E-Dergi

Kitap, film gibi… İlk başta film tadındaydı, sonra drama dönüştü. Kitap önerir miyim bilmiyorum; hayat zaten yorucu, bir de karakterlere üzülmek… İçsel çatışmalarını, çocukluklarını tek tek inceliyordu. Sürükleyiciydi ama huzursuz hissettiren bir kitaptı.

Kitapta “hafiflik” ve “ağırlık” kavramları üzerinden insanın varoluşsal çelişkileri anlatılıyor. Karakterler aracılığıyla aşk, özgürlük ve sorumluluk gibi temalar işleniyor.

“Korku, insanın en eski ve en güçlü duygusudur. İnsan kendinden kaçamaz, çünkü korku daima peşindedir.”

Bu eser, insanın kendisiyle hesaplaşmasının ve en karanlık yanlarını kabul etmesinin trajik ve büyüleyici bir portresi.

güzel di ama fazla beklentiye girmeyin ;)

Platon’un Kriton diyaloğu, sadece Sokrates’in hapisten kaçma teklifini reddedişi değil; aynı zamanda adalet, hukuk ve bireyin topluma karşı sorumluluğu üzerine derin bir düşüncedir.

Sokrates, Kriton’a şöyle der:

“Bir insan, iyiliğe karşı kötülük yapmamalıdır, ne de hukuka karşı kötülük etmelidir.”

Bu söz, onun adalet anlayışını ve ahlaki duruşunu özetler. Sokrates için doğru olan, sadece kişisel çıkar değil; toplumun düzenini koruyarak onurlu yaşamaktır.

Diyalog, bireyin vicdanı ile devletin yasaları arasındaki ilişkiyi sorgular; adaletin sadece kanunlara uymak değil, aynı zamanda erdemle yaşamak olduğunu gösterir.

Kriton, çağlar boyunca insanın doğru ve adil olanı yapma cesaretini düşünmesine ilham vermiş, evrensel bir felsefi metindir.