Hah Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Hah
Olumsuz yorumları anlıyorum, zor bir dil olsun, taklacılık olarak görülebilecek oyunlar olsun, okuru itebilir. Okur sıkılabilir, kuru ve anlatıya hizmet etmeye bir oyunbazlıkla karşılaştığını düşünebilir, kısacası metni -en azından bir ölçüde- değerli bulmayabilir. Bunun yanında olumlu değerlendirmeleri de anlıyorum, yasın biçimlerine özel bir ilgi duyduğum için benimki de eklenecek aralarına. Gerçi tam olarak vakıf olamıyorum, babam ben daha bebekken arazi olduğu için bir baba şablonuna sahip değilim ama sevilen birini bir daha görmeyecek ölçüde yitirmenin anlamını bildiğim için buradan bağlanabiliyorum metne. Metne bağlanmayınca -en azından bu metne- olmuyor, belki de uzun süreli -belki de yaşam süresince- bir sağalmanın içinde olmak lazımdır, bilmiyorum ama Hah için küçük çapaklar haricinde pek bir olumsuz kanım yok. En başta Birgül Oğuz metnini babasına ithaf ediyor, siyah sayfaya bembeyaz harflerle, buradan yola çıkmadan önce başka metinleri hatırlıyorum, Babamın Özyaşamöyküsü, Pachet. Babasının yerine geçip otobiyografi yazan bir anlatıcı var, ilginç bir teknik. Etkileyici bence, anlatı da tekniği kaldırabilecek ölçüde göçlü, ayrılıklı ve ölümlü olunca muazzam bir şey okuduğumu hissetmiştim. Gerçi ben hemen her metinde muazzam bir şey okuduğumu hissediyorum, "Meeh," deyip bırakamıyorum hemen hiçbir metni, kitaplardan anlamadığım için olabilir. Neyse, Orçun Türkay'ın Tunç Bey'i muazzamdı yine, tekrarlarla örülen ve belli bir noktaya kadar açılıp başladığı gibi biten bir metindi, bence doğumla ölümün güzel bir sembolizasyonu vardı. Yerini tutmayacak ama illa benzeteyim, Bernhard'ın tek bir kayba odaklandığını düşünün, bir de hiçbir şeyi gömmediğini. Aşağı yukarı böyle bir metin, iyi. Fournier'nin Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam'ı da bir yası sürdürmenin acıyla birlikte getirdiği bütün yaratıcılığı taşıyordu, yazarın her metninde kullandığı üslup babanın yitişinin anlatımıyla birlikte kusursuzlaşıyordu, fragmanlardan oluşan bir anlatımı yastan başka bir şeye yakıştıramıyorum. Biraz da yoğunlukla alakalı sanırım, yani belli bir ölçüde mesafe girmişse araya, kaybedilenden ötürü ortaya çıkan donukluk hali kırılmışsa biraz, o zaman daha doğrusal bir anlatı çıkıyor ortaya ama Oğuz'u okurken yalımları hissettim, ateş sönmemiş.

Birgül Oğuz akademisyen, 2007'de Fasulyenin Bildiği adlı metni Varlık tarafından basılmış, sonra bu metin basılmış 2014'te. Aynı yıl Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü'nü kazanmış, hoş. Beş yıl olmuş, Oğuz'dan -bildiğim kadarıyla- yeni bir şey yok. Olursa okurum ben, sevdim çünkü. Hah üç bölümden oluşuyor, iki bölümden birinin dört, diğerinin üç alt bölümü var, kalan bölüm tek bir alt bölümden oluşuyor. Örneklerle gideceğim, başka türlü anlatılması zor. "Tuz Ruhu", Dön. Epigraf bir şiir, Celan. Hiçbir yere gitmeyen bir yol, durmadan kazan iki varlık, biri diğerine doğru kazıyor ama öbürünün nereye doğru kazdığı meçhul. Metin açılıyor, anlatıcının bir akasyanın dibine bırakıldığı, doğurulmadığı. Bir akasya gölgesine dönüştüğü, tenha, şuuru canına tattırmayan. Onlar çıkıyor sonra, onların hali harap ve ilk "Hah!" çıkıyor ortaya. Bir kabulleniş, idrak, farkına varma izleği olarak sıklıkla karşımıza çıkacak. Bu onlar, çoğulluk hep feryat figan. Araya şiirlerden dizeler, Oğuz bunu da sıklıkla yapıyor, alıntılarla kendi anlatısını, anlatısındaki anlamı çoğaltıyor. Manzara yavaş yavaş beliriyor, bir taziye evi, kadınlar doluşmuş, ahlar ve vahlar içindeler. Akasya, gölge, hışırdama, ana rüzgarı, bunlar kaçış için düşünce kapıları oluşturuyor. Sonra Gül'ü görüyoruz, kardeş. Kaçışı acıya yüzünü çevirememesinden, çağrılması yüz çevirme çabasından.

