E-Dergi

Ali Çolak'ın son deneme kitabı. Sanırım bu, onuncusu aynı zamanda. O, "Mavisini Yitirmiş Yaşamak"tan bu yana gönlümüzde kurduğu tahtı hiç bırakmadı. Yine imbikten süzülmüş satırlar, yine herkesin yapamayacağı gözlemler, yine bir denemeci hassasiyeti ve okudukça içinize dolan huzurun ayak sesleri.

Haşim'in deyimiyle "şu solan, kirlenen dünyada" iyi ve ferah şeyler okuma niyetindeyseniz, Ali Çolak sizi bekliyor.

Yapı Kredi Yayınları, Türkiye'de gerçekten güzel işler çıkarmaya devam ediyor. Delta Serisi'nin ilk kitabı, Mina Urgan'ın ölümsüz eseri "İngiliz Edebiyatı" idi. Şimdi Sait Faik'in bütün eserlerini böyle bir arada görmek edebiyatseverleri gerçekten heyecanlandırıyor. Kitabın eleştirilebilecek tek yönü, sayfalarının gerçekten ince olması. Öyle ki sayfayı şöyle bir ışığa tuttuğunuzda arka sayfadaki yazılarla ön sayfadakiler karman çorman oluyor. Ve sayfalar hakikaten çok ince. Bunun dışında, Delta Serisi'nin bu kitabının en büyük yönü ise, yazarın bütün eserlerini elinizin altında bulundurma imkânını haiz olması. Kitaplaşmamış satırların da bu kitapta kendine yer bulması, cabası. Ben, bir edebiyat öğretmeni olarak bu kitabı yanımda taşıyınca, okuldaki "hikâye saatlerimde" çocuklara keyifli bir Sait Faik öyküsünü okuyabiliyorum. Türk edebiyatındaki yeri tartışılmayacak kadar büyük olan Sait Faik'le bu kitapla yeniden selamlaşmanın tam zamanıdır, diyorum.

Galatasaray'daki Can Yayınları'nda sohbet ettiğimiz satış elemanı elime bu kitabı tutuşturduğunda Marc Levy'den hiç kitap okumamıştım. Aslında niyetim son romanı Özgürlük İçini almaktı, ama o ısrarla bu kitabı almamı önerdi. Hatta Sizi Tekrar Görmekin, serinin diğer kitabı olduğunu, ilk kitabı çok beğeneceğim için mutlaka bu kitabı da almam gerektiğini söyledi. Hoş bir satış politikası diye değerlendirip ikinci kitabı almaktan vazgeçtim. Gel zaman git zaman, kitap bir müddet kitaplığımda konakladıktan sonra Antalya'ya gittim. Giderken de yanıma Keşke Gerçek Olsayı aldım. Saadet Özen'in incelikli çevirisi, beni aldı götürdü. Kitap sadece iki günde bitti! Ve ben Side, Manavgat, Antalya hattında serinin diğer kitabı olan Sizi Tekrar Görmeki harıl harıl aradım. Dört gün kadar sonra ikinci kitabı da buldum. Onu da soluk soluğa okudum. Hayatın reel yönüne saplanıp kalanlar, bu kitabı paçavra olarak görebilirler. Ancak kalplerinde hislerin yansımasını taşıyan insanlar için gerçekten kaçırılmaması gereken bir kitap. Seneye, öğrencilerime bu kitabı okusunlar diye ödev vermeyi ve üzerinde güzel çalışmalar yapmayı düşünüyorum.

"Binbir Gece Masalları"nın dünya çapında, şumüllü bir eser olduğu konusunda şüphe yok. Benim eleştirim YKY'nin bu Delta Serisi'ne. Nâzım Hikmet'in aynı seriden şiirlerinde de aynı durum vardı: Harfler çok küçük, sayfalar en ufak bir darbe de yırtılacak kadar ince ve ön sayfayı okurken arka sayfadaki harfleri görebiliyorsunuz! O kadar para verip aldığınız eserdeki bu durumu görünce tüm keyfiniz kaçıyor. Ben, eseri alacaklara bu seriyi önermiyorum. Ciltler hâlinde basılan normal baskısı çok daha iyi.