E-Dergi

Yazarın dört romanını arka arkaya yazılış sırasına göre okudum. Saçlarımdaki Rüzgar en güzeliydi. "Saça rüzgar dolması" metaforu roman boyunca sık sık kullanılmış. Bu türden yinelemeler rahatsız ediyor. Müstenire ne zaman şeytana uyacak olsa saçlarına rüzgar doluyor. Dört kitabın ardından söyleyebilirim ki yazarımızın editoryal bir sıkıntısı var. Mükerrer ifadeler ve kelimeler, cümle düşüklükleri, kıt kelime haznesi, yazım yanlışlıkları can sıkıyor. Misal 12.sayfada şöyle yazıyor:"Son gelişmelerden sonra işin sonunun nereye varacağını Allah bilirdi." Kitap daha iyi yazılabilirdi. Bir dönem romanı olarak Osmanlı'nın son zamanları ve Türkiye'nin ilk dönemleri de akışa eşlik ediyor. O yıllar için hayali bile kurulamayacak bir hayat yaşıyor Müstenire. Aslında kendisine verilen şansları doğru değerlendiriyor ama işler her zaman istediği gibi gitmiyor. Türkiye’de aşkı buluyor lakin araya bin türlü şey giriyor. Paris’te resim eğitimi alıyor. Yaşadıkları Müstenire’yi güçlendiriyor.

Bitirgen'i okudum hemen Pala Hayriye'ye geçtim. Roman kahramanımıza cesaretinden ve gözü karalığından dolayı hayran oldum, yer yer üzüldüm, yer yer acıdım, güldüm... Çok sıcak, çok insanca, çok sürükleyici bir hikayeydi. Yazarın kalemine olan takdirimi anlatamam. Sırada serinin üçüncüsü var.

Çocuklukla ergenlik arasında bir yerlerde duran kız çocuğunun, yaz tatili boyunca içinden geçtiği büyüme sancılarını okuyoruz. Çok sevimli, çok sorgulayıcı, çok gerçek bir karakter. Adeta kendi çocukluğunuzdan tanıdığınız sahneler var. Yazarın dili de çok güzel. Şiddetle tavsiye ediyorum.

Çirkin kızını hiç nazlatmayan güzel bir anne, hakikaten de güzel midir? Yüzü güzel değil diye bir kadın gerçekten çirkin midir? Güzellik her şey midir? Akıcı ve anlaşılır bir kitaptı. Tavsiye ediyorum, iyi okumalar.

Yapışık bedende bir Habil ile Kabil hikayesi... Doğrusu romanın adına bakarak bir yerden veya bir aşktan ayrılışı okuyacağımı düşünmüştüm ama ters köşe oldum. Duyguları aktarımını beğenmekle beraber cerrahi anlamdaki ayrılışın romanda anlatıldığı kadar kolay bir iş olmadığını biliyorum. Belli ki bilimsel gerçeklerle alt yapı desteklenememiş. Ama kitabın duygu yoğunluğu beni bu teknik detaya fazla da takmadı. Tavsiye ediyorum.