E-Dergi

Kitapta küçük bir kasabadaki günlük olaylar anlatılıyor. Normalde sıkıcı bir kitap olması beklenebilir. Ancak olan biten bir çocuğun ağzından o kadar güzel anlatılmış ki keyifle okunuyor. Bazı soyut kavramların bir çocuğun somut bakış açısından yorumlanması çok eğlendiriyor.

Ermeniler, Ermenistan'dan Ağrı dağına bakar dururlar öyle, uzaktan.
Irkçılığı, ayrımcılığı, ülke sınırlarının gerekli olup olmadığını, devlet politikalarını sorgulayarak, önceden zaten sorguluyorsanız tekrar tekrar sorgulayarak, bunlara bir anlam veremeyerek okuyacaksınız. Hepimiz insanız.

Ece Temelkuran'ın bir konuyu hikayeleştirme tarzını, tasvirlerini, kısacası anlatımını beğendiğim için sanırım bu kitabını da beğenerek okudum. Oxford'da okuyan Lübnanlı bir kızın Oxford'dan Beyrut'a uzanan hikayesini anlatıyor. Oxford kısımları biraz durağan belki ama konu hızla açılıyor zaten ve Ortadoğu bölümlerinde keyifli hale geliyor. İç burkan bir şeyler okuyacaksınız yine.

Psikoloji, psikiyatri alanlarıyla ilgisi olmayan kişilerin bile rahatlıkla okuyabileceği, vaka örnekleri bulunduğu için anlatılan bilginin havada kalmadığı, dili sade, güzel bir kitap. Şizofreni ilginizi çekiyorsa okuyabilirsiniz. Belki bu alanda çalışanlar için basit olabilir ama yine de okunur.

Kitap beş aydır elimde dolaşıp duruyor, ilerleyemiyorum.

Kitapta bir kilisedeki cinayetler ve bunları çözmeye çalışan bir usta ve çırağının başından geçenler anlatılıyor.

Dili edebi açıdan inanılmaz güzel. Ancak yazarın uzmanlık alanı gereği ağır bir orta çağ bilgisi veriliyor. Bir de çok fazla yabancı isim var (eğer isimleri aklınızdan tutmakta zorluk çeken biriyseniz), ben takip etmekte çok zorlanıyorum.

Emeğe saygısızlık etmemek için bitireceğim tabi ki ama ne zaman bilmiyorum.