E-Dergi

Kesinlikle bir beslenme kitabı değildir, gurmeler uzak dursun :) Şaka bir yana "ne yersen osun" deyişini somut delillerle kanıtlaması bakımından kitap farklı bir alan açıyor. Özellikle uygarlık/medeniyat kavramının filizlenmesiyle insan yaşamının ve beslenme alışkanlıklarının gösterdiği değişimin paralelliği okuyan herkesi şaşırtacak nitelikte uyum gösteriyor. Yemeğin salt beslenme işlevi gören bir tarafı olmadığını aynı zamanda sınıflı toplumlardaki hıyerarşik düzeni sembolize ettiğini de özellikle Yunan ve Romalı şairlerin mısralarından arda kalan anlatılarla bütünleyen bir çalışma da ortaya çıkıyor. İlgili ilgisiz herkesin okumasını tavsiye deceğim bir eser.

Bu çalışmaya bir başlık atacak olsaydım, "Herkes İçin Mitos" diyebilirdim. İsmail Gezgin Hoca'nın eşsiz bir antropolog olması gibi eşsiz bir anlatıcı olduğunu da kolaylıkla görebildiğimiz eser insanın dünyayı sözle inşa ettiği iddiasını somut delilleriyle açıklamaya çalışıyor. Kendi adıma zaman zaman yöntem olarak hatalar gösterdiğini düşündüğüm bölümler olsa da özellikle tarih ve arkeoloji meraklıları ama özellikle de mitolojiye (dar anlamda Yunan mitolojisi) ilgi duyan herkesin faydalanabileceği eşsiz bir çalışma.

London'ın başat eseri, bütün diğer romanlarında olduğu gibi bu romanın baş kahramanı da London'ın aslında ta kendisidir, kahraman fiziksel özellikleri bakımından da sizlere çok tanıdık gelecek, evet Martin Eden nihilizmi reddedip sanki başka bir bedenle Marksist bir ideoloğa dönüşüyor. Demir Ökçe , kapitalizmin yoluna çıkan her şeyi aynı ölçü ve acımasızlıkla nasıl çiğnediğini tabiatı ve insanlık onurunu hiçe saydığını göstermesi bakımından sosyalist yazının kült romanlarından bir tanesi sayılabilir.

Her nedense ülkemizde pek bilinmeyen ve bestseller olamayan ütopik romanlardan bir tanesi. Zaman yolculuğu temasını da içerisinde barındırması bakımından hayliilginç bir okuma sağlıyor. Sosyalizm ütopyasını, özellikle batı avrupalı sosyalis ütopiklerin açmazlarını da göstermesi bakımından önemli sayılabilecek bir okuma deneyimi yaşatan bir kitap.

Sosyalist yazının eşsiz klasiklerinden bir tanesi olan bu eseri önemli kılan noktalardan bir diğeriyse ön sözünün Ekim Devrimi lideri V.İ.Lenin tarafından yazılmış olması. Ekim Devrimi'nin ilk on günü bir Amerikalı gazetecinin gözünden an be an anlatılıyor. Bu bakımdan bir tür roman ama aynı zamanda tarihi bir vesika olma özelliği de kazanıyor eser. İlgilisinin mutlak suretle okuması gereken bir çalışma. Elbet Yordam Yayınları da vermiş olduğu dipnot ve açıklama metinleriyle bu işi kolaylaştırıyor.