Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625

E-Dergi

Ali Riza Malkoç

Ali Rıza Malkoç 1965 yılında Samsun’da doğdu. Türküler Bizi Söyler 1 (2004), Türküler Bizi Söyler 2 (2005), Duygular Dillensin Diye (2006) adlı hece şiir kitabını yayınladı. Yaşam Merdiveni adlı Toplum ve Düşünce serisinden ilk kitabı Temmuz 2018 tarihinde, Yaşam Donanımları adlı Toplum ve düşünce serisinden ikinci kitabı Ağustos 2018 tarihinde, En Güzele Yürümek adlı Toplum ve Düşünce serisinden üçüncü kitabı Şubat 2019 tarihinde Hukuk Aşkı adlı dördüncü kitabı Haziran 2019 tarihinde, Güzergâh Arayışı adlı beşinci kitabı Şubat 2020 tarihinde yayınlandı. Kitap İnceleme Yazıları adlı altıncı kitabı Mart 2020 tarihinde, Nostalji Harmanı adlı yedinci kitabı, Nisan 2020 tarihinde yayınlandı. Organize Toplum adlı sekizinci kitabı, Mayıs 2020 tarihinde yayınlandı. Anadolu Ortak Aşk Medeniyeti adlı kitabı, Eylül 2020 tarihinde yayınlandı.

Ali Riza Malkoç Tarafından Yapılan Yorumlar

Her ne kadar kitabın kapağında, yazarı tanımlamak için “ Nietzsche Ağladığında’nın yazarı” notu düşülse de Irvin D. Yalom’u ilk “Varolusçu Psikoterapi” adlı kitabıyla tanıdım. Okuma serüvenimiz, “Spinoza Problemi” ve diğerleri ile devam etti.

Yazar, Marcus Aurelius’un “Kendime Düşünceler” adlı eserinden esinlenerek kitabın adını belirleyerek yola çıkmış. O eserdeki şu tespit, gerçekten asırlar öncesinden çok etkileyicidir:

“Hepimizdeki günübirlik hayatlar; hatırlayanın, hatırlanandan farkı yok. Hepsi geçici. Hem anılar, hem de onların nesnesi. Her şeyi unutmuş olacağın günler kapıda, her şeyin seni unutacağı günler de yakın. Bil ki çok geçmeden hiç kimse ve hiçbir yerde olacaksın”…

Psikiyatrist yazar, bu eserde on bölüm halinde, danışanlarından edindiği gözlemleri ve önerilerini, sonuçlarını; kişisel özel bilgilere saygı göstererek, mesleki disiplin, titizlik içerinde ve edebi bir dille okurlarına aktarmış.

Her danışan ayrı bir dünya, ayrı bir sorunlar yumağı ve davranış çeşitliliği içesinde, adeta sosyal bir laboratuvar gibi bizlere yaşanmış çileler ve deneyimleri aktarıyor.

Psikiyatrist ve psikologların danışanlarından edindikleri bilgileri, yaşanmış mesleki deneyim ve anıları kitaplaştırmaları; bir yönüyle bu alanda bir tür terapi ve önleyici tedavi adına, önemli bir toplumsal kazanımdır. En azından, problem çeşitliliği ve terapi ve tedavi yöntemleri açısından bilgi edinmiş olursunuz.

Hâkim, savcı, avukat olarak, hukuk mesleklerini icra edenlerin de yazdığı mesleki anı kitapları da, okunmaya değer nitelikte olup, yaşamın gerçeklerini, deneyim ve kazanım hanenize artı değer olarak eklemektedir.

Her insan ayrı bir kitap, her yaşam farklı bir hayat. Sorun varsa çözümü de var. Yeter ki doğru yerde doğru yolda ve yöntemle arayışlarımızı sürdürelim. Öneriler, kitapların içerisine serpiştirilmiştir. İhtiyacımıza ve yeteneğimize, donanımımıza göre ilaç gibi alıp yaramıza merhem gibi süreriz. Her arayan bulamamıştır fakat gerçeğe ulaşanlar hep arayanlar olmuştur.

