E-Dergi

Kitabı iki kısım halinde değerlendirecek olursam ilk kısımda çok da ilgimi çekmeyen bilgilere boğularak biraz uzaklaştım ancak hemen hemen yarısından itibaren beni içine çekti. Özellikle Aleviliğin kökeni ile ilgili iddiaları çok ilgimi çekti ve bu konuyu ayrıca araştırmaya heveslendim.

Bilincin tıpta, dinde, felsefede farklı farklı karşılıkları var. Bugüne kadar hep beni bu konuda tatmin edecek birtakım cevapları aradım. Bu kitabı da o amaçla edindim ancak gördüm ki ben bu kitabın seviyesinde değilim ve asla da olamayacağım. Yüzlerce sayfalık kitapları bitiren ben 36 sayfayı bitiremedim, çünkü hiç bir şey anlamadım. Neyse, cevabı aramaya başka mecralarda devam. NOT : Aslında kitabı yıldızlamak istemedim, çünkü onu değerlendirecek seviyede değilim ama yıldızlama yapmadan yorumuma onay vermedi.

Varlığı döneminde kıymetinin tam karşılığını vermediğimiz bu organımızın yokluğunda yaşanabilecek olan toplumsal trajediyi güzel bir şekilde gözler önüne sermiş. Oldukça akıcı şekilde ilerleyen bir kitap ve 320 sayfa bir kaç gün içerisinde bitti. Bitişi ise beni hiç tatmin etmedi. Hani yoldasınızdır ve trafik çok sıkışıktır, kesin kaza var ya da belki bir yol çalışması diye geçirirsiniz içinizden. Sonra ileride yol birden açılır ve etrafta ne bir kaza ne yol çalışması ne de bu sıkışıklığa sebebiyet verecek bir olay görürsünüz. Ben bir saattir ne yaşıyorum diye geçirirsiniz içinizden. Aynen öyle oldu bana da. Kafamdan bir sürü şey geçirirken son bir kaç sayfada kitap birden bitti, ben hala 300 küsür sayfa ben ne yaşadım diye düşünüyorum. Bu kitaba "başladı-bitti" den ziyade güzel bir son yakışırdı doğrusu. Her şeye rağmen iyi ki okudum diyebiliyorum ama bir zaman sonra elime tekrar alacağım bir kitap değil ve kütüphanemdeki yerini aldı.

Kitap son yüz sayfasına kadar beni içine çekemedi. Odaklandığı başka şeylerden den dolayı yaşananları, insanların acılarını, hastalığın yıkıcı etkisini bir türlü etraflıca hissedip gözümde canlandıramadım. Son yüz sayfanın ise nasıl bittiğini anlamadım. Kesinlikle kalemi güçlü bir yazar ama bazı yerlerdeki süslü cümlelerle dolu bitip tükenmek bilmeyen tasvirleri beni ara ara olaydan koparttı, kendi tanımlamamla nefesimi kesti. Her şeye rağmen okunması ve kişinin kendi fikirlerini oluşturması gereken bir eser.

Müthiş bir kitap. Okuduktan sonra etrafınızda olup biten ve anlamlandıramadığınız bir çok şey ete kemiğe bürünmeye başlıyor. İşin kötü yanı aradan ne kadar zaman geçerse geçsin aslında hiç bir şeyin değişmiyor olduğunu görüp ümitsizliğe kapılmaya başlıyorsunuz. Benzer duygulara 1984 ve Hayvan Çiftliği kitaplarında da kapılmıştım. Bu kitabın farkı ise kitlelerin psikolojisine odaklanması ve her şeyin aslında yüzyıllardır bilinçli bir şekilde bir şablon dahilinde uygulanmakta olduğu.