E-Dergi

Beş hikayeden oluşan kitap ortaokul ve lise öğrencilerine bence daha hitap etmekte, kitapta para ve mevki sahibi insanlara karşı yapılan yanlış tavırlar, parayla olmayacak işler yapıldığından, haksız para alan ve paraya bağlı insanlar yüzünden rüşvetçilikten doğan adaletsizliğe göndermeler yapılmış, adaletin mevkiye bakmaksızın eğer gerçekten suç işlediyse herkese eşit davranılması gerektiği bazı hikayelerde vurgulanmış, çok iyi bir hayata sahip olunsa da hastalık veya beklenmedik bazı sebepler nedeniyle dilenecek hale dahi gelinebileceği ve başkasının eline bakacak hale bürünebileceğinin unutulmaması şu anda haline insanın şükür etmesi gerektiği mesajı verilmiş, eğer bir felaket varsa yardımsever olunması gerektiği bir ev yanıyorsa herkesin kendisinden bir kova da olsa su dökmesi anlatılmış, kendine ve çevrene zarar veren işler yapmamak tavsiye edilmiş, kitabın büyük kısmını ikinci hikaye yer etmiş olup diğer hikayeler kısa bir şekilde bulunmaktadır, bu fiyata kaçmayacak bir kitaptı.

Yazarın adalet, empati, diğerkamlık, üst-alt ilişkisine gönderme yapmış olduğu kişinin tekamül basamaklarını aşması yolunda başına gelenleri metaforla bir savaşcı üzerinden anlatmış, başkalarını etkilemediğini düşündüğün her olayda dahi birçok kişiyi etkileyebilir ve üzebilirsin denip verilmek istenen mesajlar kitapta gayet güzel ve anlaşılır bir üslupta betimlenmiş, belki de bizim başarı ve hırs yapıp koştuğumuz ve sonunda ulaştığımız makamlarda dahi adil kararlar vermeyecek veya başkalarının hayatlarına doğrudan ya da dolaylı zararlar getireceğiz, insan her ne yaparsa yapsın başkasını etkilemesinin mümkün olduğunu belki de öldürmenin ne kadar kötü olduğunu ancak kendi yakınımızdan biri ölünce anlayabileceğimiz, birinin hayatı hakkında yorumun kolay olduğu bizzat kendimiz yaşamadıkça sağlıklı kararlar verilemeyeceği anlatılmış, belkide sıradan olmak ve hizmetçilik yapmak dahi bu hayatın en büyük nimeti olduğu hayatın tadını çıkarmalı ve asla üzülmemeliyiz mesajı ile gönderme yapılmış.

Derin manaların çıkartılabileceği ancak mesajları anlamadan bakıldığında betimlemesi mükemmel olan eğlenceli bir hikaye haline dönüşüyor, kendimizi bulmak ve kendimizi bulmamızda bize yardımcı olacak insanları bulmak için bazı vesileler gereklidir, aradığımız şey uzaklarda değil bizzat en yakınımızda yani kalbimizin içindedir, lakin bunu ve kendimizi bulmak için yazarın da dediği gibi, bilinmek için kendinden dışarı çıkıp kendine bakmada yardımcı olacak ayna olan kişilere ihtiyaç vardır, lakin bunlara ulaşmak için uç hayaller,meraklar ve kimsenin ihtimal vermediği, inanmadığı alay ettiği istek ve arzular gereklidir bu istenilen tekne ve görülen rüya ile anlatılmıştır, tekne o rüyaya vesile olmuştur ondan öte denize açılmak için gerekli olan yani kendini bulma yolundaki ana katalizördür, bundan kasıt ulaşılacak olan ve aranan benlik anlayışında veya başarıda kullanılacak olan azim ve çalışma isteğidir, verdiğin kararlara sadık kalırsan hayatın seni o yola götürmemesinin ihtimali yoktur.

Yazarın yedi kısa hikayesinden oluşan sakin kafayla okunması gereken ve hayal gücünün, betimlemenin doruklarından oluşan hikayelerinde -macabre- denilen ölüm anı ve ölüme götüren olayların betimlenmesinden oluşurken; ölülerin canlanması, insanın bir yapboz gibi parçalarının birleşip ruhunu oluşturması gibi değişik ve garip yorumlar üzerinden bazı bölümler yazılmış, intikam duygusu ile cinayet gibi korkunç betimleme ve maktul suçlu profili amontillado fıçısı adlı hikayede anlatılmış, maceraperest ruha sahip kişilerin başından geçen olayların anlatıldığı girdaba iniş hikayesi erken dönem ilk bilimkurgu ve uslamlama öykülerinden olup öykü içinde öykü perspektifine sahip ilk hikayelerden birisidir, ölüme yakın deneyim yine ön plandadır, onun dışında Metzengerstein ve Morella, reerkarnasyon üzerine yazılan ilk gotik hikayelerdendir, kötülüğün dönüp dolaşması, intikam, ruh iletişimi, mistitizm dorukları mevcuttur, son hikayesinde şeytanı yenmek ve kandırma üzerinden kara mizah yapılmaktadır.

Sabahattin Alinin yazmış olduğu bu üç roman istisnasız betimleme, verdiği derin manalar ve çıkartılması gereken dersler bakımında çok güzel kitaplardı, kürk mantolu da böbürlenmenin, zenginliğin mutluluk getirmeyeceğini, sessiz insanların içinde ne fırtınalar olduğunu gerçek aşkı bulmadan, sevgi olmadan hayatın boşluğundan bahsediyordu eksikliğinde bir tabloya bile aşık olmak mümkündü, kuyucaklı yusufda mevkinin, para hırsının eninde sonunda ne gibi felaketler getireceğini, nice canları kıyabileceği, nice hatalara ve haksızlıklara sebep olacağını anlatıyordu sonu en trajik biten bence buydu, üçüncü romanda elinde güç olduğunda onu kontrolsüz kullanmanın mümkünlüğü, güce ve paraya olan sevdanın ne denli adiliklere hatta vatanı satmaya ve başkalarının elinde kukla olmaya gidecek kadar insanı düşürdüğü, en beyefendi gözükenlerin içinde neler saklı olduğu, birileri ne yaparsa yapsın hayır diyemeyen,haksızlıklara ses çıkaramayanları bekleyen sonları anlatan yoğun mesajlar veren bir kitaptı.