Doğruyu söylemeye, haklının yanında olmaya, dürüst davranmaya, sürekli hak ve adalet merkezli bir yaşam idealiyle yol almaya “mecbur olmak”… Dile kolay, bu ve benzeri hakkaniyet gerektiren durumlarda, B planı dahi kurmamak, her insanın harcı değil. İşte İnce Memed serisi bize kurgusal planda bu duygusal frekanstan, toplumsal atmosferden söz ediyor.
İnce Memed 1. cildi, heyecanla okumuş ve "onaylı yorumcu" olarak yorumlamıştım. 2. cilt ile okuma serüvenimiz devam ediyor. Kalan diğer 2 ciltteki anlatımları görmeden tamamını yorumlamak mümkün değil tabi. Girişteki Anavarza Ovası doğal yaşam betimlemesi, periyodik gözlemler, insana huzur veriyor, adeta büyülüyor. Olayların ve kahramanların çok olması ve diyalogları takipte ve anlamakta zorlanıyoruz bazen. Yöresel kültürel değerler ve günlük halk diline yabancıysanız, daha dikkatli okumak ve olaylar arasında ilişki kurmak zorundasınız.
Birinci cildin, kötü adam karakteri Abdi Ağa’dan sonra, ikinci ciltte karşımıza yörenin ağası Ali Safa Bey çıkıyor. Yörenin huzurunu bozan Ali Safa Bey de yaptıklarının kusurlu ve aykırı şeyler olduğunun farkında olacak ki, 16. Bölüm, 108. Sayfada şöyle homurdanıyor:
“Attığın taş, dediğin kuşu vurmuyor, daha ne kadar sürecek bu savaş!.. Topraklar bomboş duruyor. Şu işe yaramaz köylüler, ne toprağa kendileri bir şeyler yapabiliyor, ne de bize bırakıyorlar.”
Sömürü ve baskı odaklı, hedonist, egoist bir ortak yaşam modeli dayatılması, demek ki her coğrafyada, her zaman ve zeminde, insanlığın baş belası olmuş ve olmaya devam ediyor. Ali Safa Bey, sözde kusurunu anlamış ama yine de köylüleri hatalı bulmaktan da geri durmuyor. Başka ve kalıcı bir hakça yaşam modeli arayışı ise hiç yok.
1215 yılında, İngiltere’de halkın Kral ile yapmış olduğu Magna Carta anlaşması, kralın yetkilerini kısıtlamış ve halkın egemenliğinin nasıl olması gerektiğinin ilk adımları atılmıştır. Anayasal, demokratik, laik, hukuku üstün tutan sosyal devlet anlayışı; günümüze kadar yeni kazanımlarla gelişse de, her toplumda aynı kalite ve kalibrede kendine alan açamamıştır.
İnce Memed, bir halk kahramanı. Köroğlu, Dadaloğlu, Debreli Hasan gibi. Sürdürülebilir bir yaşam savaşı olmasa da, daha hakça bir düzenin alt yapısını kurmak için, bu süreçten de geçmek gerekiyor. Hani eskiyen binaları kentsel dönüşümle yeniden yaparken, bir değişim, yıkım, düzenleme, planlama gerektiği gibi. Bu arada mitoloji kahramanı, Prometeus’u da iyi anlamak gerek.
Bugün artık hakça, çağdaş, adil, modern, çoğulcu, eşitlikçi, özgür bir toplum yaratmak için; tüfekli, bombalı, kılıçlı kahramanlara ihtiyaç yoktur. Düşünce, bilinç, bilim ve zihinsel tabanlı bir donanıma, değişime, devrime ve mücadeleye ihtiyaç var. Fakat İnce Memed’in yaşadığı süreci tanımadan, anlamadan bu düzeye çıkmak da zor.
İnce Memed roman serisi; sabır ve dikkatle okunmak için sizleri bekliyor.