Onaylı Yorumlar

Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
16 Nisan 2024
Bu kitap neden çok bilinmiyor. Filmi olsa ne güzel olurdu diye çabucak okudum, çok sürükleyici. Aşkı memnu, Madame Bovary tadında hatta ben açıkçası onlardan daha çok beğendim. Sadece üç kişi arasında geçmesine rağmen, o kadar duygu analizleri ve derinlemesine düşüncelerle dolu ki, insan kitabı okurken, karakterlerin aynı anda sevgi, nefret, aşağılama, kıskançlık, güvenmeme gibi duygularını kendi içinde yoğun bir biçimde hissediyor. Yazar günümüzde yaşasaymış, eminim çok popüler olurdu, çok ama çok beğendim. Tavsiye ederim 10/10
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
16 Nisan 2024
Bugün sınıfımda okudum ve kitabı düz okumaktan ziyade bir soru ile başladık. Sizce gerçekten kitap içinden çıkabilirler mi?

Kitap bizi arada yönlendiriyor bu gerilimi artırmak için. Örneğin şimdi kitabı çevir hadi şimdi bir de salla belki düşerim kitabın içinden, gibi. Hatta bir sayfasında kahramanların kitaptan çıkması için sayfayı katlamamız şeklinde bizi yönlendiriyor. Açıkçası biz eğlendik ve kitabı sadece okumak yerine gerçekten kitap içinden çıkılabilir mi üzerine konuştuk. İş Bankası Yayınevi basım konusunda zaten iyi. Sayfaları kuşe kağıt şeklinde kaygan. Sade çizimleri ile biz sevdik.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
16 Nisan 2024
Hâlâ birkaç sırrımız var. Ama yalansızız.
Hayatta yerini dolduramayacağımız yegâne şeydir aile. Hayatımızda sorgusuz sualsiz kabul göreceğimiz tek yer ailemizin yanıdır. Bir eve rastgele bir dizi karakter yerleştirip, karşılıklı bağımlılık ve duygusal güç dağılımı arasında bir denge oluşturduğumuzda; onların bir senaryoya ihtiyaç duymadan işlevsiz aile hayatını canlandırdıklarını görürüz. Mesela büyük kardeş, ortancanın düşman dramını üstleneceği gerektiren bir rol canlandırıverir, aynı büyük kardeş, ailesine itaat edecek şekilde yetiştirilme ve aynı anda büyük kardeş olma ikileminden bir çıkış yolu arar. Küçük kardeş ise, ailenin geri kalanının bıraktığı boşlukları doldurmak için farklı pozisyonlar arasında gidip gelecektir. Ve bu sadece bir yatay çizgidir. Soy ağacındaki dikey çizgileri de eklersek her an karşılaşabileceğimiz ve alışkın olduğumuz aile diyaloglarında savrulduklarını görürüz. Bu hikâye de biraz aynı, biraz farklı noktalarla aktarılmış.

Tahmin edemeyeceği büyüklükte hayal kırıklığı yaşayan Mürüvvet Hanım, hayata dair tüm umutlarını oğlu Emin'e bağlayarak, içindeki çaresiz öfkeyi, dayanılmaz sahiplenme duygusuna dönüştürüp, Emin'in yaşamını baştan sona eline alır. O hayal kırıklığı ki daha nelere sebep olacak, kaç kişinin hayatına yön verecektir. Belki onca buhranın yaşanacağını bilse bir yerde durup düşünebilirdi, Mürüvvet Hanım. Konu hakkında yorum yapacak olsam tüm hikâyeyi açık etmekten korkarım. O yüzden aktarılan şeyin kıymetini yorumlamak istiyorum.

Şermin Yaşar kâğıda döktüğü ailenin benzersiz olmaktan ziyade oldukça tanıdık olmasını sağlayarak onu her okuyucu için yaşanmış ya da ilgi çekici kılacak bir hikâyeyi anlatıyor. Etkileşim o kadar basit ve doğal ki, hikâyenin olay örgüsüne katılıyor ve sonra bu doğallığı dejavu gibi geçmiş neslimde, dünde ya da şimdiki muhabbetlerimizde içselleştiriyorum. Sayısız kez olaylara doğrudan müdahale etmek istedim. Hatta yardım etmek, teselli etmek, ölümü ve kalp kırıklığını önlemek, kızgın gerçeği fısıldamak, acıya neden olan bencilce ruhları ısıtmak, üzüntüleri gülümsetmek, uyarmak ve umutsuzluğu defetmeyi istedim.