Davranış bozuklukları, tercih ve mantık hatalarının zirve yaptığı bu çağda, psikoloji kategorisindeki bu tür eserlere çok fazla ihtiyaç var.

Verimli, dikkatli ve etkili okumalar dilerim.
Dört bölümden oluşan, 200 sayfalık bu eser; aile içi iletişim sorunları ve çocuklardaki davranış hataları üzerine odaklanmış bir rehber kitap niteliğinde. Yazarı hem bir anne hem de akademisyen olunca; anlatımdaki yol ve yöntemdeki seçicilik ve özen kendisini hissettiriyor.

Her bölümde, aile fertleri arasındaki olası iletişim sorunları ve çekişmeleri; yaşanmış örneklerden de yola çıkarak kurgusal bir senaryoya dönüştürmüş yazar. Her ferdin beklentilerini, yorumlarını aktararak, sonuçlarını değerlendirmiş ve “nasıl olsa daha iyi olurdu?” sorusunun cevabına göre önerilerini sıralamıştır.

Bu kitabın, hitap ettiği okur kitlesi çok geniş. Yuva kuranlar veya evlilik adayları; aile akademisi eğitimi gibi düşünerek okuyabilirler. Edindiği ön bilgiyle, yeni soru ve sorunlara nasıl çözüm bulabileceğinin hazırlığını yapmış olurlar.

TV’lerde sabah kuşağında dert festivali, akşam kuşağında politikacıların kavga arenası, gece kuşağında ise genelde eğlence dolu keyif festivaline rastlıyoruz. Toplumda boşanmalar, aile kavgaları, şiddet, cana kast vb. olumsuz örnek içeren olaylar; TV ve sosyal medya marifetiyle canlı olarak adeta gözümüze sokuluyor. Kültür, sanat, eğitim ve mesleki ders niteliğindeki programlar yetersiz kalıyor. Çoğaltsak bile ihtiyaç hissedip takip edebilecek, bilinçli insan sayısı azaldı.

İncir çekirdeğini doldurmayan nedenlerle, aileler boşanıyor ve yeni aile kurma sayısı da azalmış durumda. Demografik dengemiz alarm veriyor. Ülkemizde adeta metre kareye üç yazar düşerken, okur sayısı da düşmeye devam etmektedir.

Peki toplumu toparlayıp eğitecek, donatacak, düştüğü yerden ayağa kaldıracak bir eğitim ve planlamaya ihtiyaç var mıdır? Elbette ve kesinlikle vardır. Fakat etkin rol oynaması ve kabul görmesi, bireyler ısrarla ve istikrarla talebiyle doğru orantılıdır.

Muhatabını anlayabilmek, ona güven hissini verebilmek, sorunların çözümünde doğru bir başlangıçtır. Kitapta kurgusal diyaloglarla, empati kurulmuş ve tarafların iç sesi yazıya dökülmüş ve tahlil edilmiştir.

Her irtibat, iletişim, yorum ve kararda her şeyden önce doğruluk, dürüstlük ve iyi niyet kuralı geçerli olmalıdır. Devamında ise usul esastan önce gelir kuralını hatırlamak gerekir. Yol, yöntem, üslup, hitabet şekli; hedef ve amacın belirleyicisidir.

Doğru ve verimli iletişimi pratik olarak formülle açıklamak gerekirse, zincirleme olarak uymamız gereken kurallar en azından şunlar olabilir:

Doğruluk, dürüstlük, iyi niyet ve nezaket kuralına uyum. En uygun usul, vurgulu üslup, sözü gerekçelendirme, temellendirme, ikna edici açıklamalarla somutlaştırma.

“Kervan yolda dizilir” sözü yerindedir ama kervanda yola çıkmadan önce de bir hazırlık yapmak gerekir. Bu kitap aile içi iletişim için; akıcı ve tutarlı bir anlatımla, yerinde önermeler, öneriler sunuyor. Devamını kitaba havale edelim.

Yeni çıkan kitaplar için, “Okuru bol olsun” diyenlere genelde şu cevabı veririm: “okuyun sizin de olsun”

Verimli okumalar dilerim.
Kitap konu, üslup, amaç ve yöntem açısından harika diyebilirim. Zaman zaman dikkatiniz dağılırsa; mizahi göndermelerle kendinize geliyorsunuz.

