Toplam yorum: 3.253.601
Bu ayki yorum: 5.625

E-Dergi

meseller Tarafından Yapılan Yorumlar

18.11.2025

Özkara, başarısızlığı yüceltmiyor, ama onu hayatın doğal bir parçası olarak kabul etmemizi istiyor. Başarısızlıktan kaçtıkça küçülüyoruz, oysa kucakladıkça büyüyoruz. Kitap boyunca hissettiğim en güçlü şey buydu: Kalkmak, çalışmak ve başarısız olmayı göze almak... Çünkü belki de gerçek başarı, asla düşmemekte değil, her seferinde yeniden kalkabilmekte.

Bu kitabı okurken içimden şu geçti Hepimiz hata yapıyoruz, hepimiz düşüyoruz, hepimiz yoruluyoruz. Ama önemli olan, kendimize şunu söyleyebilmek: “Ben buradayım, yeniden denemeye hazırım.” Ve bazen, yeniden denemek bile başlı başına bir zafer.
18.11.2025

Stoa felsefesinin geç dönem düşünürlerinden biri olan Epiktetos günümüze hiçbir eser bırakmamıştır. Söylevler ismindeki bu eser, öğrencisi Arrianus tarafından kaleme alınmıştır. Arrianus bu konuda şöyle der: "Epiktetos'un Söylevler'ini, onları yazma kudreti gösterebilecek bir kimse edası ile derlemediğim gibi; hiçbir zaman onları kendim yazmış gibi teşhir etmedim." Söylevler kitabı dört kitaptan oluşuyor. Bunlar da kendi içlerinde 95 alt bölüme ayrılıyor. Bu bölümlerde, pek çok konuya dair fikir, olay, söz ve insanlar örnekleniyor.
18.11.2025

Bazı kitaplar vardır, ilk sayfasında değil, son cümlesinde sarsar insanı. Jamal tam da böyle bir kitap. Sessizce başlar, ama bittiğinde iç sesinizi susturamazsınız. Selahattin Demirtaş, politik bir figürden çok daha fazlası olduğunu bir kez daha gösteriyor ve bu kez yargıların değil, kelimelerin gücüyle karşımıza çıkıyor.
Kitap, sadece adını taşıyan bir öyküyle değil; kadınların, çocukların, yoksulların, göçmenlerin ve susturulanların hikâyeleriyle dolu. Her öykü bir yara gibi açılıyor, ama öyle bağırmadan, ajitasyona kaçmadan...
Her cümle, duyulmayanların sesi, görülmeyenlerin aynası. Bu kitapta duygu var ama duygu sömürüsü yok. Adalet var ama klişe adalet kavramlarından uzak ve en önemlisi: İnsanlık var, vicdan var...
Cezaevinden yazılmış olması bu kitabı daha da derinleştiriyor. Çünkü dışarıyı içeriden görmeye çalışan biri değil; içeriden, içeride olanı anlatan biri konuşuyor, bu da kelimelere bambaşka bir ağırlık yüklüyor.
18.11.2025

Yaban Ördeği İbsen’in 1884 yılında yayınlanan oyunu. Yalan ve gerçek çatışmasını ele alıyor, yalanların gerekliliğini vurguluyor. Gerçekçi bir yazar olan Ibsen’in kendisiyle çatıştığı bir oyun olma özelliği de var ve tiyatro sanatında simgesel gerçekliğin en önemli örneklerindenmiş. Çok severek okudum ve bence mutlaka okunmalı.
18.11.2025

Kitap unutma kavramını daha çok zaman üzerinden inceliyor. İnsanın şimdiki zamandan uzaklaşmak için zihninde yaptığı geçmişe dönük yolculuklar, hayata yeniden başlamak için geçmişin üstüne örtme biçimimiz hep unutmak istediğimiz şeylerin sonucunda ortaya çıkar. Ya da şimdiki zamandan kurtulmak için kendimizi özendiğimiz kişilerin ( Zengin birinin yerine geçme) yerine koymaya çalışırız. Bunların hepsi zamandan sıyrılıp bir şekilde içinde bulunduğumuz durumu unutmaya yönelik eylemlerdir. Aslında daha çok felsefi bir yaklaşım var kitapta. Ben daha önce unutma üzerine nörolojik bir kitap da okuduğum için benim için faydalı oldu ama ilgisi olmayanları sıkabilir.