Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

nisannn* Tarafından Yapılan Yorumlar

14.11.2008

İstanbul'da doğmuş, ilk çocukluk yıllarını orada geçirmiş ancak daha sonra ayrı kalmış bir istanbul sevdalısı olarak kitap beni sonuna kadar tatmin etti diyebilirim.Hem benim için bir üstat olan Orhan Pamuk hem de herşeye rağmen ilkgözbebeğim İstanbul birarada zaten kötü birşey çıkmayacağı kesindi.Kitap İstanbul kadar bir okuma serüvenini de içinde barındırıyor aslında.Yazarımızın ilkgençlik yılları,hangi yazarlardan etkilendiği,neleri okuduğu neleri sevdiği/sevmediği bu usta yazarın gelişme sürecini izlemek isteyenler için eşsiz bir rehber kıvamında.
Pamuk'un anılarına paralel olarak şehri ve zaman içindeki değişimini anlattığı bu kitabın en güzel süprizi ise bakmakla doyulmayan Ara Güler fotoğrafları.Siyah beyaz fotoğraflara bakarken sanki oradaymışsınız hissiyatını yaşıyorsunuz.(keşke olabilseydik :()
Hayat boyu kütüphanemde kalacak başucu kitaplarından biridir ve ben herkese şiddetle tavsiye ederim..
14.11.2008

"gerçek olan öğrenmektir. nereden, nasıl öğrenirsen öğren.
nereden,
nasıl öğrendiğin, diploman, hatta neler bildiğin de önemli değil.
ne yaptığın önemlidir."
Orhan Kemal ...
Böyle bir felsefede yaşamış Türk edebiyatının yüzakı yazarlarından olan Orhan Kemal'i ben şahsım adıma geç tanıdım ama buna rağmen ondan çok şey öğrendim hala da öğreniyorum.
Gurbet kuşları 50 li yıllarda tam da DP nin saltanat diyebileceğimiz iktidar sürecinde köyden kente binbir umutla gelen insanımızın uyum sürecini çok başarılı bir şekilde anlatıyor.Alttan alta siyasi dokundurmaların olduğu zeminde insana dair umutlar , aşklar , hayal kırıklıkları yanında herşeye rağmen VAROLMA MÜCADELESİ satırlardan size çok güçlü bir sesle el uzatıyor...

14.11.2008

Ne Emile Zola'nın Apartman'ı ne de Orhan Pamuk'un HAYAT apartmanı.Sanırım bir roman mekanında yaşamayı seçmem mümkün olsaydı tercih edeceğim tek yer olurdu BİT PALAS (kitaptaki adıyla BONBON PALAS).İnsan neden içinde türlü türlü böceklerin kol gezdiği bir mekanda yaşamayı düşler?
Hakikatle hayallerin karıştığı ,elif şafak'ın zekice kurgulanmış detay zengini,eğlenceli romanı.
Altını defalarca çizdiğim satırları oldu okurken ve bir kez daha Elif Şafak'a onun hayal gücüne,yazmadaki ustalığına hayran kaldım.
Yazılmış en güzel türkçe romanlardan biridir BİT PALAS benim gözümde ve bir kez okumak yetmez bu lezzet öyle bir lezzettir.Yakınızda yörenizde olsun,elinizin altında olsun arada karıştırıp bir bölümü okuyayım isterseniz.
Olağanca samimiyetimle herkese tavsiye ediyorum...
14.11.2008

''....babamın bavulunu bana bırakmasından yirmi üç yıl önce, yirmi iki yaşımdayken her şeyi bırakıp romancı olmaya karar vermiş, kendimi bir odaya kapatmış, dört yıl sonra ilk romanım cevdet bey ve oğulları’nı bitirmiş ve henüz yayımlanmamış kitabın daktilo edilmiş bir kopyasını okusun ve bana düşüncesini söylesin diye titreyen ellerle babama vermiştim. yalnız zevkine ve zekasına güvendiğim için değil, annemin aksine, babam yazar olmama karşı çıkmadığı için de onun onayını almak benim için önemliydi. o sırada babam bizimle değildi, uzaktaydı. dönüşünü sabırsızlıkla bekledim. iki hafta sonra gelince kapıyı ona koşarak açtım. babam hiçbir şey söylemedi, ama bana hemen öyle bir sarıldı ki kitabımı çok sevdiğini anladım. bir süre, aşırı duygusallık anlarında ortaya çıkan bir çeşit beceriksizlik (clumsiness) ve sessizlik buhranına kapıldık. sonra biraz rahatlayıp konuşmaya başlayınca, babam, bana ya da ilk kitabıma olan güvenini aşırı heyecanlı ve abartılı bir dille ifade etti ve bugün büyük bir mutlulukla kabul ettiğim bu ödülü bir gün alacağımı öylesine söyleyiverdi.

bu sözü ona inanmaktan ya da bu ödülü bir hedef olarak göstermekten çok, oğlunu desteklemek, yüreklendirmek için ona “bir gün paşa olacaksın!” diyen bir türk babası gibi söylemişti. yıllarca da beni her görüşünde cesaretlendirmek için bu sözü tekrarladı durdu.

babam 2002 yılı aralık ayında öldü.

isveç akademisi’nin bana bu büyük ödülü, bu şerefi veren değerli üyeleri, değerli konuklar, bugün babam aramızda olsun çok isterdim. ...''

Gabriel Garcia Marquez'den sonra yapılmış en etkileyici nobel konuşması olduğu söylenen bu metnin tamamı bence yazar olma hevesinde herkesin ve tüm Orhan Pamuk hayranlarının başucu kitabı olmalı.
İçten samimi zaman zaman son derece sert, insanın kendisini, amaçlarını derinden sorgulamasına neden olan bir meydan okuma. bavuldan çıkacaklarla ilgi yaşanan paradoksal endişeler, yazarlık -ve sanatçılık- buhranlarının sahici ve samimi betimleri ve nihayetinde, insanın zaaflarını yalın ama bir o kadar hoyratça ortaya döken "dünyanın merkezi" yaklaşımı buluş değil ama sarsıcı...
13.11.2008

''...İstanbul'da özel bir üniversitenin öğretim görevlisi olan ayda, annesinin beyin kanaması geçirdiğini öğrenince, bir seminer için gittiği erzurum'dan apar topar döner.annesinin iyileşmesini beklerken, annesinin gençliğinde tuttuğu günlükleri bulup okuyarak, yıllarca cevaplarını aradığı soruların yanıtlarını bulacaktır.annesinin ve üvey babasının nasıl tanıştığını, onların iyi giden evliliklerinin birdenbire neden bozulduğunu, annesinin neden akıl hastanesine yatırıldığını, ve hastaneden çıktıktan sonra neden güzellik meraklısı olup sürekli estetik ameliyat yaptırmasını....ayda, sorularının cevaplarını aldıktan sonra kendinin, annesiyle, kızıyla, üvey babasıyla ve kocasıyla ilişkilerini sorgulamaya başlar....Ve hikaye ilerler...''
Ayşe Kulin hiçbir zaman favori bir yazarım olmadı ancak roman konusu olarak orjinal konular yaratabildiğini/seçebildiğini kabullenmek lazım.Sadece seçmek kadar yazmak konusunda da başarılı olsaydı keşke :(
1 gecede okuyup bitirdiğim (dizi vesilesiyle) kitabı kolay okunabilirliliği açısından tavsiye edebilirim...