Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

Can Sinan ARTUÇ Tarafından Yapılan Yorumlar

16.09.2003

Rahmetli Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın girdiği matematik derslerinde kopya çekip, iki devlet dairesinden atıldıktan sonra mesleğe başlayan, şimdilerin ünlü gazetecisi kim? İhtilâlci bir subay olup yazın hayatına atılan, sonrasında 12 Martçıların işkence karargâhı olarak anılan Erenköy'deki Ziverbey Köşkü'nde işkence görüp, yaşadıklarını kitaplaştıran; mizahla başlayıp şimdilerde itibarlı bir gazetenin İmtiyaz Sahibi olan gazeteci kim? Arkadaşlarının gazetelerde çalışmaya başlamasıyla plajda yalnızlıktan sıkılarak 14 yaşında gazeteci olan, şimdilerin Genel Yayın Yönetmeni kim? Pavyonda kanun çalarken Zeki Müren tarafından daha nezih bir ortama gönderilerek mesleğini icra eden; foto muhabiri iken şimdi medyanın Amiral Gemisi'nde köşe sahibi olan gazeteci kim? Mesleğe muhabirlik yapmadan başlayan ender gazetecilerden en ünlüsü kim?

Emin Çölaşan'ın "fikir babalığı" yaptığı bu kitabı hazırlayan Hakan Akpınar, kitapta yer alan 33 gazetecinin piyasada bulunan kitaplarını tek tek incelemiş. Zaman zaman gazetecilerin kendi anlatımına da yer veren Hakan Akpınar, böylece tarafsız bir kitap çıkartmış karşımıza... Dönemin siyasi zorluklarını ve olaylarını anlatarak da, bu tarz konulara "Fransız" kalan okuyucuları "Türkleştirmiş".
22.08.2003

Bir öğretmen olan Steve Silverman, bu konu hakkında bir web sitesi hazırlamış, ancak Yahoo! (www.yahoo.com) sitesini haftanın sitesi seçene kadar pek fazla ziyaretçi alamamıştır.
Kitaptaki hikayeler tam başkalarına "satmalık" olup, her hikayenin ise yüzde yüz doğruluğu hakkında yazar da bir güvence verememektedir. Bunu, giriş yazısındaki şu satırlardan anlıyoruz:
"Konular üzerinde yaptığım araştırmalar çok zaman alıcı oldu çünkü her öykü gerçekten pek çok gariplik taşıyordu. Çoğu zaman öykünün en çok bilinen versiyonu doğru olanı değildir. Kaynaklardan topladığım bilgileri birbirine zıt ya da yetersiz gördüğümde, en iyi etkiyi hangisinin yaptığını hissettiysem, onu seçtim."
Elbette ki, zevkler ve renkler farklı olduğundan, her hikaye ilginizi çekmeyecektir. Sonuç olarak kişisel düşüncem, vurgulandığı kadar ilginç bir kitap olmadığı yönündedir... (ANKARA)
17.08.2003

Atatürk'ün özel yaşamına dair bilgilerin doğruluğunu, ne yazık ki hiçbir yazar, araştırmacı vb. yüzde yüz olarak kanıtlayamaz. Fikriye ile olanların doğruluğu, Latife ile olanların doğruluğundan daha gerçek ve daha yalındır. Çünkü Fikriye, intihar ederek ardından yazılan ve çizilenlere "dur" diyememiştir. Fakat Latife, Gazi Paşa ile ayrılığından sonra röportaj yapmamış, demeç vermemiş, kendini bir köşeye çekip vaktini önemli insanların hayatlarını okumaya adamıştır. Üstelik ilişkileri ile ilgili kim bir şey yazmak istese şiddetle karşı çıkmış, bazen de yargıya intikal ettirmiştir. Bu yüzden, tanık olanlar arkalarında hiçbir anı bırakamamış (Kılıç Ali hariç), dolayısıyla Latife Hanım amacına ulaşmıştır. Bu konuda en güvenilir kaynak Salih Bozok'a aittir. Çünkü anıları kendisi kaleme almamış, vasiyet olarak oğluna bırakmıştır (Muzaffer Bozok).
Bu kitap, her ne kadar Salih Bozok'un anılarından yola çıksa da bana göre, bazı noktalarda olayları masallaştırmış ve bu doğrultuda da gerçekten saptırmıştır. Anlatılanlardan bazıları, herhangi bir belgeye dayanmamakla beraber, okuduğunuzda böyle bir şeyin ancak Gazi Paşa'nın anlatması üzerine kaleme alınabileceği fikrini uyandırmaktadır. Peki Gazi Paşa, özel hayatı hakkında hiç konuşmuş mudur? Bu sorunun cevabı ne yazık ki "hayır"dır...
Hiçbir tarihçi, Gazi Paşa'nın özel hayatına tamamen doğru bir şekilde eğilemez. Bu kitabı da, bu gerçekle okumanızı tavsiye ederim.
(ANKARA)
09.08.2003

Her ne kadar insanlar sizin sırtınızdan geçinerek bir yerlere gelmiş olsalar bile (hatta sizin sayenizde bunca zaman rahat bir yaşam sürmüş olmaları muhtemeldir) işe yaramadığınız anda dışlanır, bir kenara atılır ve hatta sizi başlarından savma planlarına maruz kalırsınız. Size şiddet kullanmaktan çekinmezler; sevecen ve "yalak" konuşmaları bir anda kinayeli, iğneleyici, hatta ve hatta doğrudan zorunuza gidecek konuşmalara bürünür, bir yandan da artık sizden tiksinti duyduklarını, konuşurlarken yüzlerinden anlarsınız. Siz, onlar için halen güzel ve olumlu şeyler düşünseniz ya da planlasanız bile, onlar çoktan sizi silmişlerdir. İşte bu kitap da bu gerçeği kısa ve öz biçimde anlatmaya çalışmış, dili her ne kadar hafif olsa da, bahsedilen gerçeği ağır bir tokat gibi yüzünüze çarpmış.
02.08.2003

Bu kitabın 1974'te Anten Yayınevi tarafından çıkarılan 6. basımını okuduktan bu yana, hayatımda çok şey değişti. İyi ki zamanında bu kitabı okumuşum, diyorum kendi kendime. Eğer bir gün çaresizliğe düşmek istemiyorsanız, içinizde bulunduğunuz durumu görünce "ben bu işten sıyrılabilirim" demek istiyorsanız, bu kitabı herhangi bir yaş ayrımı yapmadan okumalısınız. Benim okuduğum versiyonunda, kitabın kapağında aynen şöyle yazıyor:
"Ünlü İngiliz fikir adamı Bertrand Russel diyor ki:
<>"