E-Dergi

Poenun öyküleri tüm hızıyla devam ediyor...Bu ikinci ciltte gene karşımıza doğaüstünün doğası bilinmeyene karşı duyulan merak merkezli konular yakamıza yapışıyor...Dupin öykülerinin ilki Morgue sokağı cinayetleri için bile bu kitap alınır..Katilin kim oldugunu öğrenince şaşıracaksınız..Cinayetin çözümü ve ayrıntıları belkide bir çok polisiye yazara ilham olmuştur...Çan kulesindeki Şeytanda ise öykü güzl başlayıp yokuş aşağı hızlanıyor...Herşey güzelken birden olayın içine dehşet giriyor ve buda okuyucuyu tamamen savunmasız bırakıyor..Beni böylesine çarpan fantazya görmemiştim..Usher evinin çöküşündeki kedinin pozisyonuda iki üç gece uyuyamama neden olmuştu..Alın ve cehennemin dumanını hissedin..

Sanırım dünyayı yerinden oynatan bir kaç yazar sıralansaydı ilk 10 da poe nun ismini altın harflerle görürdük...Poe yu okumak bir rüyaya dalmak yada cennete gitmek gibi...Tamamen vahşi bir atmosferi olan öyküler bu kitapla türk okuyucusuna (çok şükür)ulaşmış durumda..Bu ilk kitaptaki dikkat çeken bi kaç öyküden bahsetmek lazım..Şişede bulunan not Nantucketli Arthur gordon Pym in öyküsüne giriş niteliğindedir ki uçan hollandalıdan burdanda bahseder Poe...Bu 9 sayfalık öyküyü okurken insan sanki okyanusun suyu agzına kaçacakmış gibi soluk soluga kalıyor ve o dev ihtişamlı gemiyi göresi....Hans Pfaall'ın serüveni gerçekten müthişti..Dilimin tutldugunu söyleyebilirim ..Adamın uçan balon ile aya ulaşma yolculugu gerçekten ihtişamlı...Tam anlamıyla şok edici hikayeler bunların hepsi..

Kitabı bir güde bitirdim ama bunun nedeni sadece sayfalarının azlığı değil içindeki aşkın kayboluşu ve tekrar kazanılışının gerçekçi öyküsüydü..Greene o kadar güzel betimlemişki herşeyi kitap size en güzel programı bile izlettirmeyebilir..Zaten Tv dediginiz nedirki insandan alıp götürü herşeyi..Ama böyle güzel hikayeler okudukça insan daha bir aşkın varlığına inanıyor..Adamın kumara kendini vermesi ve sürekli kazanması sırasında kadının bir başka fakir gence tutulması..Ve sonra bu fakir-sever kadının pişmanlığı..Para tek başına çok iğrenç bir şeydir..Ama kullanmasını bilene öle değil..Okuyun ve bir aşkı son anda nasıl kurtarmanın yolunu bi nebzede olsa tecrübe edin....Tüm kaybedilmiş aşklara..

Binbir gece masalları insanı gerçek dünyadan resmen koparıyor..Rüyada uçmak gibi insan bu masalları okurken resmen havalanıyor..Başka dünyaya göç ediyor..Bir söylenti vardır kimse 1001 gece masallarını tam olarak bitiremezmiş yada bitiremeden ölürmüş..Zaten öle yada böle ölmeyecekmiyiz..Okusakta okumasakta...Bu sihirli dünyaya griin derim..Gotik edebiyatın kurucusu Edgar Allan Poe bile bu masallara hastaydı..Bilenler bilir..Ayrıca kendisi Şehrazatın 1002. masalını yazarak atıfta bulunmuştur..

Serinin dönüm noktası(Tıpkı Büyücü ve Cam Küre gibi oda 4. kitaptı) ve şu ana kadarki en uzun kitabı..Karanlık sanatlara karşı savunma hocası değişmiştir ve Deli Göz lakaplı bir hoca girer..Bu öğretmende olayın örgüsüne her Harry kitabı gibi ustalıkla dahil olur..Özellikle Üç görev çok sürükleyiciydi..Harrynin ejderhayla savaşması görülmeye degerdi..Nolursa olsun önce kitabı okunmalı diyorum filmleride güzel ama kitabın verdigi tadı veremiyor...