E-Dergi

Ömer Lütfi Mete, Sabah gazetesinde yazdığı yazılarla daha önceden bu konuya değinmiş ve oldukça cesur yorumlarda bulunmuştu. Fakat malesef ülkemizde derin devlet denilince aklımıza Kurtlar Vadisi geliyor ve derin devleti oradaki olaylarla bağdaştırıyoruz. Her ne kadar benzer olsa da, durum tam olarak dizilerde, filmlerde yansıtıldığı gibi değil. Bu konu üzerine ne kadar çok yazılırsa yazılsın çizilirse çizilsin hep gizli bir şeyler kalacağı kesindir.

Terör, her zaman büyük-küçük demeden tüm devletlerin sorunu olagelmiştir. Bizde PKK, başka bir yerde Hizbullah, başka yerlerde Phoenix... Terör her ne kadar İslamiyet ile bağdaştırılsa da terör ve teröristler her dinden, her milletten çıkabiliyor. Madem terörizm İslam'la bir, o zaman ETA da mı İslam'a dayalı bir terör örgütü? Sanırım batılı devletlerin hatta batılı halkların bu konuda bir özeleştiri yapmaları lazım...

Tanzimat döneminden başlayarak (hatta daha öncesinden. Mesela Tanzimat'tan önce devletin ekonomik, siyasi ve askeri durumundan da bahsediliyor) Tanzimat, Servert-i Funun, Fecri-i Ati, Milli Edebiyat vs. bir çok edebiyat safhasını ve akımları akıcı bir şekilde bize anlatıyor. Fakat bu anlatılar resimlerle veya örneklerle desteklense çok daha iyi olurdu. Kitabın yarısı bibliyografya ve dizinden oluşuyor. Bu da kitap için bir eksi sayılabilir.

Haluk İpekten, Eski TÜrk Edebiyatı konusunda "isim" yapmış biri olarak bu kitabında çok güzel bir biçimde başta aruz olmak üzere nazım şekillerini ve onların ayrıntılı özelliklerini onlarca örnekle anlatıyor. Her ne kadar konuya yabancı olanlar için sıkıcı olsa da, az çok merakı olanlar kitaba çabucak ısınabileceklerdir. Divan'ın doğuşundan bitişine kadarki tüm devreyi ele alması da çok iyi olmuş.

Osmanli bize nedense hep savaşlarıyla, fetihleriyle tanıtılıyor. Geçen gün -ismi lazım değil- bir köşe yazarının "Atalarını hep barbarlıklarıyla, savaşlarıyla, kelle uçurmalarıyla tanıyan bir nesil nasıl kavgacı, şiddet yanlısı olmaz ki?" özetli yazısını okuduğumda bunu iyice anladım. Ama dediğim gibi Osmanlı'yı bir şeriat devleti değil hukuk devleti; barbarlık devleti değil adalet ve özgürlük devleti olarak tanımak ve tanıtmak gereklidir. Bu kitapta da sanırımı bunu göreceğiz.