E-Dergi

Wilbur Smith'i yeni okumaya başladım ve bu roman çok eskilerden kalma. Eğlenceli, ilginç, tarzı günümüz tarzından çok farklı, biraz macera-komedi gibi. Ne yana yakıla tavsiye edebilirim, ne de okumayın diyebilirim. Ben eğlendim ve sevdim.

Sırf meraktan satın aldım. Yazarın okuduğum ilk romanı. Taş gibi bir polisiye gerilim. Grange ile karşılaştırmamak gerek ama bu başarısını engellemiyor. Sadece romanın sonu biraz hafif kalıyor o kadar. Tavsiye ederim.

Bu romanı tanımlamak için ŞAHESER bile yetersiz kalır.
Her bir cümlesi önemli ve her bir paragrafı muhteşem.
ALTIN SAHİLİnin, yani yazarın en iyi romanının devamı...
Ama usta romanına ALTIN SAHİLİ ni öyle bir yerleştirmiş ki okumadan da anlarsınız.
Fakat okumalısınız.
Önce ALTIN SAHİLİ ni, sonra SKANDALLAR EVİ ni... İddia ediyorum, en müthiş yolculuklarınızdan birisi olacak.
Dan Brown demiş ki: Büyük usta... E yani, sen çıraksan evet, Nelson büyük usta!
3. nesil roman kişilerinden birinin yazdığı bir mektup bile, Dan Brown'ın Altın Kasesinden çok daha büyük merak uyandırıyorsa, evet, Nelson büyük usta, Brown belki çırak, belki çırak bile değil.
Okumaya kıyamadığım bu büyük romanı, bu ŞAHESERi, ALTIN SAHİLİ ile birlikte bir ZİYAFET olarak herkese öneririm.

Clive Cussler, NUMA (iki farklı dizi: Pitt ve Austin) ve Oregon (Juan Cabrillo ve adamları) dizilerinden sonra yeteri kadar ıslandığına karar verecek olmalı ki denizlerden çıkıp yüzyılın başına döndü ve demiryollarının, buharlı trenlerin etrafında gelişen westernler yazmaya başladı. Altın Kitaplar ise Kusursuz Plan'dan sonra Sabotajcı'yı yayınladı.
Sabotajcı, Kusursuz Plan'dan bile daha güzel. Cussler klişeleri: kusursuz bir kahraman (Isac Bell), birden fazla kadın, hareketli bir macera vb. aynen sürüyor ama mekanlar çok orijinal. Tasvirler her zamanki vasatlığını aşsa belki de unutulmazlar arasına girecek macera romanları.
Tüm Cussler okurları zaten okumuştur ama Cussler'ı okumamış macera severlere de şiddetle öneririm.
Bu arada Altın Kitaplar'a da -her şeye rağmen- bir NUMA romanını da özlediğimizi hatırlatmak isterim.

Bu okuduğum ilk Wilbur Smith romanı idi. Öcelikle roman, 7.sanatta filme karşılık geliyor ise, bu kitap bir diziye karşılık geliyor, bunu söylemek gerek. Örneğin arka kapaktaki konu, romanın sadece ilk bölümünün konusu. Bu bakımdan az rastlanır, ilginç bir tarz. Bir daha Wilbur Smith okur muyum? Evet. Bunu ilk fırsatta yapar mıyım? Bilmiyorum. Sanırım iyi bir W.S. okurunun önerileri doğrultusunda...
Tasvirler çok iyi, kişilik analizleri ise zayıf. Konu bir romana az gelecek kadar geniş. Tutarlılık sorunsuz, öykü gerçekçilikten uzak ve mucizevi değil, iyi. Aşka çok dalmış, sanırım biraz da nefessiz kalmış.