Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

Seniha Safa Tarafından Yapılan Yorumlar

22.04.2024

Otellerin, konaklama alanlarının sınıflandırılmasında, değerlendirilmesinde dikkate alınması gereken hususların bütün detaylarıyla sunulduğu bir çalışma. Turizm tesislerinin sınıflara ayrılması, otellerin kendilerini tanıtmaları, hizmetten yararlanacak olanların tercihlerini belirlemeleri ve idarelerin işlemlerini yönetmeleri için tanımlamalara ve yönergelere ihtiyacı vardır. Mevcut tanımlama yöntemlerinde, puan barajına veya asgari niteliklere dayalı veya her ikisinin karma hâli sistemler uygulanmaktadır. Hizmeti satın alanların, neyi istediklerine dair karar verebilmelerini kolaylaştıracak, önlerindeki puanlama sisteminde tercih seçenekleri bulunmakta. Tesislerde, mekân ve hizmet olmak üzere iki ana yön bulunması nedeniyle, bu sistemlerin her ikisini de ölçmesi beklenir. Sınıflandırmadaki başarı, işletme ve müşteri memnuniyetine bağlı olarak turizm faaliyetlerinin başarısını sağlar. Bu verilerden işletmeler de hizmet alan da faydalanacaktır.
22.04.2024

Kitap, adından da anlaşılacağı üzere çay molası ile okunacak cümleler, mısralar ve birkaç şiirden oluşuyor. Çayınızı almayı unutursanız sürekli çay edebiyatı yapıldığı için hatırlayıp alacaksınızdır zaten. Çay üstüne birçok şey söylendi, hak vermek lazım. Çayı en çok kim seviyor muhabbeti kavgaya kadar götürülür bir muhabbet ülkemizde. Bu kitapta da çay ve sevgisi üzerine birçok cümle ve mısraya rastladım. Bunun yanında kimi zaman öğüt veren kimi zaman sevgi sözleri var. Okuması kısa sürecek, çaya eşlik edecek bir kitap. İlk başlarda çaylı cümleler karşılayacak sona doğru değişse de yine bir yerde karşınıza çıkacak. Son sayfalardaki şiirler kitabın geneline göre daha farklı bir üslupla yazılmış. Tercihi kahveden yana olanlar pek tat almayabilir ama çaydan yana olanlar eline aldıklarında bitirip bırakacaklardır. Çayın demlenmesi ile sabrı ve olgunlaşmayı da ima etmiş. Yazmaya ve sevmeye dair, hayata dair ifadeler yazarın kendi anlayışından yola çıkarak yazdığı ifadeler...
22.04.2024

Vesikalık, eskiyi unutmaya çalışan ama asla unutamayan bir karakterin hikâyesi. Okura seslenen müdahaleci bir anlatıcısı var. Zaman zaman mektuplar kurgulayıp hikâyeyi yönlendirmiş. Bazı şeylerin basit matematiği olduğundan söz ediyor, çok ders çalışırsan başarılı olursun; düzenli beslenirsen sağlıklı olursun, birini unutmak istersen unutursun, diyor ama karakter bu matematiği kendisi söylemesine rağmen unutmayı başaramıyor. Neyi unutmayı? Eski aşkları. Zaman zaman inançsız olduğunu dile getiriyor, inanca dair değer yargılarını sorguluyor, mantık arıyor… Kitabı okurken inanmayan ama inanmak isteyen, inanmak için bir ip bulsa ona tutunacak olan bir karakter gördüm. Bu meselesini çözse ya tamamen inanmayıp sorgulamayı bırakacak ve inançsız olmak sorumluluklarını alacak ya da inanmaya başlayıp soru işaretlerinden arınacak. Ya acısını çekmenin tadını hissedecek ya da matematiğini kurduğu kadar kolay unutacak. Şehirli insanın ızdırabı diyebilir miyiz? Diyebiliriz. Öyle bir kitap.
22.04.2024

Şiirler başlıksız olunca bütünlük arıyor insan ama yıldızlarla bölümlere ayrılmış şiirler birbirinden. Bütünlük tema olarak var. Her şiir karşısında biri varmış da ona yazılıyormuş gibi yazılmış. Hep vefasız, değer bilmez, âşığın aşkını görmemiş bir sevgili figürü var. Bütünüyle umutsuz âşığın şiirleri diyebiliriz bu şiirlere. Birkaçı sitemsiz, sadece aşkı dile getirse de arkasından gelen şiir ayrılık, aşk acısı şiirleri. En büyük ıstırap sevgilinin değer bilmemesi, anlamaması. Bunun etrafında bazen sevgiliyi çağıran bir üslup da görüyoruz. Şiirleri teknik açıdan inceleyecek olursam da şairin bir okur şair olmadığını, devrik cümlelerle mısralar kurduğunu söyleyebilirim. Kısa kısa, bir iki mısradan oluşan kısımlar da var içlerinde. Daha çok sevgiliye ya da eski sevgiliye yazılmış mektup niteliğinde şiirler. Bu üslubu, aşkın bu hâllerini okumayı seviyorsanız bu şiirleri de severek okuyabilirsiniz. Belki kendinizden bir şeyler bulur, platonik aşkınıza yazdıklarınıza benzetebilirsiniz.
22.04.2024

Eser, içerisinde aynı adla bir hikâyenin de olduğu altı farklı hikâyeden oluşan bir kitap. Yazar, yıllarca köy okullarında öğretmen olarak görev yapmış. Hikâyelerin tamamı da bir öğretmenin yaşadıklarından derlenmiş. Yani kurgu olarak okumadım, gerçek hayattan parçalar olarak okudum. Sanıyorum ki öyle. Doğu’da köy okullarında öğretmenlik yapmanın zorluğu yanında elbette güzellikler de var. Her zorluğu katlanılır kılan bir sebep oluyor. Bazı hikâyeler size de tanıdık gelebilir, köy okulunda okuduysanız… Kurgu olarak bakıldığında teknik kusur yok, klasik hikâye tarzında yazılmış altı hikâye okuyoruz. Unsurlar, teknik, merak ögesinin ön planda olması; giriş, gelişme, sonuç şablonuna uygunluk gibi detaylar onların olay hikâyesi olduğunu gösteriyor. Akıcı bir üslup var. Evet her hikâyede öğretmenin yaşadıkları ya da şahit oldukları da yazılsa gerçekle bağlantısı olması da hikâyeleri okunur kılıyor. İlkay’a ithaf edilen bi kitapta kahramanlarından biri İlkay olan güzel bir hikâye var.