"'Geel! Güül! Döön!'
Hiçbir zaman! Geri dönmek demekse dünyanın lügatlarında anımsamak, anımsamam anımsamam hiçbir şeyi hiçbir zaman.
'Güül! Geel! Döön!'
Onlar hiçbir şey bilmiyor. Anımsamak için unutmak gerek. Ben anımsayamam. Değil mi Akasya? Ben anımsayamam. De. Akasya?
'Güül! Döön! Döön!'
Ama bu yasa eski, bu gergef ondan eski. Ve herkes biliyor. Anımsamanın ilk hecesi ah, ikincisi vah. Peki unutmak kaç hece Akasya?
Ya benim takatim nereye kadar?" (s. 18)

Seslerden de koşutluklar çıkıyor ortaya, Akasya ah ediveriyor, anlatıcıyı kara bir kadının içine tıkıp karşısına geçerek, "hah" diyorlar. Eksiltilmiş bir harf yaşamın istenmeyen bir parçası haline geliyor, eksilmemiş haliyse yaşama çekiveriyor hemen, acıya uyuveriyor karakter, insan olmanın bir parçasını acı çeke çeke duyumsuyor böylece. Sonraki bölümde Fidel'e benzetilen baba çıkıyor ortaya, ardından tutulan yasın yoğunlaşmış haliyle karşılaşıyoruz. Bir de Şükran Teyze'yle. Şükran Teyze ara ara bölüyor anlatıyı, kıza yakınlık göstermeye çalışıyor ama kız sadece ahlamak istiyor, bir başına kalamıyor bir türlü. Çocukluğa dönüldüğü sırada Gülnigâr çıkıyor ortaya, ikinci kardeş, bir de Allah'la ilgili malumat edinme çabası beliriyor ama Allah pek istenmiyor, en azından o sırada, anlatıcı kara yazısını okumak istemediği için. Babanın devrimciliği, çocukların üretim arzuları bir sonraki bölümün konusunu oluşturuyor. Ayrık bir öğrenci olan anlatıcının okul anılarını kulağından çakılı bir halde görüyoruz, anlatıcı çakılı olduğuna göre anılar da fazla uzaklaşmış olamaz. Ağırlığını çay kaşığıyla ölçüyor anlatıcı, küçük. Çocukluk. Metin zaten düzyazı şiire benziyorken iyice şiirleşiyor, çocukluğun sonsuz imgelemi beliriyor. Araya Nazım'dan bir dize. Babanın ölümüne şahitlik. Ölüme varılacaksa illa, öncesinde çocukluğa dönmek, bütün o kırıklığa rağmen anlamlı değil mi? Belki de en yalnız olduğumuz zamandır, hiçbir şey bilmeyen halimizle denk geldiğimiz hoyratlıkları unutmamacasına taşırız, bir anlamda yükleniriz ama bilmiş halimizden daha iyi olduğumuzu kavrarız sonradan. Çocukluğun doldurulacak boşlukları var, bize kalır. İnsanlar sadece yok olurdu ve sadece yokluklarına üzülürdük, her şeyin birikmeye başladığını fark ettikten sonra, ironik bir şekilde her şey hızlanınca -aslında çocukluk daha çabuktur- yavaşlığı özleriz, yine ironik. Bu yüzden son fragmana baktığımızda oyunlaşmış bir yaşama şahit olmamız çocukluğun bittiğini de gösteren bir olay. Ölen çıkıyor oyundan. Baba öldü ve çıktı.

