Ve ant içerim ki,
bir mendil işleyeceğim yarına kadar,
gözlerine sunduğum şiirlerle süslü
ve bir tümceyle, baldan ve öpücüklerden tatlı;
"Bir Filistin vardı, bir Filistin gene var!"
(Mahmud Derviş)
Kadın yazarların dilinden kutsal topraklarda yaşanılanları dinlemek daha faklı bir zevk emin olun ki. Sanki kimi yazarflar sadece objektif bakış açısı ve siyasal söylemleri ile bu kervana katılırken, kimleri anaç duygularla anlatmış söylemek istediklerini, sanki yazarların hepsi bir Filistinli ana gibi. Aslında kitabı okuduğunuzda sadece Müslüman kadınlar tarafından Filistin hakkında öngörülen görüşler ve orada yaşanılan zorluklara bir bakış değil, demokrasiye atılan jilet darbeleri üzerine bir merhem sürme arzusunu göreceksiniz. Aslında kitap siyasal bir etkinlik faaliyeti değil, demokratik düzen ve insanların özgürlüğü için kaleme alınmış ve demokrat canavarlara ithaf edilmiş yazındizinsel bir bütün gibi karşımıza çıkıyor ve yanıbaşımızda hemen ileride kutsal Mescid-i Aksa' nın dibinde hergün ölen çocuklardan, ağlayan annelerden ve bir insanlık işkence panoramasından bahsediyor. Modern dünyanın çağdaş işkencecilerin kan emerken çıkardıkları çığlıklardan, o çığlıkları delip göğe kadar çıkan gözyaşlarını anlatıyor ve her karede okurken döktüğüm her damla gözyaşı yüreğimin bir taraflarını delip geçiyor ve inandığım değerlere, insanlığa, özgürlğe, işkence aleyhtarı fikirlerime, insanlığıma bir cila daha sürüyor.