E-Dergi

Yeni şairlerimizden Zabit Karaköse'yi tebrik etmek istiyorum.
Gün geçtikçe şiir okumaktan uzaklaşan bizlere ,güzel bir armağan bu kitap bence.Ve tabi ki bir cesaret örneği .


Zabit Karaköse ise şairane bir edayla kaleme aldığı aforizmalarını, güzel nesirlerle süslemiş.Açmış kapılarını okuruna.
On üç bölümde toplamış kitabını on üç çay eşliğinde.
"Son Bir Bardak Çay daha..."diyerek bir de hatır çayı ısmarlamış bitirirken.
Gönlü zengin genç şairimiz,yolunuz açık olsun.
Yüreğinize sağlık,

ebahattin Ali'nin çok duru ve akıcı bir dil kullanmış olması bir nefeste okumama neden oldu.Bu bakımdan takdire şayan.Konu ise 1900 lü yılların bilindik aşk hikayelerinden.Dolayısıyla kitabı her yönüyle şahaser olarak niteleyen yorumlara katılamayacağım.Ancak anlatım o kadar güçlü ki inanın bu duygu sizi hiç yormayacak.Hatta erkekseniz Raif, kadınsanız Maria Puder olup , uzak diyarlarda filizlenen bu hazin aşk hikayesininde kendinizi bulursanız şaşırmayın.Kesinlikle okunması gerekir...

Çok güzel bir çalışma...Hepimzin etrafımızda gördüğümüz ancak farketmediğimiz/farketmek istemediğimiz aslında birer parçamız olan o saf, o temiz,günahsız müstesna deliler(!)imizden bahsediyor yazar.Sefai,Çete,Çita,Deli Döne,Tuncay,Hasan Keten,Kemul ve daha niceleri...Hele o aç doyuran(Hilmi Oflaz)yokmu...
Yazar Zeki Bulduk'un deyimiyle"Tok karınla yazılamayacak adamlar vardır.Hele ki yazmaya niyet edilen kişinin adı Hilmi Oflaz Söztut ise..."Okumaktan yazmaya,dağıtmaktan toplamaya fırsat bulamamış bir gönül erbabı.Üstad Necip Fazıl'ın "metafizik evladım" dediği bir seyyar satıcı.Sofrasında aç bir orduyu doyurabilecek kadar gönlü zengin Hoca Ahmed Yesevi'nin son dervişi...
Yaşadığı gecekonduda 30.000 aşkın kitap ve bir o kadar da dergi bırakarak hayata veda eden bir bilge.
Okumanızı tavsiye ederim.

Namıdiğer Bacaksız Orhan Tersine Dünya'sında okurlarına kadın erkek ilişkilerini mizahi ve oldukça yalın bir dille anlatmış.Sadece bununla yetindiğini söylemek yoksul kesimin,işçilerin, garibanların tercümanına haksızlık olur.
Orhan Kemal kadın ile erkeğin rollerini tersyüz edip,tersine anlatmaya çalışmış...Niye mi?Belki de düz anlatılanların anlaşılmadığını görüp,hiçbir şeyin değişmediğine isyan ederek,bu şekilde anlaşılabilmeyi ümid etmiş ve tersine bir yol seçmiştir kim bilir...
1970 li yılların feodal zihniyetinin kadınlara biçtiği rolü ,harfiyen kaleme alıp belki birazda abartarak, ibret alınacak bir komediye dönüştürmüş...Günümüzden bakıp o tarihlerde kaleme alınan ve neredeyde her sayfasında onlarca gönderme yapılmış bu eserin,günümüz dünyasına yabancı olduğunu kim söyleyebilir ki...
Kadın erkek demeden hepimizin okumasında ve dersler çıkarmasında fayda var.

John Steinberck muhteşem üslubu ile birbirine bağımlı iki karakter üzerine kurgulamış öyküyü.Lennie George'a onsuz yaşayamayacak düzeyde bağımlı.George ise Lennie'ye kimsenin en ufak bir zarar vermesine tahammül edemeyecek kadar...Bu duygu Lennie'yi kendi elleri ile öldürmesine neden olacak kadar kuvvetli.İnsanın içini yakacak kadar acı.Okur olarak Steinberck'e isyan ettirecek kadar acımasızca...Mutlaka okuyun mutlaka!