Gerçekten başarmak istiyorsak, en azından kitapta önerilen zincir yöntemini dikkate almak zorundayız. Bu tabi ki bir başlangıç, devamında devreye alınacak başka mekanizmalar da var.

Mantıklı ve nitelikli bir başlangıç ve adım için; öncelikle vazgeçmemiz gereken takıntılar, kişilikler ve objeler de var bana göre. Şartlı ve gerekçeli bir emir kipi olan “at şu…” önerisinden önce başka atılacaklar da var. Önce “at şu adamı, at şu kitabı, at şu korkuyu, at şu gafleti, at şu öfkeyi, at şu masalı, at şu emziği…” gibi kurtulacaklar listesi oluşturmalıyız.

Bazı şeyleri atacaksınız ki; değişim, gelişim ve yenilikçiliğe yer açılsın. Yazarın diğer kitapları da zaten bu kişisel devrimi tamamlıyor.

Kitapta anlatılanlar, okurun zaten içerisinde yerleşik; aşı, tohum ve maya gibi bulunuyor. Bir girişim, eylem ve organizasyonla onu devreye almak size kalmış. Anlatım ve önermeler, bu gizli cevheri açığa çıkarmak için uğraş veren bilinç madenciliği gibi bir şey.

Her şeyi kitaptan, devletten ve yazardan, öğretmenden beklemeyin. Onların da örnek alabileceği güzel, yeni, sıra dışı ve aykırı şeyler yapabilmeliyiz.

Kitaptaki yaşanmış yaşam öyküleri, alıntı sözler, deyimler anlatımı daha da derinleştiriyor.

Kitabın yeni baskılarına, süreç bütünlüğünü tamamlamak ve geliştirmek için şu bölümlerinden eklenmesini öneririm: araştırma-geliştirme, denetleme, süreç iyileştirme, kurumsal vizyon, dijitalleşme, ekokültür… Ayrıca dip not numaraları ile atıf yapılan kitap numaraları, sondaki kaynak kitap listesine eklenebilirse, kaynağa erişim daha kolay olur.

Okuyan, yazan, anlayan, uygulayan bir toplum yolunda birlikte yürümek dileğiyle…


09.02.2025

İlginç bir yaşam öyküsü, düşünce serüveni, anlam ve gaye arayışı.
Anlatımlar soru- cevaplı röportaj şeklinde olduğundan akıcı bir üslubu var.
Her yaşam, canlı bir deneyimdir. Gözlemleyerek hatalarınızı, noksanlık ve kusurlarınızı tespit edip, tartabilirsiniz. Kaybedeceğiniz bir şey yok. Fakat okumakla alınacak çok değerler var.
15.11.2024

Daha önce, birinci cildini de ilgiyle okuduğum Teftiş Yalnızlığı II kitabı, bir anı kitabından öte bir içerikle okurla buluştu.
Kitabın yazarı edebiyat ve kitap dünyasıyla barışık bir müfettiş olunca, bu ilgi ve bilgi haliyle kitaba da yansıyor. Mesleki deneyimleri okurken, bir yandan da görev yapılan kentlerin, tarihi, doğal ve turizm değerlerini de tanımış oluyorsunuz.
Müfettişlik, sosyal ve teknik deneyimin, kamusal yararın en yüksek düzeyde gözetilmesi gereken mesleklerden biridir. Yılların verdiği tecrübeyle, her yeni teftişi daha verimli hale getirirsiniz. Kitaptaki mesleki deneyimler, öyle okulda öğrenilecek cinsten bilgiler değil. Kamu ve özel sektörde denetim görevini yapan veya düşünen herkesin faydalanacağı türden bir içerik.
"Denetlenmemiş, doğrulanmamış her iş yarım sayılır " görüşüne hak verenlerdenim.
Daha kabul edilebilir, kaliteli. ve sürdürülebilir bir üretim süreci için denetimi ciddiye almak gerekir. İki cildini de okumakta yarar var.