Toplam yorum: 3.076.922
Bu ayki yorum: 3.800

E-Dergi

Ali Riza Malkoç

Ali Rıza Malkoç 1965 yılında Samsun’da doğdu. Türküler Bizi Söyler 1 (2004), Türküler Bizi Söyler 2 (2005), Duygular Dillensin Diye (2006) adlı hece şiir kitabını yayınladı. Yaşam Merdiveni adlı Toplum ve Düşünce serisinden ilk kitabı Temmuz 2018 tarihinde, Yaşam Donanımları adlı Toplum ve düşünce serisinden ikinci kitabı Ağustos 2018 tarihinde, En Güzele Yürümek adlı Toplum ve Düşünce serisinden üçüncü kitabı Şubat 2019 tarihinde Hukuk Aşkı adlı dördüncü kitabı Haziran 2019 tarihinde, Güzergâh Arayışı adlı beşinci kitabı Şubat 2020 tarihinde yayınlandı. Kitap İnceleme Yazıları adlı altıncı kitabı Mart 2020 tarihinde, Nostalji Harmanı adlı yedinci kitabı, Nisan 2020 tarihinde yayınlandı. Organize Toplum adlı sekizinci kitabı, Mayıs 2020 tarihinde yayınlandı. Anadolu Ortak Aşk Medeniyeti adlı kitabı, Eylül 2020 tarihinde yayınlandı.

Ali Rıza MALKOÇ Tarafından Yapılan Yorumlar

Sosyoloji ve Hukuk alanlarında kariyer yapmış akademisyen yazarı, medyada daha çok gastronomi alanındaki programlarından tanıyoruz. Tıpkı akademisyen Mina Urgan’ın; “Bir Dinozorun Anıları” kitabıyla daha çok bilinmesi gibi. Böylesi durumlar da işte toplumumuzun sosyolojik gerçekliğini yansıtıyor. Fakat “Hesap Lütfen” adlı bu kitap; söyleşi formatında bir anı aktarımı içeriğinde olsa da sürdürülebilir, verimli, kaliteli toplumsal bir yaşamın temel dayanaklarını öngörmektedir.

Anılar, deneyimler ve öneriler neden önemlidir? Başkalarının deneme, yanılma, geliştirme, değiştirme ve uygulamayla elde ettiği sonuçlar; artıları ve eksileriyle kayıt altına alınır. Kazanımlar yaşamın bir parçası haline getirilir, olumsuzluklardan kaçınılır. Böylece bu yaşam tarzı geliştirilerek tüm nesillere aktarılır.
Nerede hata yaptığımızı, nerede tekrara düştüğümüzü, neyi daha verimli kıvamda yapabileceğimizi tespit edebilmek için, yaşanmış olaylardan ibret almamız gerekmektedir. Anılar ve söyleşiler; eğer bize çok özel bilgi ve turistik gözlemlerin dışında bilgi ve deneyim aktarıyorsa anlamlıdır. O zaman toplumsal bir değer niteliği kazanırlar.

Bu kitap; ders, ilke ve öneri kapsamında değerlendirilebilecek yüzlerce yaşam bilgeliği dersi barındırıyor. Tabi ki en değerli hazineler derinlerdedir ve çıkarmak için ustalık gerekir. Her birey ihtiyacı, deneyimi, beklentisi ve birikimine göre yorumlar, anlar ve istifade eder.

Kitap sekiz bölümden oluşmaktadır. Bölümlerin sonuna ise “Hayatımı etkileyen on kitap” ve “Hayatımı etkileyen on film” bölümleri eklenerek listeler sunulmuştur. İkinci bölümde, “İnsan Dünyaya Nasıl açılır?” başlığıyla şu bilgi aktarılmaktadır: “Merak duyan bilginin peşinden gider, bilgi ise hareketle birleştiğinde hayatı anlamlı kılar. Her insandan öğrenilecek bir şeylerin olduğuna inanarak yaşıyorum. Değer verdiğim bir insanın, bilgili olduğum bir konuda bana hak vermesindense, ondan yeni bir şeyler öğrenmeyi yeğlerim.”

Altıncı bölümde ise; “Toplum içinde yaşamanın yolları” başlığı altında şu deneyim paylaşılmaktadır: “İnsanların hemen hemen her konuda kamplaştığı tuhaf bir dünyada yaşıyoruz. Kamplaşmış insan dinlemez, dinlese de anlamaz; her düşünceyi kendi düşüncesine Hizmet eden bir tamamlayıcı ya da potansiyel bir düşman olarak görür. Bu tip insanlarla diyalogda, ilkesiz bir yerden onlar gibi görünmenizi önermiyorum. Ama kışkırtıcı olmak yerine yalnızca dinlemeye ve anlamaya çalışmak size farklı dünyaların kapısını aralayabilir. Kendi fikrimizi söylemeden önce karşı tarafı anlamaya çalışmak hayatı ve insanları kavramak için bulunmaz bir hazinedir.”

Benzer yorum ve sosyal keşiflerle dolu söyleşiyi dikkatle okumanızı öneririm.
16.12.2023

Birinci cildi yayınlanan, “Teftiş yalnızlığı” adlı kitaba baskı hazırlığı öncesinde, son okuma, redaksiyon desteği sunmuştum. Meslek hayatının büyük bir kısmı, müfettiş olarak ülkemizin her bölgesinde geçen Yazar Fazlı Köksal; görev bilincinin yanında, çalışma aşkı, heyecanı, kalite, planlama ve adaletli bir yaşam tarzının zihinsel kodlarını vermektedir.

