Akıcı ve Beklenmedik Şekilde Derin
İlk düşüncem: kitabın adı neden sarı yüz? başlamadan hiçbir yere oturtamadım ancak olay örgüsünde makul bir yere oturuyor. Dipnottan aktarıyorum: kitabın da orijinal adı olan yellowface İngilizcede genellikle bir gösteri dahilinde doğu asyalı insanlar gibi görünmek için yapılan makyajı ifade etmektedir.
Havuz başında okunabilecek bir kitap mı: kesinlikle evet.
Hatta zaman sıkıntınız yoksa bir solukta bitirmeniz mümkün; dili sade, hikaye akıcı.
Yazar olan kahramanımız, yanında hayatını kaybeden bir başka yazar arkadaşının (Athena) yayımlamamış olduğu kitabını düzenleyip tamamlıyor ve yayınlıyor. Haliyle popülerlik basamaklarında ve çok satanlar listesinde ilerlerken, hayatı hep Athena’nın gölgesinde devam ediyor, tüm bu süreçte bütün içsel çatışmalarını takip ediyoruz. Her ne kadar popcorn bir kitap gibi dursa da karakter derinliğini sevdim. Yazarın yolculuğu sırasında, geçmişten gelen bilgilerle, konuya farklı açılardan bakıyoruz. Ahlaki açıdan farklı cephelerden yorumlamalar mümkün ve yazar bu noktada bizi yeterince yönlendiriyor.
Romanın arka planında tüketim toplumu, sosyal medyanın (bütün toksikliğiyle) hayatımızdaki yeri, woke kültürü, iptal kültürü (cancelling), hatta gizli ve açık ırkçılık gibi temalar işleniyor. Tüm bu eleştiriler öyle kuru kuru veya didaktik değil, hikâyenin akışı ile ortaya çıkmakta. Bu da kitabı keyifli bir yaz okumasından belki bir parça ileri taşıyor.
Kısacası kitap hem akıcı hem de düşündürücü; bir yandan sizi içine alıyor, bir yandan bitirdikten sonra kafanızda bazı sorular bırakıyor.