E-Dergi

Kitap bir solukta okunuyor; ama bittiğinde, içinize işleyen bir şeyler bıraktığını fark ediyorsunuz. Ayfer Tunç’un keskin gözlemleri ve yerinde betimlemelerine hayranım sanki bu kitap bunun zirvesiydi. Az kelimeyle böylesine derin cümleler kurabilmesi beni öyle etkiledi ki, bazı sayfaları dönüp yeniden okuduğumu fark ettim. Şiddetle tavsiye ediyorum; iyi ki okumuşum, iyi ki Suzan’la tanışmışım!

İhsan Oktay Anar'ı çok severim ama bu kitabı beni bir türlü içine alamadı. Kitap haftalarca elimde süründü, okumasam da olur bir kitaptı benim için

Nihan Kaya'nın kitaplarını zaten çok seviyorum; Yüzmek, Yaşamak ve Olma Arzusu da severek, düşünerek okuduğum kitaplarından biri oldu. Eleştirilmesini anlayabiliyorum çünkü kitapta dile getirdiği bazı düşünceler, çoğunluğa ezberletilmiş inançları sorguluyor, hatta tehdit ediyor. Ama zaten bir kitabı okuyup da bakış açımızda en ufak bir değişim olmayacaksa, neden okuyoruz ki? Herkesin onaylayacağı fikirler değil belki ama kesinlikle üzerine düşünmeye değer.

Jane Eyre, yakın zamanda okuduğum Uğultulu Tepeler ile benzer bir atmosfer taşıdığı için çok farklı bir şey okuduğum hissine kapılmadım. Zaten yazarlarının kardeş olması, birbirlerinden etkilenmiş olabileceklerini düşündürüyor. Oldukça uzun olmasına rağmen son derece akıcı bir dille yazılmış; elinizden bırakamadan sürekli bir sonraki sayfayı merak ederek hızla okuyabileceğiniz bir kitap. Tavsiye ederim

Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve gerçekten çok beğendim. Başlarda hikâye sanki akmayacakmış gibi hissettirse de, Maria’nın sahneye çıkmasıyla birlikte anlatım beni içine çekti ve elimden bırakamadım. Aşk, gurbet, cinayet, özlem, kavuşmak ve kavuşamamak gibi pek çok tema bir arada, okurken karmaşık ama etkileyici duygular yaşattı. Masumiyet, sürükleyici kurgusu ve duygusal derinliğiyle aklımda yer eden bir kitap oldu. Tavsiye ederim.