E-Dergi

Yaşam akışının ters işleyişi yani ölümden hayata doğmak ve doğumla ölmek, önce yaşayıp sonra hayatı anlamak yerine önce anlayıp sonra yaşamak hayata bakış açımızı mutlaka değiştirirdi.
Daidalos gibi yaşamak için yükselmek mi, yoksa İkarus gibi yükselmek için yaşamak mı olmalı hayat felsefemiz. Ya da Thesseus gibi bir liderlik mi görevimiz? Yaşadığımız toplumda kurban mı, tutkulu mu, lider mi, mühendis mi bize biçilen rol. Tutku, bilgi ve cesaret hangi oranlarda var acaba kimyamızda.
İnsanların kendi kafesini kırması ve kanatları ile uçabilmesi için gerekli psikolojik, fiziki ve sosyal yasaların ne kadar farkındayız? Çocuğun en büyük avantajının neyi yapamayacağını henüz öğrenmemiş olması olduğunun kaçımız idak etmişiz. Anne ve babaların çocuk üzerindeki hâkimiyetinin onları körelttiğinin ne kadar bilincindeyiz?
Kanatlarımızı kullanmama nedenimiz düşme korkusu yaşamamız mı yoksa yükseklik korkumuz olması mı?Bütün bu soruların cevapları bu yayında gizli.
Yürüdüğünüz yolda iz kalmasını ve insanların sizi işini iyi yapan biri olarak anmasını istiyorsanız, mum olup dünyayı aydınlatmak yerine ayna olup ışığı yaymak misyonunu üstlenmeye karar verdiyseniz ve bu dünyada bir insanın kahramanı olmak istiyorsanız, başarı yolundaki engebeler görmezden gelerek zirvenin gerisindeki uzak ufuklara emin adımlarla yapacağınız yolculukta rehberiniz olacak bir kaynakla karşı karşıyasınız.

Tarihin bu kadar sohbet havasında anlatılması ve sosyal tarafının ele alınarak yansıtılması çok ilgi çekici. Sıkılmadan tarihin farklı alanlarında bir tur atmak isterseniz hiç tereddüt ütmeyin, alın ve okuyun.

Savaşın insan hayatında yarattığı değişikliklerin farklı generasyonlar açısından ortaya konulduğu, stresli bir dönemde insanların birbirlerine neşe kaynağı olarak hayata tutunmaya çalıştıkları, düşman veya kötü kavramlarının ortaya çıkışında etkisi olmayan insanların ödedeği faturaların ağırlığını çok güzel tasvir etmiş bir klasik. Silah arkadaşlığı, can yoldaşlığı gibi kavramlar, savaş alanı ve eğitim alanının farklılığından kaynaklanan çarpık uygulamalar, eğitim ve tecrübe faktörlerinin insan hayatında yarattığı anlamlı değişimler güzel bir şekilde anlatılmış.

Özellikle insan ilişkilerinin hırs, rekabet ve bencillik duyguları sebebiyle yozlaşmış olduğu günümüzde, insanların dost ve arkadaş edinmek için yapması gerekenleri hatırlatan ve akılda kalıcı örnekler veren bir yayın. Ben merkezcilikten ayrılıp karşımızdakini düşünmemizin bize sağlayacağı katma değeri gözler önüne seriyor. Başlamak için atılması gereken adımlar liste halinde yayımlanmış.Tamamı uygulanamasa bile günlük hayatta uygulamaya bir yerden başlamanın faydalı olacağına inanıyorum. Sıkılmadan okuyabilirsiniz.

Geçmişle olan hesabını kapatamayan bir annenin, işgal zamanı ülkeyi saran düşman askerleri ile benliğini saran sıkıntı ve utançları aynı kefeye konarak yaşamının istila edilmesinin tasviri etkileyci bir şekildi anlatılmış. Kadının, 1918-1960 yılları arasında toplumdaki yeri, sosyal statüsü açısındanda değerlendirilmesi gereken bir yayın. Yozlaşmış insan ilişkilerinin mantık çerçevesine sokulmaya çalışılması ve bu nedenle yaşanan gelgitlerin çok güzel betimlenmiş.İnsanın çocukluğu ile yaşlılığı arasındaki gelişmeler, hayata ve olaylara farklı bakış açısı sade bir dille ifade edilmiş. Sıkılmadan okuyabilirsiniz.