Toplam yorum: 3.090.135
Bu ayki yorum: 733

E-Dergi

Bahadır Cüneyt Yalçın

1 Şubat 1982'de doğdum. Yedi buçuk yaşında okumayı öğrendim. 2000'de Kırıkkale Fen Lisesi'nden, 2006'da İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nden mezun oldum. 2011'de Afili Filintalar'a katıldım. Ankara'da yaşıyorum. Üç çocuğum var. Mizah edebiyatı ve fırın sütlaç severim.

Bahadır Cüneyt Yalçın Tarafından Yapılan Yorumlar

Okuduğum ilk yetişkin romanıydı. 1996’da. Çok sevmiştim. Daha sonra kelimelere, kitaplara bakışımı, mizah duygumu nasıl etkilediğini fark ettim. Edebiyat böyle bir şey işte; dünyayı gezer, tarihte bambaşka yıllarda ve yerlerde bulunur, kahkaha atar ve duygulanır, kurtarılır ve kurtarır. 25 yıl sonra yeniden okudum. Gene çok heyecanlandırdı ama biraz çocuksu buldum kitabı. Bu değerini azaltmaz ama hatırımda. O zamanki hayat tecrübemi de hesaba katarsak, daha karmaşık ve dâhice bir hikâye kalmış. Şimdi o kadar mükemmel olduğunu düşünmüyorum. Öte yandan, hem yaşıtlarıma hem de 15 yaşındakilere tavsiye eder miyim? Bittabi evet. Not 1: Filmdeki ülkeyi bir uçtan bir uca koşma mevzusu romanda yokmuş! Şaşırdım kaldım. Not 2: Roman kendi ülkesinde 1986'da yayımlanmış. Daha sonraki yıllarda seyrettiğim Woody Allen'ın Zelig filmi ise 1983'te yapılmış. Yazar Winston Groom o filmi izlemiş bence. Nur içinde yatsın.
Müthiş bir İngiliz siyasi hicvi. Orta doğu hakkında ince espriler, tespitler de parasız eki. Romanı okurken eski meşhur sitcom "Emret Bakanım"dan sahneler izliyormuşum gibi gelmişti. Olay şu; çok zengin bir Arap çölde somon balığı yetiştirmek istiyor. Bu uğurda valiz valiz paralar döküyor. Bir İngiliz şaşkın uzman da ona yardımcı olmak için Yemen'e gönderiliyor. Macera başlıyor. Hikâye Suriye Savaşı'ndan, Arap Baharı dedikleri şaibeden önce yazılmış, bu bakımdan da enteresan. Filmi de yapıldı; Ewan McGreggor oynuyordu. Tabii filme lüzumsuz bir aşk hikâyesi de ekledikleri için bambaşka bir şey olmuştu. Kitabın fiziksel özellikleri bir tuhaf, birinci hamur kâğıt, sert kapak ve garip ölçüler. Olsun, çok iyi, komik bir kitap. Bürokratlara, balıkçılara, ortadoğu meraklılarına, mizahperverlere öneririm.
Çok komik ve mizahperverlere omuzlardan tutup sarsarak tavsiye edilecek bir kitap olduğunu söyleyerek başladıktan sonracığıma pek hayvanlı bir eser olduğunu da eklemeliyim. Kitabın adı "Hayvanlar" konsaydı belki ilgi çekmezdi ama gerçekten anlamlı olurdu. Başından sonuna kadar envai çeşit hayvanlar, hayvanlarla maceralar, ölü hayvanlar, ölümden kurtulan hayvanlar, öldükten sonra içi doldurulan hayvanlar, sinsi hayvanlar, sevimli hayvanlar, solungaçlı sincaplar ve zehirli kırkayaklar... Rehber eşliğinde bir hayvanat bahçesini gezseniz veya televizyonda "devasa göç" filan gibi bir belgesel izleseniz bu kadar sayıda hayvan ismi duymazsınız. Hayvan sevmeyenler ve hayatı eksantrik acılarla geçmiş bir kadının esprileri espriler üstüne yığıp, nevresim gibi katlayarak beyninizden içeri sokarcasına kendiyle ve ailesiyle dalga geçmesini hoş karşılamayacak insanlar okumamalı. Şükranlarımı sunar, sahneyi şehirli keçiler ve evcil pumalara bırakmayı bir borç bilirim.
Korku-gotik serisinden çıktığına bakmayın, çakı gibi bir mizah. Çok iyi ve kısacık mizah öyküleri var içinde. Kahkaha ve "ah-ha" vadediyor. Birçok arkadaşınız ve kitap yorumcusu size bu kitabı haber vermeyecek çünkü moda olmayacak. Mizah edebiyatı seviyorsanız bu eseri de gözden kaçırmamalısınız.
Yazar aslen müzisyen olduğu için bütün romanlarında olduğu gibi neden bahsederse etsin bunda da yoğun bir müzik bahsi var. Kitabın hikâyesi çok ilginç; küçük yaştan itibaren ünlü bir yazar olabilmesi için tasarlanmış, en azından sık yaşanabilmesi için önlemi alınmamış acılarla karşı karşıya kalan bir adamın hayatı... Ünlü oluyor mu? Oluyor. Öncelikle fikri, sonralıkla anlatımı çok beğendim. Kara mizahın şahane bir örneği. Özellikle müzisyen veya yazar olan, olmak isteyen herkese, iyi ve dürüst kitapları dedektif gibi arayıp bulmaya çalışanlara tavsiye ederim.