E-Dergi

Tüm nitelikli edebiyat unsurlarını içerisinde barındırdığını görmek ayrıca son derece akıcı bir kurgu içersinde yaşadığımız topraklara ait memoratlar ve efsaneler hakkında bilgilenmek romanı zenginleştirmiş. Yerinde karakter tahlilleri ve hiç düşmeyen temposuyla merak duygusu tetikleniyor ve ilk sayfadan son sayfaya bir solukta okunuyor.

Öykü Gazetesi'nde editör ve yayına hazırlayan olarak yazın hayatında olan ve bir kısmı dergilerde yayınlanmış öyküleriyle tanınan,çiçeği burnunda kitabıyla gönlümüzü fetheden Zeynep Gülçin’in “Yağmur Fena, Burda Kal” isimli ilk öykü kitabının son sayfasını okuyup kapağını kapatınca bir kez daha paralel evrenlere ve o evrenlerden birinde bambaşka bir Zeynep Gülçin’in var olduğuna inandım.
Kaybetmeye, yaşamın kıyısında kalmaya alışmış, kendi kuyusunun derininde boğulmuş bu öykü insanlarına Zeynep’in öz yaşamında rastlamak güç ama bu insanları gözümde tutarlı kılan ve büyüten tarafı sorarsanız, tüm kahramanların aslında kendi yollarında mutlu olmaları ve öykülerinin sonunda bir şekilde doğrulabilmeleriydi.
"Sıla" favori öyküm bunun dışında "Günah", "Bir Gece", "Kambur" ve "Muhtarın Oğlu" en beğendiklerim. "Öç" ise hikâyenin anlatımında yazarın ustalığını konuşturduğu bir öykü olmuş.

bu kadar basarili bir eseri elestirebilmek o kadar zor ki.. Bence Şebnem İşigüzel'in kalemiyle hayat bulmuş bu yapıt kıskanılacak kadar güzel... Herbiri özenle seçilmiş ve renkli karekterler 2002 kışında resimde ki başarısı Picasso tarafından bile onaylanmış renk körü ressamımız Ali Ferah'ın çevresinde birşekilde biraraya gelirler ve hayatlarında ki tüm iyilikler ve kötülükler sarmaşık misali birbirine dolanır. Şaşırtıcı bir sonla biten kitap tüm kitapseverlerin sadece okuması değil aynı zamanda kütüphanesinde mutlaka bulundurması gereken bir eser.

Bence Perihan Mağden'in fantastik öğeler içeren cinsiyetsiz, zamansız, milletsiz yazılmış bu ilk romanı gerçekten okumaya değer bir eser. Herhangi bir eğitici ya da sosyal içerik taşımasada okurken gerçekten çok eğlendirici. Karekterlerin kurgulanması çok başarılı, olayların gelişimini takip ederken kendinizi bir anda bu büyülü dünyaya kaptıracaksınız ve çağdaş melekler şekilinde tasvir edilmiş genetik harikası haberci çocukların öldürülmesine en az onları görmekten yoksun bırakılmış zeki ve güzel anneleri kadar üzülecek ve bu cinayetleri kimin işlediğini birbirinden ilginç kasaba sakinleri kadar merak edeceksiniz.

İki kader ortağı Kinyas ve Kayra.. Hayatta hiç kimseyi sevememiş, yaşamaktan ve düşünmekten yorgun düşmüş ve çıkışı zihinsel ölümde bulmuşlardır. Zihinsel ölüme giden yol ise yazmaktan geçmektedir onlara göre..29 yaşına kadar 3.dünya ülkelerinde yaşadıkları vahşi hayatı yazacaklar ve yazmayı bitirdikleri gün herşey sona erecektir.
Hakan Günday çok genç bir yazar, bu genç yaşta biriktirip ortaya koyduklarına ise hayran olmamak mümkün değil.