Şermin Yaşar’ın kullandığı dil fazlasıyla doğal, konularıysa gerçek bir ilhamla ele alıyor ve karakterlerin ve onların kaybolan dünyalarının hepimizin aşina olduğumuz tasvirini yaparken aynı zamanda yazılarına tatlı bir ironi, mütevazı bir ihtişam ve nazik bir mizah katıyor. Tıpkı kitabın başında hikâyesini ithaf ettiği karakteri Ethem'e sonunda büyük bir gizli umut, tatlı bir ses ve yaşama tutkusu kazandırdığı gibi. Beğenerek okuyacağınızı düşünüp, tavsiye etmeden geçemiyorum. Keyifli okumalar dilerim.

Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (6)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
15 Nisan 2024
Polisiye içinde yasak aşk hikayesi mi?

Tam da yazarımıza yakışır bir tarz. Sadece bununla da kalmıyor; politik konular, örgütler, insan ticareti… kısaca arka sokaklarda yaşanan olaylar ve tabii olmazsa olmaz İstanbul tınıları… Okurken Sedat efendiye söylene söylene okudum orası ayrı. Acınası bir halde olsa bile, yok kabullenebilmem mümkün olmadı yaşadığı duyguları.
Sis ve Gece; Ahmet Ümit’in öykü ve şiir kitaplarından sonra yayınlanan ilk polisiye romanı olma özelliğini taşıyor.
Evet tabii ki biz “başkomiser Nevzat” karakteri severler olarak, her kitapta onu görmek/okumak istiyor olsakta; henüz polisiye okumamış olanlar, bu kitapla başlayabilirler, tatlı bir başlangıç olacaktır. Akıcı bir anlatım… betimlemeler sizi boğmuyor. Kısaca yormadan, keyifle ve merakla okunacak bir eser.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
15 Nisan 2024
Ben beğenerek okudum. Nijerya hakkında, Afrika kültürü hakkında çok güzel detaylar var. Konusu evet, mitoloji, tragedya geçişmeleri içeriyor ve aynı zamanda modern zaman öğeleri ile örülmüş. Diğer taraftan yazarı başka yazarlara benzetmeye çalışan yorumları pek sevmedim. Modern bir yazar başka yazarlara benzeyerek başarılı olacak diye bir kaideye çok bağlı kalınamayacağını düşünüyorum. Olayları aktaran çocuk karakterin yaşı dikkate alındığında romanın dil örgüsü gayet iyi ve çevirmeni de başarılı buldum. Kitap Ağacı devri alem okuma grubu ile tanışma fırsatı bulduğum bu eseri tüm edebiyat severlere tavsiye ederim.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
15 Nisan 2024
Beynimiz Muhteşemdir
Barış Muslu'nun kitabını yıllar önce okumak istemiştim ancak bir türlü fırsat bulamamıştım. En sonunda bu yıl kitabı alıp okuyabildim. Kitabın içindeki yöntemler NLP yöntemlerine benziyor. Zaten yazar da Neuroformat adını verdiği bu tekniği NLP tekniklerinden esinlenerek geliştirdiğini söylüyor. Kendi zihnimizi gözden geçirip kusurlu, hatalı, bize sorun çıkaran noktaları tespit edip bunları temizleme üzerine kurulu bir sistem aslında bu. Özellikle göz taraması şeklinde yapılan uygulamayı çok beğendim. Kitabın içinde anlatılan uygulamaların hepsini yaptım. Fayda gördüklerim oldu. Zaten kişisel gelişim kitaplarının en önemli noktası burasıdır. Yani kitapta anlatılan yöntemleri uygulamak. Bu sayede ancak kitapta anlatılanların faydasını görebiliyoruz. Bu yüzden de kitabı okuyacak kişilerin mutlaka uygulama yapması gerekiyor. Kitabın anlatımı yalın ve sade. Yazar zaten kendi bulduğu yöntemle zihni tamir etmeyi anlatmaya çalıştığı için kitabın içinde pek çok yerde bu yönteme dair bilgiler yer alıyor. Hızlıca okunup bitirilecek bir kitap.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Roman gördüğüm en sıradışı ilk cümleyle başlıyor. Doktor adayı kahramanımız Ferit’in ilginç komşularının ve arkadaşlarının biraz karanlık, biraz trajikomik dünyalarını izlerken bir yandan sevgilisi Selma ile olan bol tereddütlü, bol bunalımlı hikâyesini takip ediyoruz. Son çıkan assolist gibi sahneye çıkan gizemli kadının varlığı olaya bambaşka bir boyut katıyor. Kitap, dönemi itibariyle de Peyami Safa’nın artık olgunlaşmış romancılığını ve bir sanatçı olarak felsefesini mükemmelen yansıttığı, kahramanına yaşattığı materyalizm-mistisizm çatışmasını harikulade resmettiği bir külttür. Lisede yutarcasına Peyami Safa okurken sıra bu esere geldiğinde tökezleyip yarım bırakmıştım. 2013'te borcumu ödemenin rahatlığıyla ve coşkuyla bitirdim. ‘Matmazel Noraliya’nın Koltuğu’ 1949’da yayımlanmış. Sonra ‘Yalnızız’ geliyor ve ‘Biz İnsanlar’la kapanıyor perde. En sevdiğim bu 3 romanın, üstadın son 3 romanı olduğunu birkaç yıl önce öğrendim.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
13 Nisan 2024
Bilinçli farkındalığı fiziksel olarak bedenimize nasıl indirgeyeceğimizi anlatan, yazarın da anılarıyla birleştirilmiş bir kitap. Okumayı çok severim. Ve soracak olsanız hayatta okunması gereken ilk üç kitap içerisine girebilir diye düşünüyorum.