Askerlik vazifemi yaparken öğrendiğim bir kural vardı, yaşamın her zaman ve zemininde geçerli olabilecek bir anlayış: “Denetlenmemiş bir iş, yapılmamış sayılır.” Çünkü doğru yaptığımızı zannettiğimiz bir şey, işin ehli bir şahsiyet tarafından denetlendiğinde hatalarımız ortaya çıkmaktadır.

Önerim odur ki; devletin istihdam politikasında denetimin ayrı ve özel bir yeri olmalıdır:

Adalet Akademisi, Güvenlik Akademisi gibi Denetim Akademisi de kurulmalıdır. Mesleğe kabul edilen her müfettiş, bu akademide ileri düzey eğitim almalı, sonrasında görev verilmelidir.
16.11.2023

İhmal, kasıt veya farkında olmadan, olumsuz bir olayın parçası olanlar; bazen dürüstçe suçunu itiraf eder, özür diler ve uygun görülecek yaptırıma razı olur.
Bazıları ise hamdır, çiğdir, niyeti bozuktur, kamuflajla yaşar hep. Suçuna ya bir ortak bulmalıdır veya başkasına ihale etmelidir.
O zaman sanal bir aracı yaratılmalıdır ki suçtan aklansın veya suçu hafiflesin.
Olayın akışına ve zamana göre tercihini yapar.
Taşeron, mayın eşeği, günah keçisi, şamar oğlanı, kurban veya gönüllü sahte bir itirafçı bulur. Üç günlük dünyada 300 çeşit kire bulaşır, bu mirasla ölür gider.
İşte bu kitap, kaynağı ne olursa olsun tüm istismar alanlarını masaya yatırmış, sorgulamış, irdelemiş ve öneriler sunmuş.
Ne günah keçisi olmayı kabul edelim, ne günah keçisi yaratalım.
Kendi hatalarımızı; ister insan olsun, ister hayvan olsun, başka bir canlıya yüklemeyelim.
Kendi pisliğimizi temizleyecek kutsal bir kurtarıcı bekleme hatasına düşmeyelim.
Doğruyu söylemeye, haklının yanında olmaya, dürüst davranmaya, sürekli hak ve adalet merkezli bir yaşam idealiyle yol almaya “mecbur olmak”… Dile kolay, bu ve benzeri hakkaniyet gerektiren durumlarda, B planı dahi kurmamak, her insanın harcı değil. İşte İnce Memed serisi bize kurgusal planda bu duygusal frekanstan, toplumsal atmosferden söz ediyor.

İnce Memed 1. cildi, heyecanla okumuş ve "onaylı yorumcu" olarak yorumlamıştım. 2. cilt ile okuma serüvenimiz devam ediyor. Kalan diğer 2 ciltteki anlatımları görmeden tamamını yorumlamak mümkün değil tabi. Girişteki Anavarza Ovası doğal yaşam betimlemesi, periyodik gözlemler, insana huzur veriyor, adeta büyülüyor. Olayların ve kahramanların çok olması ve diyalogları takipte ve anlamakta zorlanıyoruz bazen. Yöresel kültürel değerler ve günlük halk diline yabancıysanız, daha dikkatli okumak ve olaylar arasında ilişki kurmak zorundasınız.

Birinci cildin, kötü adam karakteri Abdi Ağa’dan sonra, ikinci ciltte karşımıza yörenin ağası Ali Safa Bey çıkıyor. Yörenin huzurunu bozan Ali Safa Bey de yaptıklarının kusurlu ve aykırı şeyler olduğunun farkında olacak ki, 16. Bölüm, 108. Sayfada şöyle homurdanıyor:
“Attığın taş, dediğin kuşu vurmuyor, daha ne kadar sürecek bu savaş!.. Topraklar bomboş duruyor. Şu işe yaramaz köylüler, ne toprağa kendileri bir şeyler yapabiliyor, ne de bize bırakıyorlar.”

Sömürü ve baskı odaklı, hedonist, egoist bir ortak yaşam modeli dayatılması, demek ki her coğrafyada, her zaman ve zeminde, insanlığın baş belası olmuş ve olmaya devam ediyor. Ali Safa Bey, sözde kusurunu anlamış ama yine de köylüleri hatalı bulmaktan da geri durmuyor. Başka ve kalıcı bir hakça yaşam modeli arayışı ise hiç yok.

1215 yılında, İngiltere’de halkın Kral ile yapmış olduğu Magna Carta anlaşması, kralın yetkilerini kısıtlamış ve halkın egemenliğinin nasıl olması gerektiğinin ilk adımları atılmıştır. Anayasal, demokratik, laik, hukuku üstün tutan sosyal devlet anlayışı; günümüze kadar yeni kazanımlarla gelişse de, her toplumda aynı kalite ve kalibrede kendine alan açamamıştır.

İnce Memed, bir halk kahramanı. Köroğlu, Dadaloğlu, Debreli Hasan gibi. Sürdürülebilir bir yaşam savaşı olmasa da, daha hakça bir düzenin alt yapısını kurmak için, bu süreçten de geçmek gerekiyor. Hani eskiyen binaları kentsel dönüşümle yeniden yaparken, bir değişim, yıkım, düzenleme, planlama gerektiği gibi. Bu arada mitoloji kahramanı, Prometeus’u da iyi anlamak gerek.

Bugün artık hakça, çağdaş, adil, modern, çoğulcu, eşitlikçi, özgür bir toplum yaratmak için; tüfekli, bombalı, kılıçlı kahramanlara ihtiyaç yoktur. Düşünce, bilinç, bilim ve zihinsel tabanlı bir donanıma, değişime, devrime ve mücadeleye ihtiyaç var. Fakat İnce Memed’in yaşadığı süreci tanımadan, anlamadan bu düzeye çıkmak da zor.

İnce Memed roman serisi; sabır ve dikkatle okunmak için sizleri bekliyor.