E-Dergi

Ahmet Ümit'in diğer kitaplarıyla kıyaslanınca kurgusu en sağlam kitaplarından biri. Seçtiği konu da ilgi çekici. Yan karakterlerin ve olayların dengesi çok yerinde. Ama beni rahatsız eden iki nokta var. Bunlardan biri, seçilen konunun derinliği düşünüldüğünde, Ahmet Ümit'in bu konuyu işleyişindeki sığlık... Mevlana, Şems ve Mevlevilik konusundaki anlatımlar, müzeye dönüştürülmüş mevlevihane ve dergahların kapısında dağıtılan turistik anlatımlardan ya da ansiklopedilerde yer alan üstünkörü bilgilerden derine inemiyor pek.

Rahatsızlık duyduğum bir diğer nokta ise imla ve noktalama konusundaki hatalar. Ahmet Ümit gibi tanınmış bir yazarın Doğan Kitap gibi piyasanın sayılı büyük yayınevlerinden birinden çıkmış kitabı için çok fazla imla hatası var. Üstelik yayınevi bu kitaba 100.000'le çıkacak kadar güvenirken.

BU kitabın ardından bir kez daha kanaat ettim ki Türk yayınevlerinin bu imla ve doğru Türkçe kullanımı ile ilgili çok yol alması gerekiyor.

Gizliajans son zamanlarda okuduğum en keyifli kitaplardan biri. Ama sakın benim düştüğüm hataya düşerek iş yerinde gizli gizli okumaya kalkmayın. Zira ben sık sık attığım kahkahalar sebebiyle sıkça yakalandım...

Alper Canıgüz müthiş kıvrak bir kalemle, çok naif ve esprili bir dille kaleme almış bu kitabı. Su gibi akıp gidiyor... Abartılarak göze sokulabilme ihtimali yüksek birtakım toplumsal-durum-komedileri öyle doğal bir şekilde geçiyor ki kitabın içinde... Gerçekten çok keyifli bir kitap...

Evet, kendini okutan bir kitap; eyvallah. Evet, Orhan Pamuk kitapları içinde dili nispeten en hafif ve en akıcı kitap; ona da eyvallah. İçeriği beğenip beğenmemek biraz kişinin zevkine bağlı, kendi adıma ben çok masum bulmadım ama içeriği beğenenlere de eyvallah. Ama anlamadığım bir nokta var ki eyvallah deyip geçebileceğim bir nokta değil bu. Nobel Ödüllü bir yazarın kitabı bu. Türk bir yazarın. Yani Türkçe'ye hakim, Türkçe'nin kuralları konusunda bilgi sahibi olduğu var sayıyoruz bu yazarın. Sonra künyesine bakıyoruz ki, 3 bekçisi var bu müzenin. Üç adet editörü... Peki o zaman nasıl oluyor da ÖSS hazırlık testlerinde, anlatım bozukluğu konusundaki soruların en basit türü kabul edilen ve örneklenen "Hamburger ve ayran içtik" gibi bir cümle yer alabiliyor bu kitapta?

Her hikaye ayrı bir lezzet. Sıradan olanın güzelliği, enfes bir anlatımla pekiştirilmiş. Sevgili asizmir75 gibi "Burası Ankara İl Radyosu, Şimdi" hikayesi beni de çok etkiledi. Gerek konusu, gerek kurgusu gerekse de anlatımı harikaydı. Hemen hemen bütün öyküler birbirinden leziz. Lakin son hikaye fazla zorlama geldi bana sanki. Hani olmasa da olurdu sanki. Hatta olmasa daha güzel olurdu sanki. Hayatın çeşitli dönemlerinde bu hikayelerde geçen insanların birbirleriyle karşılaşabileceği, yahut bizim bunlardan bir ya da birkaçıyla herhangi bir köşebaşında karşılaşabileceğimiz gerçeği başka türlü de verilebilirdi sanki.

Kafka Sonrası bir roman yazıyor kitabın kapağında. Roman tamamen Kafka üzerine kurulmuş. Kafka'nın o meşhur Dönüşüm kitabı üzerine. Eğer bu romanı okumaya niyetliyseniz Dönüşümü mutlaka okuyun. Daha önce okumuş olsanız bile tekrar gözden geçirin.
Dönüşüm'de Gregor Samsa odaklı anlatılan öykünün birebir aynı Tedirgin Hazlar'daki öykü. 60-70 sayfalık bir romanın öyküsünü almış, o sayfalarda adı geçen ne kadar karakter varsa tek tek hepsinin gözünden kranolojik bir sırayla yeniden yazmış öyküyü Lance Olsen.
Muhteşem bir başyapıt diyemem kitaba. Ama itiraf etmeli ki değişik, üstleik başarılı bir deneme. Farklı bir şeyler okumak isteyenlere tavsiyemdir.