Dr. James çocukluk zamanlarında öğrendiklerinin kıymetini yaşı çok ilerleyince anlıyor ancak bunun farkına tam olarak çok sonra varıyor. Gerçekten hayatın bize getirisini nasıl bilinçli hale getirebiliriz, bunu çok güzel anlatmış. Kendi anılarıyla zenginleştirmesi ayrı güzelleştirmiş. Kesinlikle tavsiye ediyorum.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
12 Nisan 2024
Ömer Faruk üstadımın -kendisi söyledi kitap içerisinde- en son ama en zor kitabı bu olmuş. Kitabın ilk kısmı hep bahsettiği "hakikat" tırmanışı adeta. Lügate bakmaktan kitaba hakim olabilmek ne mümkün. İnsan amiyane tabirle "herhalde bütün tuşlara basıp bölüm geçmeye çalışıyor herhalde" diyor. Ne dersem yada dersek diyelim üstadım böyle uygun görmüşse biz okuruz. Yine yazsın bir daha okuruz. İkinci kısmı ise artık ulaşılan hakikatin keyfini sürmek gibi. Mevzuları daha açık ve net biçimde anlatıyor. Ha şunu da söyleyeyim ki böyle birinci ve ikinci kısım diye bir tasnif yok kitapta. Siz okuyunca anlıyorsunuz bunu. Yada anlayan şanslı sadece ben olabilir miyim acaba?

Kitabın muhtevasına gelecek olursa "her şey var" diyebilirim size. Ama en çok hakikat ve samimiyet var. Allah razı olsun ki Hamza'nın babası, Yobazın kendisi, Ab-ı Hayat'ın yolcusu beni çokça mutlu, mesud ve hakikatli eyliyor.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
11 Nisan 2024
Bu kitap bize tüm yalınlığı ve gerçekliği ile parçalamakta olan bir devleti ciğerlerinizi titretecek bir şekilde olayları ele alıyor. Kitaptaki donan askerin yüzünün kurtlar tarafından parçalanmış olması , askerlerin ağacın dallarında uyuyup ertesi gün uyandıklarında diğer askerlerin donarak ölmesi en hüzünlü kısmıydı. Askerlerin açlıktan, yorgunluktan bitap düşmesi halinde saatlerce zorlu kış şartlarında ayaklarında çarık ve sırtlarında doğru dürüst kaput olmamasına rağmen düşmanla savaşmaya gitmeleri, açlıktan atın yediği arpaları yemesi tarifi zor. Vatan uğruna yaşanmış bu insanlık dışı dramı herkesin zorunlu olarak okuması gerektiğini düşünüyorum.. Bana Mehmet Akif ' in şu sözünü hatırlattı: ' Bastığın yerleri toprak Son zamanlarda diyerek geçme, tanı, düşün, altındaki binlerce kefensiz yatanı'. Okurken ağlamamak neredeyse imkansız. Vatan uğruna yaşanmış bu insanlık dışı dramı herkesin zorunlu olarak okuması gerektiğini düşünüyorum.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla