E-Dergi

Bu kitap için ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Dostluk üzerine yazılmış çok güzel bir dünya klasiğiydi. Yazarın ismini daha önce hiç duymamıştım. Ama kitabı alırken arkasında kitapla ilgili yazı aynen şöyleydi; Mihail’i ve İstrati’yi seveceksiniz. Bu konuda gerçekten haklıydı. Yazarın akıcı üslubu, konunun güzel işlenmesi ve canlılığını halen koruması kitabı okumak için güzel nedenlerden birkaçı. İstrati’nin dostluk üzerine yazdığı bu güzel eserini herkesin okumasını isterim.

Saygılarımla...

Bu yılın en çok ses getiren kitaplarından birisiydi. Diliyle, konu itibariyle, insanın okurken içinde uyandırdığı pek çok duygu dolayısıyla, herkesin bir çırpıda okuduğu, heyecandan nefes kesen bir romandı. Nasıl başladıysam, işte o şekilde bitti. Bir çırpıda, heyecan ve gerilimle. Günümüzde yaşanan gerginliklerden, gelecek yorumu yapan yazarlar, kurguladıkları bu politik-siyasi romanda herkesin dikkatini çekmeyi başardı. Romanın gerçeğe çok yakın olması, romanda anlatılan olayların gerçekçi olması ve bu sebeple insanın tüylerini ürperten bir roman olması nedeniyle, okuyucuyu en derin noktalarından etkilediğinden, zevkle ve bir o kadar heyecanla okuduğum bir eserdi. Ama biraz fazla ütopik olması, Amerika’nın olduğundan çok fazla gösterilmesi, beni rahatsız etti.

Saygılarımla…

Neredeyse her cümleyi bir alıntı yapabileceğim bir kitaptı. Çünkü her paragrafta bana bir şeyler verebiliyordu. Özellikle bu kitabı okuduktan uzun bir süre sonra bu yazıyı yazıyorum. Eğer hemen bitirdikten sonra yazmaya başlasaydım, sanırım bu yorum 3-4 sayfa olurdu... Kısacası kitabı çok sevdim. Hatta benim bazı düşüncelerimi, hayata bakış açımı biraz olsun değiştirdi. Herkesin rahatça, canı sıkılmadan okuyabileceği, kısa romanlardan oluşan güzel bir kitap. Bu kitabı okuduktan sonra bende Tolstoy’un kitaplarına karşı büyük bir sempati başladı. Tüm dünya sevmiş, klasik olmuş, daha başka söze ne gerek ki!...

Saygılarımla...

Kitap hakkında söylenebilecek bir o kadar çok söz, bir o kadar da söz bulamıyorum. Arka kapağında dediği gibi, şu günlerde dostluk ve arkadaşlık kavramına bile ihtiyaç duyarken, bu roman içinde gerçek dostluğu, arkadaşlığı o kadar içten ve samimi bir örnekle anlatmış ki, sonuna giden hikayede okuyan olarak siz bile olanlar karşısında üzülüyorsunuz. Başta da dediğim gibi, bir dünya klasiğine söylenebilecek tüm sözleri, zamanında pek çok eleştirmen en güzel kelimelerle yorumlamış, eleştirmiştir. Basit bir okuyucu olarak söyleyebileceğim tek şey; mutlaka okuyun ve arkadaşlığın insan hayatında ne kadar büyük yer kapladığını bir kez daha okuyarak şahit olun.

Saygılarımla…
Ufak bir alıntı;
“Lennie çok iyi bir insan. Zaten bir adamın iyi olmak için mutlaka akıllı olmasına gerek yok. Bana kalırsa iş bazen bunun tam tersi olabiliyor. Örneğin, gerçekten aklı başında bir insan ele alalım ama göreceksin, böylelerinin iyi bir insan oldukları çok az görülmüştür.” (Syf: 53).

Zeki’yi tanımayan yoktur herhalde. Bildiğim kadarıyla ilk yazılarını C@nteen dergisinde yazmaya başladı, radyo programı ve internet sitesiyle hala günlük hayatımızda bizimle birlikte ve bir o kadar aramızda. Kitabının konusu ve içeriğini C@nteen dergisindeki köşe yazıları oluşturmakta. Okurken güldüğümüz ve bazen bize verdiği örneklerle “gerçekten de aynen öyle” dediğimiz içten ve bir o kadar sıcak yazılarının bu kitapta bir bütün olarak buluyoruz. Moraliniz bozuk olduğunda, biraz gülmek, olaylara biraz da farklı bir açıdan yaklaşmak istediğimizde, Zeki’nin kitabını elimize almamız ve sonrasında yüzümüzde bir tebessüm olmasını beklemek pek de geç olmuyor. Severek ve beğenerek okuyacağınızı düşündüğüm bu kitabı, herkese içtenlikle tavsiye eder, onun deyimiyle yanaklarınızdan mıncırırım!..

Saygılarımla…