Toplam yorum: 3.089.409
Bu ayki yorum: 4

E-Dergi

Kürşad Göktürk Tarafından Yapılan Yorumlar

24.04.2011

Üç ciltlik Tek Adam sersinin bu ikinci cildi 1919-1922 Milli Mücadeleye hazırlık,kongreler,Milli Mücadelede Muharebeler dönemini anlatır.Bu arada kitaptaki şu anekdotu paylaşmak istiyorum.Yazar yıllar sonra İsmet Paşa şu suali yöneltir:"Eğer Sakarya muharabesini kaybetseydik,ordu dağıtılır ve Milli Mücadele başarısızlıkla sona erer miydi?".İnönü'nün cevabı şöyle olur:"Kumandan muharebeyi,harp meydanında değil,kafasında keybederse,bu yenilgi,tam yenilgi olur.Savaş,kumandanın kafasında kaybolmadıkça,yenilgi tamamlanmış ve savaş sona ermiş değildir.Milli Mücadele'de biz savaşı,hiçbir zaman kafamızda kaybetmiş duruma düşmedik".Evet,İsmet Paşa'nın dediği gibi İstiklal Savaşının kazanılmasında en büyük güç bir lider ve onun etrafında toplanan her türlü maddi öğelerden eksik olan halkın bir davaya inanması ve inandırılması olmuştur.Sonucunda bu aziz vatan toprağını bize bırakmışlardır.Allah onlardan razı olsun.Dünü,bugüne ve geleceği anlamak için okumalısınız.
24.04.2011

Üç ciltlik Tek Adam serisinin ilk cildi çocuk Mustafa,Genç Mustafa ve genç bir Osmanlı zabiti olan Mustafa'yı 1919'da Samsun'a çıkana kadar ki serüvenini anlatır.Atatürk'ün henüz Mustafa Kemal olduğu ilk çocukluk ve gençlik dönemlerine ait bilgilerimiz kısıtlı olmasına rağmen bu devreyi çok güzel ve nesnel bir şekilde anlatmış.Mutlaka okumalısınız.
10.04.2011

Eserin ilk elli sayfası Türk edebiyatında ve Türk Halk Müziğinde,türkülerimizde nevruzla ilgili,nevruza dair şiirler yer almış.Daha sonra Türk musikisinde,çeşitli Türk boylarında ve tarikatlarında Nevruz'un icra ediliş biçimlerine yer verilmiş.Bilahare yazılı ve sözlü kaynaklarda nevruz bayramına yüklenen ve atfedilen anlamlar üzerinde durulmuş.Son bölümünde de bir Türk bayramı olan nevruz'un nasıl Türk milletini bölmek ve parçalamak için çeşitli efsaneler ve menkıbeler uydurularak kullanıldığıyla ilgili açıklama yoluna gidilmiş.Kitabın baskı kalitesi çok kötü,yapraklar neredeyse dökülecek vaziyette.Açıkçası kitaptan umduğumu da bulamadım.Nevruzla ilgili bildiklerime yeni bir şeyler katmadı diyebilirim.Özellikle kitabın son bölümünde Kürtleri Türk boyu! olarak kabul etmesi ve Demirci Kawa efsanesiyle bağlantı kurarak Nevruz'un Kürtlere mâl edilmeye çalışılması ve böylelikle aslında sevinçle,neşe içinde kutlanması gereken bir bayramın ülkemizde gerilimlere,olaylara neden olması üzerinde durulan bölüm oldukça ilginç.Yine de daha önce Nevruzla ilgili malumatı kısıtlı olanlar için fikir edinmeleri açısından faydalı olabilir diye düşünüyorum.
05.04.2011

Ziya Gökalp Beğ'in bu eserine yorum yapan kimi arkadaşların yorumlarına bakınca bu kitabı hiç okumadıkları kanaatine vardım.Kitap Kürtlerin aslen Türk oldukları gibi bir tezi ispatlama amacı taşımıyor hatta ona dair hiçbir bilgi yok.Sadece bölgede bazı aşiretlerin aslen Türkmen oldukları fakat daha sonradan Kürtleştiklerini söylüyor.Gökalp Beğ bu eserinde Kürt aşiretlerini bilimsel açıdan tasnif etmekte,Kürtlerin örf,adet,yaşayışları,doğum,ölüm törenleri,suçluları nasıl cezalandırdıkları gibi konularda ayrıntılı bilgiler vermektedir.Keşke Gökalp'in ömrü iktifa etseydi,49 yaş gibi bir bilim kişisi için çok erken,en verimli,en üretken çağlarında aramızdan ayrılmasaydı da bu konularda daha çok araştırmalar yapabilse,eserler meydana getirebilseydi.Mukadderat işte.Günümüzdeki tartışmalara pek ışık tutmasa da,can alıcı noktalara temas etmese de merak edenler alıp okuyabilirler.
02.04.2011

Göz:Savaşı başlatan haberci
Bakış:Elde olmayan kader;ilahi kaza.
Ve aşk:Kalp ile göz arasında kutlu bir hadise.
Çook sonraları kalp göze diyecektir ki,"Beni bu onulmaz derde iten sensin.Sayfayı sen sürdün,acıyı ben çektim.Nimet senin,zahmet benim oldu.Sen sevinirken,kaygılanan ben oldum.Bakışlarını artırdıkça sen,dertlerimi çoğalttın benim.Zafere eren sen,hezimete uğraya ben.Sen emirlerine itaat edilen hükümdar oldun,ben senin peşinde koşan tebaan.Sen emir ben esir,Melik iken memluk (kul) ettin beni."Sonrada devam eder:"Ey göz!Sen ikisin ben birim.İki kişinin bir ferde saldırıp onu öldürmesi zulüm değil de nedir?Şimdi ağla o halde;emeğin zulmün cezasını çek bakalım!Göz buna karşılık ayet-i kerimeyle cevap verir:"Gerçek şu ki;gözler kör olmaz,ancak sinelerdeki kalpler kör olur."(Hacc,46)
Aşkın değişik katlanmalarıyla anlatan İskender Pala'nın değişik kitaplarda kaleme aldığı yazılardan oluşan harikulade bir eser.Dili ağır diyen arkadaşlar,siz kitap okuyan insanlarsınız biraz sözlük,lügat karıştırın,sözcük dağarcığınız genişlesin,herşeyi hazır beklemeyin.Ne bekliyorsunuz ki anlamıyorum ilkokul çocuğunun seviyesinde mi yazacaktı.Bencileyin dili de hiç ağır değil,gayet duru,sade bir Türkçeyle yazılmış.Mutlaka alın okuyun.Aşkın tensel değil,tinsel bir hadise olduğunu daha iyi anlayacaksınız.