Toplam yorum: 3.090.511
Bu ayki yorum: 1.109

E-Dergi

Ülkü Ünsal Tarafından Yapılan Yorumlar

09.06.2010

"Osmanlı" kavramına yüklenen olumsuz unsurların verdiği rahatsızlığı bir yana bırakacak olursam, bir çırpıda okuyup bitirdiğim bu eserin tadı damağımda kaldı diyebilirim. Gülbahar'ın Ahmet'e olan aşkının karşısında beyler ve paşalar bile duramamıştır, tekmil Ağrıdağı bu aşka yol vermek için birlik olmuştur. Lakin sevilen, canını, başka bir sevenin canından vazgeçmesine borçluysa, hem candan vazgeçmelidir artık, hem de canandan....
30.04.2010

Beni Fakir Baykurt ile tanıştıran "Kaplumbağalar" romanını tereddütsüz olarak, okuduğum en iyi romanlar arasında sayabilirim. Çorak Tozak Köyü'nün yoksul ama kanaatkar, cahil ama çalışkan insanları, Kır Abbas ve Eğitmen Rıza'nın önderliğinde canlarını dişlerine takıp elele vererek, bir üzüm bağı yeşertirler köylerinde. Bağı kurarken kendilerine "nasıl biliyorsanız öyle yapın" diyen bir "Devlet Ana" vardır. Lakin bağlar yeşerip, üzümler küfelere dolduğunda, üzümü yemek isteyen, aynı zamanda bağın da hesabını soran br "Devlet Baba" çıkar karşılarına...
Bu muhteşem köy romanını okurken, ilk satırından son satırına kadar siz de bir Tozak köylüsü olursunuz. Bağ çapalanırken yorulur, üzümlerin olmasını beklerken sabırsızlanır, bağbozumu yaparken sevinirsiniz. Fakat kitabı bitirdiğinizde bağından edilmiş bir Tozaklı olmanın hüznü ruhunuza bu kitaptan yadigar kalacaktır.
Okumanız şiddetle tavsiye edilir.
30.04.2010

Yakup Kadri'nin II. Meşrutiyetin ilanından sonraki siyasi atmosferi, İttihat ve Terakki yönetimine muhalif bir gazeteci olan Ahmet Kerim'in gözünden anlattığı bu siyasi roman, özellikle Ahmet Kerim'in gazeteciliği, politikacılığı, particiliği ve hatta kendini eleştirdiği bölümleriyle akılda kalıyor. Ahmet Kerim'in aynı safta olduğunu sandığı insanların, kişisel çıkarlar uğruna ettikleri ihanetlere şahit olduğunda, hem siyasi davanın bir araya getirdiği topluluğa, hem de davanın kendisine olan güvenini kaybedişini, Yakup Kadri gibi usta bir yazarın kaleminden okumanızı tavsiye ederim.
03.03.2010

İnsanlar çektikleri acıların derecelerini, o acıların içinden geçerken farklı, o acılı günler geçtikten sonra farklı algılarlar ki, aslında bu normal sayılır. Bu algı farklılığı ise, çoğu insanı, yaşadıklarını anlatırken belki de farkında olmayarak abartıya sevkeder. Bu kitabın konusu olan "Yahudi düşmanlığı ve soykırımı" edebiyat ve sinema dünyasında çok fazla işlenmiş bir konu olmasına rağmen, kitabı ilginç ve okunası kılan unsuru "yakında olana dürbünle bakmak değil, görünmeyeni mercek altına yatırmak" şeklinde ifade edebiliriz. Anlatılanlar aynı ama anlatışlar farklı. Yazarın kendi hayatının en acı kesitini anlatırken çocukluğunun bakış açısını hatırlaması ve bunu okura yansıtmakta gösterdiği ustalık, kitabın okunması için yeterli bir kriter.
13.02.2010

Ferit Edgü çok güçlü bir yazar. Yazdıklarını okurken insan satırların içine çekiliyor. Anlatım tekniği olağanüstü. Okuru kitabın içine almakta, basit insanları ve ortamları tasvir etmekte usta yazarımız Yaşar Kemal kadar güçlü olduğunu düşünüyorum. Yazarın bu eseri iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde Çakır'ın hayatı 31 fotoğrafta foto-biyografik bir üslupla anlatılıyor ki, okumak çok keyifliydi. İkinci bölümde ise acı bir hikayenin ortak kahramanları, gerek iç dünyalarıyla, gerekse yaşadıklarıyla harika bir şekilde anlatılmış. Ben eseri o kadar beğendim ki, bitirdikten hemen sonra tekrar okudum. Kitap çok ince olmasına rağmen okuyucuya verdiği tat oldukça fazla. Zaten Ferit Edgü'nün bu kitabıyla "1988 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü" nü almış olması, okunması gerektiğini tek başına anlatmakta.