"Dan", Devr. Kadıköy'deki Balıkçılar Çarşısı'nda çalışıyor anlatıcı, balıklar ve bağırsaklar, kokan eller, tatlı bir sevgili, leş bir patron. Patron kadını rahatsız ediyor sürekli, çay içmek istiyor, başka şeyler de istiyor ama kadın istemiyor, sevgilisini ve babasını seviyor. Sevgili Memo iş yerinde güzel güzel çalışıyor, anlatıcı da çalışıyor, sonra güzel güzel meydanlara çıkıyorlar, 1 Mayıs'ı kutluyorlar, baba henüz ölmemiş, o da orada. Günün doğduğunun ve hep uyanıldığının söylendiği marştan bir alıntı. Helikopterler, itiş kakış ve tipografinin delişmesi. Eksik harfler, aralıklar, büyük harflerle küçük harflerin birbirine girmesi, olayların arasında kalan bir anlatının kendini koruma çabası.

Son bölüm en beğendiğim bölüm oldu, oraya karışmıyorum.

Metin zor değil, okunur. Duygusu zor. Taşıdığı yükü daha en başta paylaşmak, omuzlamak gerekiyor, yoksa onca imin altında kalıyor okur, anlatıda olup kendinde karşılığı olmayan veya olmasını istemediği şeyler hoşuna gitmiyor. Böyle bir şey, iyi bence.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla
cucuc
25.08.2023
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
kitabin bıraktığı duyguyu sevdim üslup farklı geldi. bir kez daha okumaya karar verdim.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
mollaxarezmi
10.02.2022
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Edebi dili güzel..
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Elpal
12.12.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Ağlayarak da okunuyormuş... Muhteşemdi.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Olcay Kahraman
15.03.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Birkaç güne bitirilecek bir kitap. Dili gayet akıcı. Hikayesi ise sürükleyici.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
senem Ertürk
25.07.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
dile kapılıp okumak için güzel, içerik zayıf
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Hasan Tan
20.03.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Farklı bir anlatım tarzı var yazarın. Keyifle okunan bir acı hikayesi Hah.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
okuyucu07
09.02.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Arkadaşıma hediye almıştım. Beğenerek okumuş.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Mehmet Çelik
06.01.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
İsmi az duyulmuş bir hikayeci, özel biri olduğu belli, hikayeler acıyla dolmuş taşmış durumda, biraz hüzünbaz bir hikayeci
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
entropideyince
28.10.2019
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Bir yas kitabı, derine yapılan soğuk kazı.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
eören
03.07.2018
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
etkilenerek okuduğum baska kitaplari basilsa da okusam dedigim onemli bir ismin ödüllü eseri.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
mihaneke
05.04.2018
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
İnsanın okuyunca, bu kadar da karışık bir şey’miyiz diyesi geliyor. Dil’in zirvesi, kurgu’nun sonu.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Özer Güner
08.12.2017
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
İnsanların bakış açısını gözler önüne sermiş.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
KY-2770036
27.07.2017
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
iyi bir dil, iyi hikayeler. okunmalı, katacakları fazla bir kitap
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
mülayim01
18.05.2017
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
merak ettiğim bir kitaptı ama konusu biraz karmaşık gibi:(


Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
samuelboils
23.11.2016
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
çok hüzünlü farklı orijinal öyküler.beğendim.iyi bir öykü kitabı.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
eerarslan
04.11.2016
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Cesur, hüzünlü anı anlatıcısı Birgül Oğuz, kapağı çok şey barındırıyor içeriği hakkında. Okunması gereken kitaplardan.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
bibliyofila
27.03.2015
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
ve baba..direk..çatı..erkek olma yolunda ilk model küçük erkek çocuğa..babama olan özlemimi tekrar perçinleyen bir kitaptı..uzuzn zamandan beri aradığım ve beklediğim bir kitaptı..bu fırsatı sunduğu için kitapyurduma teşekkür ediyorumm
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla