E-Dergi

Dünya Edebiyatının bu en önemli klasiğini ben Altın Kitapların eski bir basımı olan orjinal çevirisinden okudum, ama Kitapyurdu'nda o yayınevinin basımı olmadığı için yorumu buraya yazıyorum.
Bu klasik için, sadece ŞAHESER diyerek yorum yapmak yeterlidir.
Tüm edebiyat klasiklerinin aslından, birebir, özetsiz ve kısaltmasız çevirilerinin okunması gerektiğine inanıyorum. Özetlerini okuyup hem kendinize, hem de esere haksızlık edeceğinize, hiç okumayın daha iyi... Hatta belki biraz katı bir tutum olacak ama, piyasadan tüm özet çevirilerin toplatılması gerektiğini ve bundan sonra da özet basımının yasaklanması gerektiğini düşünüyorum. Bu özetleri basan yayınevlerinin Dünya Klasiklerine bu kötülüğü nasıl yaptıklarına da hayret ediyorum.

Osman Nuri Özpekel Hocamızın edebiyat dünyamıza kazandırdığı bu eser, keman sanatçısı ve bestekâr Nurhan Hekimoğlu'nun günlüklerinin bir derlemesi olsa da, klasik bir günlük mantığından çok öte lezzetler barındırıyor içinde. Şiir ve musiki dünyasının o büyülü atmosferine giriyorsunuz okumaya başladığınızda ve okuduğunuzun günlük olduğunu unutup, roman olduğuna inanıyorsunuz. Merhum Nurhan Hekimoğlu'nu bu günlükleri yazmaya sevkeden aşk ,öyle derin ve öyle hazin ki, böyle bir aşkın gerçekten yaşanmış olduğunu bilmek insana büyük hüzün veriyor. Okuyucuya "Bu okuduklarım keşke bir roman olsa, zira bu aşk gerçek olmamasını isteyeceğim kadar acı" detirtiyor. Günlüklerin, yazıldığı dönemin musiki hayatına ve sanat camiasına tuttuğu ışık da, esere ayrıca bir belgesel niteliği kazandırmış.
Kendisini tanımış olmaktan büyük mutluluk duyduğum hem udî, hem bestekâr hem de edebiyatçı olan Osman Nuri Bey'e, bu eserle bizi buluşturup, rahmetli Nurhan Hekimoğlu'nu bize tanıttığı için teşekkürlerimi iletiyorum.

Sadece Fuzûli'nin değil, Divan edebiyatının en güzel şiirlerinden biri olan Su Kasidesi, Peygamber Efendimiz (sav) için yazılmış bir kasidedir. Bir tek bu şiiri bile, Fuzûli'yi Divan edebiyatının en büyük şairi yapmaya yetermiş bence. İskender Pala'nın bu muhteşem kasideyi açıkladığı eserini, Divan edebiyatı ile hiç ilgilenmeyenlerin bile okuması gerektiğ kanaatindeyim.

Günümüzün en büyük dil ustası İskender Pala'dan çok farklı bir 40 Hadis-i Şerif derlemesi...İyi ki yazmış hocamız bu kitabı ve ben de iyi ki okumuşum. Her Hadis-i Şerif'e dair okuduklarınız içinize işleyecek ve kalbinize dokunacak. 41 kere MaşaAllah demek lazım hocamıza....

Sait Faik'in tek romanı olan Medarı Maişet Motoru, birbirinin içine geçmiş birkaç hikayeden oluşuyor. Sade bir dili, açık bir anlatımı var. Olaylar bir sahil kasabasında geçiyor ve insanlar da içimizden birileri....