E-Dergi

serinin en yorucu,sıkıcı ve kötü cildi 3.cilt...ilkinde birey ve sırlar vardı polisiye içinde..ikincisinde birey ve gizemleri azaldı,merak yerine kovalamaca arttı..3.de ise figuranlar ortalığı istila ediyor,sahne akışı hızlanıyor,hayalin sınırları zorlandıkça takip güçleşiyor..serinin ilkini okuyup bırakabilirsiniz..ama ikinci üçüncüyü okumaya zorluyor..ona göre karar verin..

her seri yapıtın her zaman ilki diğerlerinden güzeldir gerçeğini teyit eden milenyumun ikinci kitabı serinin ilk romanındaki kişilerin yeni bir macerasını konu ediniyor.mikael ve lisbeth ile birlikte diğer kişiler de ön plana çıktığı için ve konu ilkine göre daha basit olduğundan yüzeysel kalıyor herşey.isveçdeki fuhuş çetesinin üstüne giden milenyum dergisinin işlerine bir şekilde ejderha dövmeli kız da bulaşıyor ve düğüm noktası haline geliyor..

lanse ediliş biçimi ve öyküsünden (yazarın ölümünden sonra üne kavuşması)etkilenerek alıp okuduğum roman polisiye olarak güzel bir kitap fakat ejderha dövmeli lisbeth'in anlatıldığı bölümle ver sondaki dergi-internet savaşları sıkıcı ve gereksiz.sadece mikael ve onun adadaki öyküsünden oluşsaydı roman,200 sayfa kadar daha azalırdı ama daha sürükleyici,heyecanlı ve bütünlüklü olurdu...ada öyküsü sonuçlandıktan sonraki yaşananlar zor okunuyor..adadaki hikaye ana hikaye,asıl kahraman mikael..burada hem polisiye,hem gizem,hem macera var..

annesini erken yaşta kaybeden ve elim bir ilkaşk yaşayan içedönük,kederli bir erkeğin üvey kızına beslediği duygular..humbertin c.haze günlüğünü ele geçirdiğinde onlar roman senaryosu demesi,üniversiteli kızlardan hiçbirini çekici bulmadığını söylemesi ve lolitamın doğurduğu lolita diye büyükbabalığını hayal etmesi gibi yerlerinde romanın,bunun sadece bir saplantı olduğunu düşünseniz de;lolitaya veda ederken dokunursam ölürüm demesi,dolly'nin büyüdüğünde biteceğini sandığı ızdırabın geçmeyip artması gibi yerlerde de sapkınlıktan öte gerçek bir aşka tanık oluyorsunuz..eşsiz bir anlatım,fevkalade bir işçilik...en yürek yakan sahne ise benim için humbertin dolarese gel gidelim sonuna kadar beraber olalım dediğinde lolitanın parayı vermek için motele mi çağırıyorsun beni demesidir..aşkın maşuk tarafından anlaşılmaması,değer görmemesi içler acısıdır......ergenler beklesinler okumak için,edebi yanından ziyade hayallere dalıp estetik mutluluğa eremeyebilirler..olgun erkekler ise hüzünlü bir yolculukta sanatın bahşettiği olağanüstü tatlar alacaklar..

auster'ın okuduğum ilk romanı için edebiyatın iyi zaman geçirme,eğlendirme,düşündürme gibi olmazsa olmaz özelliklerini taşımakla birlikte,daha önemli diğer yanlarını bulamadığımı söylemeliyim.amerikada çok tutulmayan yazara avrupa çok ilgi gösteriyormuş.bunun cevabını bulabileceğimi umarak başladım ama bulamadım..her yerde rahatlıkla okuyabileceğiniz,özel bir zamanlama,ortam gerektirmeyen,keyif alacağınız bir modern zaman romanı..