ama demekki boşuna nobel vermiyorlar adamı yormayan okutan bir özelliği de var.