E-Dergi

Ailesinin torpiliyle kariyer basamaklarını hızla tırmanan bir bakan; bakan abisinin sayesinde daire başkanı olan Nedret; Nedret sayesinde devlet memuru olan kedi Kılbaz; yalaka, liyakatsiz, muhteris memurlar ve akademisyenler ile dünyanın en absürd konferansının, uluslararası baca temizleyicileri konferansının düzenlenme sürecini anlatan harika bir memleket kara komedisi. Burada birçok haydut var, tek aziz merhum babaanne.

Buğdaylı'da üretilen ekmeklerin içine yanlışlıkla "abartma tozu" karıştırılınca köylülerin kimyası bozulur ve hepsi bir anda "modern birey" olur. Çocuklar garip kurslara gider, sınavlar için sürekli yarıştırılır; büyükler bencilleşir, çocuklarının üzerine aşırı düşer, para için her şeyi yapar. İnsanların modernlik adına yaptığı saçmalıkları çocukların da bilmesi adına çok güzel bir çalışma olmuş.

Ayşegül Genç'ten iyilik, kötülük, yabancılaşma, yalnızlık, imkansızlıklar gibi konuları içeren birbirinden güzel 20 öykü. Siz de benim gibi yazarın romanlarına hayransanız, bu ilk öykü kitabını çok seveceksiniz. Kitabın bana göre en güzel iki öyküsü, hasta yatağı metaforu ile insanların hallerinin anlatıldığı "Ağlamaklı Kızlar Gibi" ve sümbül ile teber adlı iki farklı yerde iyiliğin ve kötülüğün harika bir şekilde resmedildiği "Sümbülteber" öyküsü. "Çünkü dünya iki yüzlü değildir, insanın kendisidir dünyanın iki yüzü." s. 72.

Ayşegül Genç'ten harika bir roman daha. Babasının isteğiyle maden mühendisi olan Mualla (ki Ayşegül Genç'in kendisi de maden mühendisliği mezunudur), incelikten anlamayan insanlarla sürekli muhatap olduğu için celalliye çıkan saat ustası, ustaya kendisini zorla çırak yaptıran Bülent ve roman boyunca dedikoduculuğu nedeniyle olumsuz bir karakter olarak gösterilen Nalan hanım ve onun son bölümdeki mesajları... Hepsi orijinal, hepsi çok güzel... Saatler üzerine ciddi çalışılmış. Kitabı almadan önce "saatlerle ilgili bir kitap yazılır da Hayri İrdal'dan bahsedilmez mi" diye kendime sormuştum, o da var, "mübarek"le beraber. Yazarın, diğer iki romanındaki gibi, İslami açından çok önemli mesajlar bu kitabının da mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum.

Bir tarikat şeyhinin oğlunun savrulmalarını merkeze alan bir kitap. İnsana dair önemli tespitler yer alsa da; kitaba heyecan katması amacıyla bölüm sonlarına konan bazı cümleler, olacakların kolay tahmin edilebilmesi nedeniyle pek yerini bulmamış (Ör: Bayram Semih'in Ayhan çıkması). Ayrıca Tarık Tufan'ı tanıyanlar genelde İslami hassasiyeti olan insanlar olduğu için, kitaptaki argo kelimelerin çoğu insanı rahatsız ettiğini düşünüyorum. Kitabın bana göre en güzel kısmı ana karakterin annesine yazdığı "imlâsız" mektuptu. Sonuç olarak, beklentimin altında kalan bu kitap en fazla bir kere okunabilir.