E-Dergi

Yazar önemli bir konuyu okuyucuyu sıkacak bir üslupla anlatmayı tercih etmiş. olayları fotograflamaya çalışmış anladığım kadarıyla. insanda bir etki bırakmıyor bu şekilde. Kaçakçılık, yerlilerin sömürülmesi, ırkçılık, etkili ve çarpıcı olaylarla birleşince klişeden kurtulabilir, söylemek istediğini gizleyerek değil. kendisinin de en sevdiği romanı bu değil, en sevdiği romanı ise ülkemizde basılmıyor ne hikmeti varsa. Ben kesinlikle beğenmedim.

benim için pek bir anlam ifade etmedi. kısa bir metin olmasına rağmen odaklanmakta zorlandım. bu romanı neden aldığımı da hatırlamıyorum. yanlış referans mı, boş beklentiler mi, entelektüel görünme çabasındaki bir avuç insanın garip metinleri övme çabasının sonucu mu inanın bilmiyorum.

okumak icin harcadigim zamana gercekten uzuldum. bu ne bir roman ne de felsefi bir metin. kısa paragraflardan olusan derinlikten uzak sizlanmalardan ibaret. ne bir olay ne bir parlak dusunce mevcut. hayatin bazi gercekleri ilkokul ogrencisi duzeyinde yaziya aktarilmis. okudugum onca guzel kitaplarin listesini olustursam ilk bine bile giremez

Bester yazdığı bu romanla bilim merkezinde gelişen olaylara yabancı olmadığını bana kanıtladı. 1987 yılında ölen yazarın hayal gücünü günümüzde bile takip etmek zor ama eğlenceli. insan romanı okurken aklında izlediği bir çok filme ilham olan düşünceleri sezebiliyor. çok keyif aldım, yazar ne yaptığını ve nasıl yapacağını bilen eşsiz biriymiş.

Hayatın sıkıcı ayrıntılarını okuyucuyu sıkmadan anlatmış. olay örgüsünün hızlı geliştiği ve ergen takımına hitap eden diğer polisiye romanlarından başarılı bir şekilde ayrılmış. sakinlik ve sükûnet içinde sayfaları çevirirken özdeşleşmeye çalıştığımız karakterin ummadığımız davranışları ve bizi hayrete düşüren ahlakı her ne kadar okuma zevkini arttırsa da akılda soru işareti bırakıyor. alışıla geldik bir roman değil. sevmemiz istenen kötü bir karakter var ortada. başarılı buldum ve sevdim.